BIST 9.693
DOLAR 32,50
EURO 34,69
ALTIN 2.499,53

Deizmin taşeronluğu AK Parti’ye mi yaptırılıyor?

Tehlike bünyenin içinden geldiği zaman tedbir alma gereği de duyulmuyor...

Bu milletin geri kalmışlığının yolunun dinden uzak bir yaşam olduğunu bilen emperyalist güçler bunun için değişik zamanlarda değişik projelerini sahneye sürmüşlerdir. Görüldüğü kadarıyla da son projeleri ‘Deizm’

Bu yazıyı yazma düşüncesi Millet Vekili Metin Külünk'ün "Tedbir almazsak bu milletin evlatlarını bekleyen tehlike; Kur’ansız İslam, peygambersiz Kur’an, daha ötesini söylüyorum; Allah’ın yer yüzünde hiçbir şeye karışmayacaklarını iddia ettikleri deizm. Tehlikeyi fark etmezsek çok değil, 15 yıl sonra bambaşka tehlikeyle karşı karşıya geleceğiz" sözleri ile zihnimde oluştu.

Aslında Deizm projesi yeni bir proje değil. Daha önce Yaşar Nuri Öztürk’ün şahsında bu toprakların insanlarına pompalanmak istendi. Başarılı da olundu ama bugünkü kadar ses getirmedi. Çünkü Öztürk’ün Deizm için hedeflediği kitle laik kesimdi. Bu kesimin yaşam tarzı zaten Deizm ile bağdaştığı için ya da en azından mutlak İslam’dan uzak olduğu için yeteri kadar fazla dikkat çekmedi.

Bugün ise Deizm projesinin hedef kitlesinde dindar kesim var. Dindar kesimin yaşam tarzı ile Deizmin getirdikleri taban tabana zıt olduğu için tartışmalar yaşanıyor. Muhafazakâr yaşam tarzından verilen tavizler birçok kişinin canını yaktığı gibi belli bir kesimin ekmeğine de maalesef yağ sürüyor.

Benim asıl dert yanmak istediğim nokta ise başka; “Muhafazakâr kesimin Deizme kayması için bugün iktidarda olan AK Parti’ye farkında olmadan taşeronluk mu yaptırılıyor?” sorusu aklımdan çıkmıyor ve bu soru daha doğrusu bu sorun başka bir soruyu doğuruyor…

Bu sürecin AK Parti tarafından bilinçli olarak yapıldığını söylemek hükûmetimize karşı çok büyük bir haksızlık olur. "Ancak birileri muhafazakâr kesime deizmi pompalamak için AK Parti’yi taşeron olarak kullanıyor olabilir mi!?" sorusu beni endişelendiriyor.

Bunu bu şekilde söylüyor olmamın sebebi Ak Parti ile başlayan, siyasi mecralara duyulan iştahın gençlerimize vermiş olduğu zararın değerlendirilmesi gerektiğini düşündüğümdendir. Zira ülkemizde belli bir kitlenin ekonomik düzeyinin artması ile birlikte Müslümanlar arasında da Allah'ı ve ahireti unutturacak derecede, dünya hayatını talep edip daha cazip bulanlar oluyor!

Bunun tezahürünü Müslüman gençlerimizin kadınlı-erkekli ortamlarda mahremiyeti yok saymalarında, şuursuzca şatafatın ve israfın yaşanmasında görebiliyoruz. (sınırları aşan bu örnekleri çoğaltabiliriz) Bütün bunlar aslında İslam’ın günah sınırlarına girdiği için de görmezden gelinerek yeni bir din algısı kendiliğinden ortaya çıkmış oluyor. Hal böyle olunca bir takım güçlerin Ak Parti mecralarını bu proje adına kullanmaları sözüm ona en yağlı alanlar oluyor!

Okumalarımdan mülhem bu meseleye aslında biraz da şu şekilde yaklaşabiliriz; yapılan günahlar kalbimize işleyip imandan bizi uzaklaştırdığı gibi imana karşı kalbimizi katılaştırıyor da. Biliyoruz ki her bir günah içinde küfre giden bir yol vardır.  

Başkalarının ıttılaından sıkılganlık başlayınca ruhaniyetin ağırlığı günahlar karşılığında artık inkâr seslerini çıkarmaya başlıyor. Sınırları aşan bir Müslüman belirli bir zaman sonra bu duruma siper oluşturacak bir eylem içerisine girmeyince bazı akidevi hususlar noktasında türlü inkâra cesaret bulabiliyor!

Allah, mutlak manada bilinip iman edilmeyince, ahiret bilinci hayatımızın hiçbir alanında yokmuşçasına hayat standartları oluşturuluyor. Bunun getirisi olarak dini değerlerimiz ve amellerimizde pazarlıklar yapılmaya başlanıyor!

Sadece inanç olarak algıladığımız değil, hayatı saran mutlak bir akide anlayışı içerisinde ibadet ile itaatin, yani ulûhiyet meselesinin idrak edilmesi ve yaşantımızın bütününe nüfuz etmesi gerekmez mi!? 

Birkaç gündür okumalarımın neticesinde deizmin bu kadar fazla tartışılmasının başkaca bir izahı olamaz diye düşünüyorum.

Günümüz Müslümanlarında vuku bulan 'kendi anlayışımız' mantığı, belirlediğimiz sınırlara göre bir din algısı oluşturdu.  Sınırlarımıza göre din algısı ile dine karşı pazarlık yapılmaz. Pazarlık olamayacağı için de inkârlar başlıyor! 

AK Parti ve Müslümanlar sinsice tezgâhlanan bu oyuna karşı uyanık olmak zorunda-zorundayız. Ders materyalleri acilen gözden geçirilerek tutarsızlıklar ortadan kaldırılmalı. Gençleri Deizme iten bilgi, materyaller ve sahalar temizlenmeli yerine sahih bilgiler ve yaşantılar inşa edilmelidir diye düşünüyorum.

Düşman, cepheden saldırsa sorun yok, tedbir alınır ve üstesinden gelinir. Ama tehlike bünyenin içinden geldiği zaman tedbir alma gereği de duyulmuyor. Olayın farkına varıldığında ise maalesef çok geç kalınmış olabilir ki şu anda alınan sinyaller de bu minvalde.

SOSYAL MEDYA TAKİP 

twitter.com/msbeser

facebook.com/msbeser