BIST 9.645
DOLAR 32,56
EURO 34,89
ALTIN 2.433,78

Demirtaş aday… Erdoğan şimdi ne yapar?..

Demirtaş aday… Erdoğan şimdi ne yapar?..

Şükürler olsun bugüne kadar boşanma mahkemelerinden birine başvurumuz bile olmadı…

Ne karım ihtiyaç duydu veya aklından geçirdi öyle bir başvuruyu…

Ne de benim aklıma geldi…

Yok, hayır…

Yani “gerekti de ihtiyaç duymadık, zorla da olsa devam ettirdik” demiyorum…

46 yıl karşılıklı saygı, sevgi ve anlayışla sürdürdük birlikteliğimizi…

Ama…

Bundan evliliği kutsarken, boşanmayı lânetlediğim anlaşılmasın…

Asla…

Boşanma da nikâh masası kadar olağandır…

Ne güzel söylemiş atalarımız; “Zorla güzellik olmaz”…

 


 

EY GÜZEL İNSANLAR!..

 

Yasalarımıza göre cinsel birliktelikkarşılıklı rıza ile yapılıyorsa, ortada resmi veya dini nikâh olmasa da suç olmaktan çıkarılmadı mı?..

Yine meselâ birisine kendi rızanızla para verirseniz adına “zekât” veya “yardım” denmez mi?..

Peki…

Cinsellikte taraflardan biri razı değilse ne olur?..

Tabii ki “tecavüz”

Oysa eylem aynı eylem

Ne var ki sadece “Rıza”, bir eylemi suç olmaktan çıkarıp yasallaştırıyor…

Tıpkı birisine rıza ile para vermeye “zekât” ya da “yardım” denirken, birisinin rızası olmadan parası elinden alındığında “Gasp” ya da “Hırsızlık” denmesi ve eylemin suça dönüşmesi gibi…



 

BU KADAR ŞEYİ NEDEN Mİ ANLATTIM?..

 

İsrail Başbakanı Netanyahu’nun Irak konusunda yaptığı açıklamaya destek vermek için…

Bakın ne dedi Netanyahu:

“Şiiler ile Suniler arasında yaşanan şiddet olaylarının artması nedeniyle bölgede bağımsız bir Kürt devletinin kurulmasına destek veriyoruz…”

Harika…

Yerden göğe kadar doğru…

Çünkü…

Halklar da bireyler gibidir…

Rıza olmazsa birlikte yaşamak hem mümkün olmaz hem de facialara sebep olur…

Son yıllarda ceza yasalarımızda yapılan değişikliklerle nasıl ki boşanma davaları eskiden olduğu gibi yıllarca sürmek yerine ilk celsede bitiyorsa…

Halklar da bir arada yaşayamıyorlarsa o insanları kaba kuvvetle, savaşarak, baskılayarak bir arada yaşatmak mümkün değildir…

En başından beri (Saddam henüz yıkılmamışken) hep söylediğim şu:

“Irak’ın birliği ve toprak bütünlüğü bozulamaz’ demek o ülke halklarına “birbirinizi boğazlayın” demekten farksızdır…

Tıpkı…

Geçinmelerine imkân olmayan karı kocayı boşamak yerine, “bir kere daha deneyin” demek gibi bir şeydir…

Suriye iç savaşının sebebi de üniter yapıyı koruyabilmek değil midir?..

Ki…

Zorla yürütülen evliliklerin sonunda kadının kocası tarafından ya öldürülmesi ya da sakat bırakılması nasıl ki (Adeta) kaçınılmaz bir son ise; mezhep ve etnik çatışmalar adı altında farklı çıkar guruplarını bir arada tutabilmek de önünde sonunda iç savaşa sebep olmaktadır…

Yok efendim…

Ne kaderi?..

Göz göre göre işletilen cinayet (Çıkarılan iç savaş) “kader” olur mu?..

 

 


ŞUNU DEMEK İSTİYORUM…


Netanyahu güzel söylemiş…

Umarım diğer devletler de onun bu görüşünü paylaşırlar…

Zira…

Zorlama üniter yapı yüzünden barış ve rıza yerine yaşanan kanlı iç savaşlardan sonra parçalanmayan ülke yok gibi…

Yahu size ne?..

Bize ne?..

Hani halkların kendi kaderlerini tayin etme hak ve özgürlükleri vardı?..

Ne karışıyorsunuz?..

Bırakın bölünen bölünsün…

 


 

 

KİMİN SEÇİLMESİ İÇİN DUA EDECEĞİM?..

 

Ekmeleddin İhsanoğlu’nun adaylığının açıklandığı andan beri tercihimin ondan yana olduğunu (Sanırım) herkes anlamıştır…

İhsanoğlu’nun adaylığı açıklanmadan önceki ilk tercihim Abdullah Gül’ün devamıydı…

Olmuyorsa ve muhalefet partileri hepsi ayrı ayrı aday çıkaracaklarsa; “keşke hemen yarın seçim olsa da Erdoğan Çankaya’ya çıksa” diye yazdım defalarca…

Neden?..

Çünkü ben Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığını ondan kurtuluşun reçetesi olarak görenlerdenim…

Peki…

Bugün (İhsanoğlu açıklandıktan sonra) Erdoğan'ın Çankaya'ya çıkmasını neden istemiyorum?..

Siyaset “daha iyisi olursa” üzerinden yapılır da ondan istemiyorum…

Benim Erdoğan’ın Çankaya’ya çıkmasını isteyiş sebebim; onun bir an önce başbakanlıktan ayrılması ve çok daha etkisiz (“Etkili diyenler mevcut anayasayı hiç bilmeyenlerdir) bir makama gitmesiydi…

 Birisinden kurtulmak istiyorsunuz onu ille de aşağı atmak zorunda değilsiniz…

Siyasette birini yukarı ittirerek de ondan kurtulabilirsiniz…

Erdoğan’dan kurtuluşun tek yolu (Şimdilik) onu yukarı ittirmekti…

Ama…

İhsanoğlu seçeneği ortaya çıkınca; onun başbakanlığına bir yıl daha katlanmak ehveni şer hale geldi benim için…

Evet...

İhsanoğlu'nun cumhurbaşkanlığını tercih ediş sebebim Erdoğan'dan daha sakin, daha saygın, daha kariyerli oluşudur...

Ben ne partiliyim ne partici...

Ben partimi değil ülkemi, halkımı düşünürüm haliyle...

Genel seçim olsaydı...

Erdoğan eski Erdoğan olsaydı koşarak sandığa gider ve oyumu Erdoğan'ın kadroları için kullanırdım...

Ama...

Erdoğan eski Erdoğan değil...

Seçim de genel seçim değil... 

 

 

 

 

ERDOĞANSIZ BİR TÜRKİYE…

 

Dün bir gurup işadamı ile birlikteydim Bodrum’da…

“Ekonomiyi Ali Babacan’a teslim edecek her başbakan kabulümüzdür” dedi yıllık 1 milyar dolar ciro yapan bir işadamı ve devam etti…

“Elbette öncelikli tercihim Babacan’ın başbakanlığıdır ama eğer pek fazla siyasi davranmadığı için başbakan yapılmayacaksa ekonominin onda kalması şartıyla kim başbakan olursa olsun, umurumda bile değil…”

Enerji sektörünün çok üst düzey üretim yapanlarından biri ise Taner Yıldız’ı övdükten sonra şunları söyledi:

“Başbakanlığa o kadar lâyık ki; gerekçelerimi saysam canınızı sıkarım ama son zamanlarda o da Erdoğan gibi sürekli siyaset yapmaya başladı… Oysa Türkiye belki de hiçbir döneminde iç siyasete fazla bulaşmadan sadece ekonomi ve dış politikaya ağırlık verecek, sakin, demokrat, hoşgörülü, Batılı ama muhafazakâr da olabilecek bir başbakana bugünkü kadar ihtiyaç duymadı… Türkiye’nin kurtuluşu Ekmel Bey’in cumhurbaşkanlığında, siyasetten arınmış bir Taner Yıldız - Ali Babacan da olabilir – gibi başbakanın el ele verdikleri bir modeldedir”…

Ve ortak nokta:

“Son 12 yıldır yapılan seçimlerde muhalefet partilerinin değil de iktidar partisinin tercih edilmesinin sebebi (Çoğunluğun söylediklerinin aksine) Erdoğan’ın karizması değil, Ak Partili kadroların ülke yönetiminde gösterdikleri başarıdır…”

Ve…

Bir başka ortak nokta:

“Ali Babacan, ekonomiyle ilgili bilgi verdiğinde ’ama Yiğit (Bulut) senin gibi düşünmüyor’ diyen Erdoğan yerine, ekonomiye (İlle de merkez bankası yönetimine) asla karışmayan bir başbakan…”

Bir diğer ortak nokta:

“Erdoğan’sız ve ona kesin biat eden birkaç bakan hariç bu hükümet Türkiye’yi başarıdan başarıya uçurur…”

Ey Ak Partililikten önce “Erdoğancılık” yapan dostlarım…

Lütfen bana kızmayın…

Ben elçilik yapıyorum sadece…

Elçiye zeval olur mu?..

 


 

DEMİRTAŞ’IN ADAYLIĞI NE DEMEK?..

 

HDP, Erdoğan’ın seçimleri ilk turda kazanacağını uman ve hatta iddia edenleri perişan etti…

Çünkü…

İlk turda Demirtaş (Öcalan eğer Demirtaş’ı yemek için bu hamleyi yapmamışsa) sadece Kürtlerin değil; evrensel soldan yana, ulusalcılığı faşizmle özdeşleştiren solcuların da oylarını alacaktır…

Hatta hatta…

(Büyük ihtimalle) seçim meydanlarında, Erdoğan’ın, “Eğer biz iktidarda olsaydık Öcalan’ı asardık”deyişini çok sık kullanarak, “Erdoğan’sız” bir barış sürecinin çok daha sağlıklı işleyeceğini bile savunacaktır…

O kullanmazsa başka birileri Erdoğan’ın o açıklamasını ve ayrıca; “Tek vatan, tek bayrak, tek millet, tel dil, tek din” söylemlerini hatırlatacaklardır Kürtlere ve solun evrensel bir ideoloji olduğuna inanan geniş kitlelere…

Yani…

HDP bugün Demirtaş’ı değil de sıradan birini aday gösterseydi seçimin daha ilk turda büyük ihtimalle ve Erdoğan lehine sonuçlanacağını söyleyebilirdim…

Ama şimdi bunun “zor” hatta “imkânsız” olduğunu düşünüyorum…

Ama dediğim gibi…

Şu şerhi de düşerek:

Öcalan seçim sürecinde Kürtlere vereceği mesajlarda Demirtaş’ı istemediğini onun adaylığını ondan kurtulmak için kabul ettiğini ima etmezse…

Ama…

Şimdilik bunun sadece bir “Komplo Teorisi” olduğunu kabul ediyorum…

Öcalan’ın da Demirtaş’ı gerçekten istediğini varsayıyorum…

Böylece…

İkinci tura gitmeden önceki sürede Erdoğan’dan bazı konularda imzalı taahhütname alınarak kendisinin desteklenme sözü verileceğinin daha sağlıklı bir öngörü olduğunu belirtiyorum…

Yani…

Erdoğan asıl şimdi çok zorlanacak…

Kim bilir?..

Belki de yarın “Ters Köşe” yapacak…