BIST 9.693
DOLAR 32,59
EURO 34,81
ALTIN 2.508,15

Davutoğlu ile Yıldırım arasındaki fark!

Ahmet Davutoğlu 20 ay süren görevi Binali Yıldırım'a devrederken kırgın olduğunu belli etmekten kaçınmadı dünkü konuşmasında...

İzin verirseniz öncelikle Ahmet Davutoğlu hakkındaki görüşlerimi yazıp, ardından dün gerçekleştirilen AK Parti 2. Olağanüstü Kongresi'ne geçeceğim.

Davutoğlu 20 ay süren görevi Binali Yıldırım'a devrederken kırgın olduğunu belli etmekten kaçınmadı son konuşmasında...

"Büyük bir seçim başarısından sonra böylesi bir kongre yapmak benim tercihim değildi" derken haksızlığa uğradığını açık açık ifade etti.

Kendisine haksızlık yapan kişinin Recep Tayyip Erdoğan olduğunu isim vermeden dillendirmesine rağmen sözleri hoşgörüyle karşılandı.

Arena'yı dolduran binlerce partili kendisini büyük bir sevgi gösterisiyle uğurladı.

AK Parti geleneğinde olmayan bir üslup kullanıyor Ahmet Davutoğlu...

Genel Başkanlık ve Başbakanlık koltuğuna oturduğu dönemden sonra elde edilen tüm başarıları kendi hanesine yazıyor.

Özellikle kongre kararı alındıktan sonra neredeyse her konuşmasını "Şunu ben yaptım, bunu da ben gerçekleştirdim" diye tamamlıyor.

Erdoğan'ın tüm siyasi hayatı boyunca bir kez dahi kullanmadığı "Ben" sözünü onlarca kez kullandığına tanık olduk. Oysa herkes bilir ki AK Parti'ye verilen oyların yüzde 95'i Recep Tayyip Erdoğan'ın şahsına veriliyor. 

Görünen o ki Ahmet Davutoğlu hålå neden gittiğinin farkında değil.

Oysa ben ve benim gibi onlarca gazeteci yaklaşık bir buçuk yıldır etrafını saran danışman kadrosunun yaptığı hataları bağıra bağıra anlattık.

Davutoğlu'nun gitmesine neden olan Erdoğan değil, aksine etrafında danışmancılık oynayan kadrosudur.

Perde arkasında "Reis dönemi kapandı, Hoca dönemi başladı" çalışması yapanlardır Davutoğlu'nu gözden düşüren...

Taraf ve Karar gazetelerini Erdoğan'ı yıpratmak ve toplumun gözünden düşürmek için silah gibi kullananlar kimse, Davutoğlu'nu gönderen onlardır.

Erdoğan'ı öven yazarları Başbakanlık uçağına aldırmayan, dostları düşmana çevirmeye çalışan kimse, gelinen sürecin sorumlusu odur.

Davutoğlu'nun hatası bunları görmemesi oldu...

Buna rağmen büyük bir saygı ve sevgi içinde uğurlandı. Dün Arena'yı dolduran binlerce partili kendisini bağrına bastı. Yeni Başbakan Binali Yıldırım dahi kendisini kapıda karşıladı ve kürsü konuşmasında defalarca methetti.

Eğer Davutoğlu bundan sonra ima yoluyla Erdoğan'ı eleştirmeye devam ederse korkarım kendisini Bülent Arınç gibi değersizleştirecek.

Umarım hocaların hocası bu hataya düşmez!

Kongre izlenimlerine gelince...

Dün salonda iki genel başkan ve bir lider vardı. Recep Tayyip Erdoğan cismen orada olmasa da gölgesi koca kongre salonunun üzerindeydi. Neredeyse her saniye kendisine selam gönderildi.

İsmi her anıldığında AK Parti seçmenleri tribünleri yıkarcasına ayağa fırladı. Öyle bir sevgi, öyle bir saygı ki Erdoğan'ın gönderdiği mesaj okunurken tüm salon anlık bir refleksle ayağa kalktı ve mesajı ayakta dinledi.

Davutoğlu'nun konuşması ve partililerle helalleşmesi salonda bulunanlardan bazılarını ağlattı. Büyük bir saygı ile karşılandı, inanılmaz bir sevgiyle uğurlandı. 

Binali Yıldırım kürsüye geldiğinde de aynı sevgi gösterileri devam etti. Yeni Başbakan'ın sesinin daha ilk konuşmasında kısılması büyük bir şansızlıktı.

Daha önce Erdoğan ve Davutoğlu'nun sesi de benzer şekilde kısıldığı için partililer bu durumu pek önemsemedi.

Erdoğan'ın sesinin kısıldığı dönemde bir yazı yazmıştım. O yazıda, "Allah bizi seçim öncesi sesi kısılanlardan eylesin, seçim sonrası sesi kesilenlerden eylemesin" demiştim.

Dün yüzlerce okur yazdığım bu satırları bana mesaj olarak gönderdi.

Binali Yıldırım "az laf, çok iş" sloganıyla Ulaştırma Bakanlığı koltuğuna oturmuştu yıllar önce. Bundan sonra projeleri konuşacak.

Binali Yıldırım ile birlikte yeni, yepyeni bir bir dönem başlıyor. Türkiye'yi bir baştan bir başa şantiye alanına çevirecek devasa projeler geliyor.

Ancak bu projeler köprü, yol, tünel tarzı projeler değil.

"Marka şehirler" projesi ilk ve en önemli projelerden biri olacak. Doğu ve Güneydoğu'daki kentler başlı başına birer cazibe merkezi haline getirilecek.  

Orta vadede tersine göçün yaşandığı, batıdaki insanların doğu tarafına yerleştiği, işsizliğin dibe vurduğu ve her bireyin bütçesinin güçlendireleceği günleri görmeye hazır olun!

Dünkü konuşması, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile sözde değil, özde bir uyum içinde çalışacaklarının göstergesiydi. Bundan böyle politikayı Erdoğan’ın üreteceği, Binali Yıldırım’ın ise “imar ve ihya” projelerini üstleneceği bir süreç başlıyor.

Daha koltuğa oturmadan eleştirenler yakın zamanda Binali Yıldırım'ın soyadı gibi davrandığına şahit olacak. 

Bakın şimdiden yazıyorum. Gelecek nesiller bu döneme "Altın Yıllar" diyecek. 

Eleştiriler mi?

Bir önceki yazıda da söylediğim gibi... Binali Yıldırım 14 yıldır kendisine atılan taşlardan bile bir duble yol yapmayı becerebilecek maharette birisi...

Muhterem eşine ve şahsına edilen hakaretler kendisini yıldırmaz, aksine kamçılar. 

Hem, hangi kelp havlaması kervanları yolundan döndürmüş ki Binali Yıldırım geri dönsün?