Demirtaş'ın Başkanlık hamlesi
Sol sosyal demokrat seçmenle Selahattin Demirtaş'ın ilişki durumu; "hoşanıyor ama güvenmiyor" modunda.
HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş, tarihin en kısa grup toplantısını yaparak "Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan; Bu topraklarda HDP ve HDP'liler oldukça, seni Başkan yaptırmayacağız" dedi.
Demirtaş'ın bu sözleri büyük bir etki yarattı.
Aslına bakarsanız, bir meydan okuma gibi görünen bu sözleri etkili
kılan, rutini bozan bir iletişim stratejisiyle söylenmiş olmasıydı.
Yoksa Demirtaş, AK Parti'yle bir pazarlık içinde
olmadığını, Erdoğan'ın başkan olmasını istemediklerini
daha önce de defalarca söylemişti.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kullandığı dil ve iletişim
tarzıyla ön plana çıkan Selahattin Demirtaş, çok farklı kesimlerde
güven telkin etmeye başlamıştı. 6-7 Ekim olayları ise
oluşturduğu bu imaj açısından tam bir fiyaskoydu.
Geldiğimiz noktada ise "güven sorunu" Selahattin
Demirtaş ve HDP'nin önündeki en büyük engel olarak durmaya devam
ediyor.
7 Haziran seçimlerinde HDP'nin barajı
aşması, bu "güven sorunu"nu çözüp
çözmemesine bağlı. Bu sorunu aşarsa barajı da aşacak.
Sol sosyal demokrat seçmenle Demirtaş'ın ilişki durumu;
"hoşlanıyor ama güvenmiyor" modunda.
Öcalan ve AK Parti arasında, Kürtlerin taleplerine karşılık
Başkanlık sistemine destek verileceği yönünde bir anlaşma olduğu
iddiaları uzun zamandır konuşuluyor. İşte bu nedenle
Demirtaş, sol seçmenle ilişkisini güvensiz flört
aşamasından bir sonraki adıma taşıyabilmek için çok net
bir hamle yaptı.
Yapılan yorumlara baktığımızda bu çıkışın muhatabının gözünde
Demirtaş'ın ve HDP'nin hanesine artı olarak yazıldığını
görüyoruz.
Fakat seçmen çok temkinli.
Bir tarafta beklentilerini bir türlü karşılamayan fakat yılların
alışkanlığıyla güvenli gördüğü limanlar, bir yanda da kendisine
yeni şeyler vaad eden, heyecan veren fakat bir türlü güvenemediği
bir liman var.
HDP için bu güven sorununu aşmak çok da kolay
olmayacak.
ÖCALAN FAKTÖRÜ
Selahattin Demirtaş'ın "seni Başkan
yaptırmayacağız" sözleri, bir yönüyle de HDP'nin seçim
kampanyasının yol haritasını çizdi.
Baraj kaygısıyla bir yandan şehirli sosyal demokratlara göz
kırparken, bir yandan da Erdoğan karşıtlığı üzerinde birleşmiş olan
seçmen kitlesine ustaca selam çaktı.
Başkanlık sistemine karşı bir söylem seçim kampanyasının
argümanlarından birisi olabilir elbette.
Fakat ortada bir de Öcalan faktörü var.
Öcalan'ın "Biz Tayyip Bey'in Başkanlığını destekleriz.
AK Parti ile başkanlık sistemi için ittifaka
girebiliriz" dediği daha önce medyaya yansıdı. Her ne
kadar Öcalan'ın gönlünde Amerikan tipi bir Başkanlık Sistemi yatsa
da netice de Erdoğan'ın başkanlığını destekliyor.
Bu durumda Demirtaş'ın konuşması bir yandan da;
-"21 Mart'ta Öcalan'dan gelecek olan Nevruz mesajı öncesi
bir ön alma mıydı?
-HDP, Öcalan'ın bu sözlerini seçim stratejisi içerisinde
nereye koyacak?
-Yoksa Öcalan'a rağmen, bu çıkışı sonuna kadar sürdürecek
mi?" gibi soruları da akıllara getiriyor.
Kısacası; Demirtaş'ın aşması gereken,
"güven sorunu" tek boyutlu gibi durmuyor.