BIST 8.924
DOLAR 32,31
EURO 35,07
ALTIN 2.279,36
HABER /  POLİTİKA  /  HDP

Demirtaş'tan flaş Kobani açıklaması

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş Kobani'de yaşanan gerginlik ile ilgili olarak beklenen açıklamayı yaptı.

Abone ol

KOBANİ olaylarında 23 kişinin ölmesinin ardından gözler gösteri yapılması çağrısı yapan HDP'ye dönmüştü.

Diyarbakır'da basının karşısına çıkan HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, yaşanan şiddet olaylarından dolayı üzüntülü olduklarını söyledi, olaylardan sorumlu olmadıklarını öne sürdü.


Demirtaş'ın açıklamasında öne çıkan ise İmralı Cezaevinde kalan Abdullah Öcalan ile ilgili açıklaması oldu.

Demirtaş, "Dün gece itibariyle bizler sayın Öcalan ile kısa bir mesaj bağlantısı kurma imkanı bulduk. Kendisinin de katliam ve büyük provokasyon tehlikesine karşı diyalog ve müzakereyi hızlandırma yöntemini bütün taraflara telkin, tavsiye, önerdiğini belirtmek istiyoruz" dedi.

KONUŞMASINDAKİ EN ÖNEMLİ KISIM

Selahattin Demirtaş'ın açıklamasındaki flaş kısım ise Kobani olayları oldu. Demirtaş'ın kullandığı cümleler sosyal medyada hayli tartışma yarattı. İşte açıklamasındaki o kısım;


IŞİD SINIRA DAYANMIŞKEN NE YAPSAYDIK?


-Biz halkların demokratik partisi olarak olağanüstü merkez kurulu toplantısı yaptığımız saatlerde, akşam saatlerinde Kobani’den acil telefon geldi ve Mürşitpınar sınır kapısını ele geçirmek olduğunu söylediler.

Bütün gücüyle IŞİD sınır kapısına yüklenmiş durumda, sınır kapısı IŞİD’in eline geçebilir dediler. Bu ne demektir? Birazdan katliamlar başlayacak, tecavüz, kelle kesme haberlerini göreceğiz dedik. Bu durumda her siyasi partinin yapması gereken onurlu tutumu sergiledik. Halkımızı eyleme çağırdık. Kobani’nin yanında olun dedik. Birazdan yaşanacaklar tahmin ettiğimiz gibi gelişecekse artık biz bölgedeki gelişmeleri ele alamayız dedik.

HİÇ BİR YERDE ŞİDDET KULLANILMADI

-Kritik hamleyi yaptık, halkımızı göreve eyleme çağırdık. Bizim yaptığımız budur. Bizi o noktaya getiren süreç işte tam olarak budur. Ve değerli arkadaşlar gerek bizim çağrımız üzerine gerekse kendini sorumlu hissederek insanlar sokağa çıkmaya başladılar. Hiçbir yerde şiddet kullanılmadı. Hopa’da da hareketlilik vardı, İstanbul’da da. Ama hiçbir yerde şiddet kullanılmadı.

ŞİDDET ÇAĞRISI YAPMADIK

-Biz yaptığımız çağrıda şiddet kullanılması çağrısı yapmadık. Silaha şiddete davet etmedik. Çağrımız insani bir çağrı. Ve binlerce kez teşekkür ediyoruz halkamıza ki duyarlı davrandılar. Gece sabaha kadar bütün dünyayı ayağa kaldıran eylem ve etkinliklerle Avrupa’dan ABD’ye Kobani’nin sesi duyuldu. Birkaç saat içerisinde Kobani’deki gidişat kısmen değişti ve mürşitpınar sınır kapısını ele geçiremediler. Ertesi gün yürüyüşler devam etti ve Varto’dan bir ölüm haberi aldık. 

KARANLIK KİŞİLER ATEŞ ETTİ, FİLM KOPTU

O saate kadar ciddi bir şiddet eylemi olmamıştı. Batman’da sivil kişilerin silahla göstericilere ateş ettiği haberi geldi ve film koptu. Arkasından şiddetti tırmandıran açıklamaları hükümetten duymaya başladık. Provakatörler bazı yerde devreye girerek şiddet eylemini yönlendiren kişiler oldular. Yağma olayları, bazı öldürme olayları, büst yakma bayrak yakma etrafında, Kobani’deki görkemli halk duruşunu başka bir yere çekmeye çalıştılar.

Biz ısrarla halkın bu onurlu duruşunun doğru yöne kanalize edilmesine uğraştık. Şiddeti büyüten, tahrik edenleri bulmak hükümetin görevidir. Gösterilerin başladığı saatte, sayın Erdoğan "Kobani düştü düşecek" diyerek insanların öfkesinin katlanmasına yol açtı. Beklediğimiz Kobani’nin düşmeyeceğini, yanında olduğu mesajını vermekti. Halkın duymak istediği oydu. Sayın Başbakan başka bir şey söylüyordu, ülkenin cumhurbaşkanı Kobani düştü, düşecek diyordu.

ÖCALAN İLE KISA BİR MESAJ BAĞLANTISI KURDUK

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, "Dün gece itibarıyla sayın Öcalan ile kısa bir mesaj bağlantısı kurma imkanı doğdu. Kendisinin de katliam ve büyük provokasyon tehlikesine karşı diyalog ve müzakereyi hızlandırma yöntemini bütün taraflara telkin, tavsiye, önerdiğini belirtmek istiyoruz" dedi

Bunu önleyebilmenin yolu işte iradeyle disiplinle hareket etmekten geçer. Arkadaşlarımız kurumlarımızın ortak yaklaşımını dikkate almalıdır. Şunu da altını çizerek belirtmek istiyorum, dün gece itibariyle bizler sayın Öcalan ile kısa bir mesaj bağlantısı kurma imkanı bulduk. Kendisiyle bu katliam tehlikesine karşı diyalog ve müzakereyi hızlandırma yöntemini bütün taraflara telkin ettiğini önerdiğini belirtmek istiyoruz.

Bütün bu gösteriler sırasında başka parti mensuplarıyla ciddi çatışmalar yaşandı. Bütün partilere, partilerin sempatizanlarına dikkatli olma çağrısı yapıyoruz. DTK bu konuda sorunları çözmek için diyaloglarını temaslarını yoğunlaştıracaktır.

"KOBANİ'DE YAŞANAN GÖRKEMLİ DİRENİŞ..."

Öncelikle hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum. Dört günden bu yana bütün Türkiye’de yaşanan üzüntü verici olaylar son 25 gündür Kobani’de yaşanan görkemli direniş ve onun öncesindeki siyasal gelişmelere dair hem bilgilendirme yapmak hem kurumlar olarak ortak görüşümüzü kanaatimizi çağrılarımızı sizlerle bu basın toplantısında detaylarıyla paylaşmak istiyoruz.

"BÜTÜN BU ŞİDDET SÜRECİNDE YAŞANANLAR..."

Gösterilerde yaşamını kaybeden 23 yurttaşımıza Allah'tan rahmet dileyerek başlamak istiyoruz. Yine yüzlerce insanın yaralandığını biliyoruz. Kim olursa olsun en kısa zamanda sağlığına kavuşur. Bütün bu şiddet süresince, yaşanan şiddetten zarar gören her kim varsa üzüntülerimizi belirtmek istiyoruz.

26279184.jpg

DOSYAYI KAPATANLAR...

Bugün bu noktaya nasıl gelindiğini doğru analiz edemezsek ön yargılardan arınmış şekilde objektif şekilde tespit edemezsek yarın nereye gideceğimizi de doğru kestiremeyiz. Ortadoğu’nun bu kadar kaotik ortamında neredeyse son 30 yıldır yaşanan bütün bu iç savaşlar çatışmalar ve bunun Türkiye’ye yansımalarını basit bir HDP suçlamasıyla, HDP karalamasıyla tarif edip dosyayı kapatanlar hata yapmış olurlar. Bu kadar yüzeysel bir yaklaşımla HDP’nin çağrısının sonucuydu deyip dosyayı kapatanlar olup bitenlerden hiçbir şey anlamamış demektir.

MEHMET ŞİMŞEK'TEN DEMİRTAŞ'A JET CEVAP HABERİ İÇİN TIKLAYIN

"ÖCALAN İLE BAŞLAYAN BİR BARIŞ SÜRECİ VAR..."

İki yıla yakın bir süredir Öcalan’ın çağrısıyla başlayan bir barış süreci var. Türkiye’nin 81 vilayetinde yaşayan insanlar bu çözüm sürecini barışa kısa sürede ulaşabilmek adına canı gönülden desteklediler. Hızlı bir şekilde adım atılmasını beklediler.

SURİYE'DE YAŞANANLAR....

Suriye’de yaşanan iç savaşın neredeyse üçüncü yılı bitti artık, yaşandığı günden bu yana biz hükümetin suriye yaklaşımını eleştirdik, öneriler yaptık ve bunun Türkiye’de kırılmalara yol açtığını ifade ettik. Türkiye’nin Suriye politikasının, alevileri ötekileştirdiğini anlatmaya çalıştık. Suriye’deki bütün inançların hepsinin desteklenmesi gerektiğini yüzlerce defa açıklamalarımızda belirttik. Fakat hükümet orada yaşayan halkları partisine göre siyasi düşüncesine göre ayırarak yardım etti. PYD’li Kürt, PYD’li olmayan Kürt. Esad'dan yana olan Şii, olmayan Şii diye ayırarak yardım etti.

"SURİYE İÇ MESELEMİZSE KOBANİ EVİMİZİN İÇİDİR"

Bunların Türkiye’ye yansımaları oldu. dönemin başbakanı sayın Erdoğan, defaten yaptığı açıklamalarda Suriye bizim iç meselemizdir dedi. Biz suriye’de olup bitenleri dışımızda bir olay gibi değerlendiremeyiz dedi. Bugünün başbakanı sayın Davutoğlu, dış işleri bakanıyken, suriye’de yaşananlar bizim kayıtsız kalacağımız olaylar değildir, iç meselemizdir dedi defalarca. Ama mesele Kobani olunca, başka bir ülkede yaşanan meseleyi niye bizim iç meselemiz haline getiriyorsunuz dendi.

Suriye bizim oysa iç meselemizse, Kobani’de yaşananlar bizim evimizin içinin meselesidir. İşte bu ayrımcı söylemler tutumlar kırılmalara yol açtı. Artık aleni oldu, iddia odur ki 2 bin TIR’dan fazla silah gönderildi. Toplanan silahlar 2 bin TIR’dan fazla gönderildi. Bunların bir kısmının El Nusra, El Kaide bağlantılı çetelerin eline geçtiği, IŞİD’in kullandığı silahların Türkiye’den giden silahlar olduğu çok tartışıldı. Bu da toplumda kırılma yarattı.

"KOBANİ'YE BİR YARDIM TIR'I İÇİN..."

Kobani’ye, bir insanı yardım TIR’ının bile gönderilmesi için onlarca görüşme yapmak zorunda kaldık. Özgür Suriye ordusuna gönderilen tır’a hangi hukuk ön görüldüyse Kobani’ye de aynısı olsun dedik. Türkiye El Nusra çeteleri, son bir yılı aşkın süredir Rojova’ya saldırırken açık bir tavır koymadı. Bunları halk adım adım izledi.

KADINLARA TECAVÜZ EDİLDİ

Daha sonra Irak’ta kurulup Suriye’de gelişen IŞİD barbarlığı, dört saat içinde Musul’u işgal etti. Musul’da daha önceden IŞİD gelip el konsun diye konulduğu anlaşılan tanklara füzelere el koydu. Yüz yıldır çözülememiş Musul sorunu 4 saatte IŞİD’e teslim ederek çözülmek istedi.

Şengal’de on binlerce Ezidiyi katletti, binlerce Ezidi Kürt kadının kaçırarak köle pazarlarında sattı, tecavüz etti. O görüntülerle medyada poz verdiler. On binlerce Ezidi kardeşimiz dünyanın dört bir yanına savruldu.

Aynı tecavüz çetesi, Mahmur’a Kerkük’e yürüdü. Bütün bunlar yaşanırken ciddi bir yardım destek görmedi Kürtler, Süryaniler, Aleviler, Şiiler, Türkmenler. Bunların hepsi kırılma yarattı. IŞİD’e karşı açık bir tavır halklarımız görmedi. Bütün bu emperyalist oyunların, IŞİD tetikçiliği altında sahnelenirken yalnız olduğunu hissetti. Arkalarında güçlü devletlerin, Türkiye devletinin olmadığını hissetti. Bu kırılmayı yaratan biz değiliz.

En son bu tecavüz çetesi Kobani sınırlarına dayandı. 25 gündür evimizin içine girmeye çalışıyorlar. Dünyanın gözü önünde bizlerin çıplak gözle izleyeceği şekilde Kobani’ye girip oradaki insanların kellesini kesip, kadınlara tecavüz edip, köle pazarlarında satma çağrısı yapıyorlar. Kürtlerin kadınları bize helaldir diye fetva çıkartıyorlar.

"KÜRTLERİN DEVLETİ YOK DİYE Mİ.."

Bedenlerini ateş topu yapıp tankların altına yatarak durdurmaya çalışıyorlar. Biz kendi hükümetimizden, vatandaşımız olduğu ülkeden görüşme yapıyoruz çağrı yapıyoruz. Fakat IŞİD’e karşı sert bir eleştiri bile yapmayanlar 25 yıldır halkımızı gazlıyor copluyor. İşte bunlar kırılma yaratıyor. Biz her şeye rağmen hükümetle defalarca temaslar kurduk.

Başbakanla görüşme yaptık. Görüşmeden sonra umudu büyütmeye çalıştık. Ve sayın Başbakana da bu süreçleri dilimiz döndüğünce anlatmaya çalıştık. Halktaki kırılmayı anlatmaya çalıştık. Rica ettik, durumun kritik olduğunu, hassas olduğunu. Başbakan aynen şunu söyledi “Kürtlerin devleti yok diye mi bu kadar sahipsizler” sayın Davutoğlu’da “kürtlerin devleti var biziz” dedi.

GELECEĞİMİZİ BİRLİKTE KURTARALIM

O zaman lütfen Kürtlerin devleti olduğunuzu pratikte gösterin dedik. Sadece kınamakla yetinip "180 bin kişiyi de içeri aldık daha ne yapalım" söylemi kırıcıdır dedik. Kaldı ki çözüm sürecini doğrudan etkileyen bir meseledir. Gelecek yüz yılımızı etkileyecen bir mevzudur. Kobani’ye birlikte yardım edelim, IŞİD’e karşı 40 dünya ülkesiyle koalisyon yapabiliyorsunuz, kendi halkınızla yapın. Kobani’yi de birlikte kurtaralım, geleceğimizi de birlikte kurtaralım.

KOBANİ'TE KATLİAM YAPILIRSA SORUMLUSU SİZSİNİZ

Uluslararası topluma biz de seslenmek istiyoruz. Kobani’de katliam yapılırsa sorumlusu sizler olacaksınız. IŞİD’i bu halklara bela eden de sizlersiniz sorumluluğunuz var. Ne Kobani’de Kürtleri, ne Telaferi Türkmenleri ne Arapları ne de Türkleri asla bu katliam karşısında yalnız bırakamazsınız. Sorumluluk sizdedir. Hükümet de bu çağrılarımızın, sorunları çözme irademizin karşılık bulmasıyla adım atmalıdır. Medya mensupları da HDP’ye göstericilere yönelik hakaret dilini kullanmamalıdır.

Birbirini suçlayarak hakaret tehdit ederek duygu kırılmasını hiç kimse derinleştirmemelidir. Kobani Türkiye için tehdit değildir. Kobani’yi birlikte kurtaralım ki geleceğimizi birlikte kuralım. Türkmeni de Arabı da Kürdü de kardeşimiz diyorsak

HALKIMIZA TEŞEKKÜR EDİYORUM

Günlerdir her yerde büyük fedakarlıkla Kobani-Suruç sınırı başta olmak üzere dayanışma gösteren bütün halkımıza teşekkürlerimizi sunmak istiyoruz. Kobani’de direnen halkımızın evlatlarına Allah yardım etsin diyoruz.

Sayın Öcalan'ın komplo sürecinin başladığı günde başladı. Bugün de 9 Ekim. Uluslararası komployu da boşa çıkarmanın yolu, Öcalan’ın başlattığı müzakere sürecine sahip çıkmak, hükümetin adım atması, bizlerin de bir sahiplenmeyi ortaya koymamızdır. Komployu bir kez daha hep birlikte kınadığımızı, komploda yer alan güçlerin bizi birbirimize düşürmek için, 9 Ekim komplosunu da boşa çıkardığımızı belirtmek isterim.

SORU-CEVAP

Yalçın Akdoğan ile görüşmeniz nasıl geçti?

Elbette ki arkadaşlarımız diyaloğun sorunların çözümü konusunda ortak bir yaklaşım ortaya koymuşlardır. Hükümetin de yaklaşımı budur. Henüz somut bir program üzerinde uzlaşma sağlanabilmiş değil. Kobani ve çözüm süreciyle ilgili olarak neler yapabileceği. En azından hükümetin diyaloğa açık olduğunu biliyoruz. Tabi ki şiddetin sokakta durmasının yolu sadece bizim çağrılarımızdan geçmiyor. Umut ediyorum ki sokakta olan gençlerimiz bizim sesimize kulak verecektir. Ama hükümetin yapacağı şeyler çok daha kritik çok daha önemlidir. Umut ediyorum ki hepimiz olanlardan doğru.

Öcalan ile olan görüşmeniz nasıl oldu?

Kısa bir yazışma sürecimiz oldu Öcalan ile. Bakın biz kimseye şiddet kullanın çağrısı yapmadık. Sokakta kobani'ye elbette sahip çıkılacak. Anayasal demokratik bir hak çerçevesinde. Kobani'deki kritik süreç bitmemiştir. Yakma, yıkma silah öldürme olmamalıdır. Bunlar bizim önerdiğimiz yöntemler değildir. Herkesten bu çağrımıza uymasını rica ediyoruz.

Peşmerge destek verecek mi? PYD bu konuda ne istiyor?

PYD bu konuda ne bekliyorsa herkesin ona göre davranması gerekiyor. Herkes ona göre davranırsa sonuç alınacağına inanıyorum. PYD yardım istiyor. Türkiye-Suriye savaşından uzak durmalı. Müzakere  sürecinde özellikle genişletilmiş heyetler konsuda hzılı bir adım atarak süreci hızlandırmamız lazım.