Darbe/kalkışma teşebbüsü sonrası, “aklıselim” değerlendirilmelidir….
Aklıselim düşünce ve uygulamalar başarının anahtarıdır.
Memlekette durum şu;
“Yoklama yapıyorum sessiz olun...
Kaygı; Burda!
Hüzün; Burda!
Yalnızlık; Burda!
Mutluluk?... Mutluluk?...” (Cemal Süreyya)
Evet….Ülkemiz; büyük bir belayı son anda atlattı, darbe el birliği ile önlendi, halk günlerden beri devlet büyüklerinden gelen çağrılarla sokaklarda, her ihtimale karşı sabaha kadar meydanlarda nöbet tutuyor….
TÜSİAD yaptığı açıklamada, özetle ;
15 Temmuz Cuma akşamı, TÜSİAD olarak gelişmeleri yakından takip
edip demokratik düzene sahip çıkmanın zorunluluğunu açık bir
şekilde dile getirmiştik. Nitekim demokrasimize karşı
gerçekleştirilen bu darbe girişimine karşı, siyasi partiler ve
toplum kesimleri, hep bir arada ortak bir duruş sergiledi. Bu ortak
duruş çok değerli; sergilenen bu tutum demokratik standartların
daha da yükseltilmesi ve hukukun üstünlüğünün perçinlenmesi için
devam etmelidir…..” dedi.
Bence, başarısız darbe teşebbüsü/kalkışma üzerine en güzel başlık Sn. M.Barlas’ın ki idi…
”İbadeti ihanete taşıyan bir garip adamın portresi...”
Ve yazı şöyle başlıyordu;
“Cumhurbaşkanı Erdoğan "Bunların tabanı ibadet, ortası ticaret, tepesi ihanet" diyerek Gülen Örgütü'nün en gerçekçi tanımını yapmıştı. Ama yine de "İbadet" ve "Hizmet" diyerek yola çıkan bu örgütün, vatana ihanet çizgisine nasıl geldiğini derinine tahlil etmek gerekiyor. Örgütün başındaki Fethullah Gülen'i kendisine bağlı insanların bulunduğu toplantılarda birkaç kez dinledim. Konuşmaları beni etkilemedi. Tam anlamı ile laf salatası yapmaktaydı. Birbiri ile ilgisi olmayan konuları ele alırken araya mutlaka bir ayet sıkıştırıyor ve ağlamak için adeta fırsat arıyordu. Garip hayran kitlesi İlgi çekici olan Gülen'e bağlı kişilerden oluşan bu topluluktaki mevki sahibi ve akıllı görünen insanların, ellerinde kâğıt kalemle Gülen'in söylediklerini not almalarıydı. Not alanlar arasında fabrikatörler, profesörler, yüksek bürokratlar vardı…”
Bu paragraf bile, durumu açıkça ortaya koyuyor. 2002/2010 arasında yükselmek isteyen, nemalanmak isteyen, iş kapmak isteyen v.b. kişi/ kurum yöneticilerinin başvurduğu bir adresti Pensilvanya…
Sn.F.Koru’nun ayda bir yaptığı fasıla katılanların nasıl yükseldiğini/kazandığını da sağır sultan biliyordu. ()
Bu yapılanma biliniyordu, gizli değildi, destek görüyor ve gittikçe büyüyordu…Paralel okullarında iş bulamayıp görev alan konservatuar mezunlarımız ziyaretlerinde anlatıyorlardı.. Biz bile fikir sahibi olmuştuk.
Daha önce yazmıştım; 2008 yılında, şahsımın Kültür ve Turizm Bakanlığı’nda resmi yazı ile Müsteşar Yardımcısı olarak istenmeme ve rektörümüzün imzalayıp göndermesine rağmen, karşıma Bakan danışmanı olarak çıkan Ö.Aytaç (Kaç aydır kaçak durumda) bilgi almış, beni arayacağını söylemişti. O zamanki müsteşar Sn. İ.Yılmaz’a da yanlış bilgi verilmiş; “sanatçılar bu tür görevlere atanmıyor, kadroları uymuyor” denmişti. Ö.Aytaç bir hafta sonra arayıp; “şahsımla ilgili hiçbir yazışmanın/kararın olmadığını” söyleyebilmişti. Sonra öğrendik ki paralel yapılanma engellemişti.
Demek ki, yıllardır İBB’den istenen dosyalarımda/görevlerimde bu şekilde engellenmişti!...
Ama -ilginçtir!- yıllarca; makam sahiplerimiz/üst yönetimlerimiz bilgi sahibi olamamış, bilmiyoruma/duymuyoruma yatmışlar…
Şimdi; bir hareket, bir çalışma, makamları elden gitmesin diye bir koşuşturma. Hayret ki hayret!...
Darbe teşebbüsü üzerinden bir hafta geçti, ama; hala soruların, açıklanamayan konuların olduğu bir konumdayız…
Bu arada, darbe teşebbüsü akşamı saat 13.00 den sonra verilmeye başlanan “sela” ile ilgili birçok şey yazıldı çizildi, böylece gençlerin arasında konuyu bilmeyenler de öğrenmiş oldu. Birkaç kişinin aykırı söylemlerini gündeme getirmek gereksiz. Bu konuda en iyi yazıyı tarihten örneklerle Habertürk yazarı Sn. M.Bardakçı “Sela” başlıklı yazısı işle yaptı;
“……Arapça
aslı “salâ” olan “selâ”nın
ilk mânâsı “namaz”dır, dua anlamına da gelir,
zamanla Hazreti Muhammed’in övülüp şefaatinin
istendiği dinî bir musiki hâlini almıştır. Selâ bayram
sabahlarında, cuma gecelerinde, cuma namazlarının öncesinde,
kandillerde ve cenazeler kaldırılmadan verilmiştir ve
verilmektedir. Selânın bir diğer özelliği halkı önemli olaylardan,
özellikle de büyük hadiselerden haberdar etme vasıtası, yani bir
gelenek olmasıdır. Ânî hadiseler, felâketler yahut büyük zaferler
halka sadece bizde değil, bütün İslâm dünyasında asırlar boyunca
selâ ile duyurulmuş, millet birşeyler olduğunu minarelerden verilen
selâlar sayesinde öğrenmiş ve selâ “şevki canlı
tutma”vazifesi de görmüştür……”
Habertürk yazarı Sn. Umur Talu ise, başka bir konuya dikkat çekiyor ve diyor ki;
“…..Ancak bir temel meselemiz de şu:
Darbecilere karşı demokrasi derken;
elimizde hala darbecinin Anayasası, MGK’sı, YÖK’ü, RTÜK’ü,
kanunları, kanun hükmünde kararnameleri, yetkisi, Ohal’i var,
sehpaları da aklımızda sabit fikir! Armutalan’da ise “Evren Paşa
öncülüğüyle yaptırılan Evrenpaşa İlkokulu” tatilde, şaşkın bakıyor…
Evren Çeşmesi galiba yeniden Soğucak olmuş, başı dönmüş, avare
akıyor!.....”
TBMM, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından tüm partilerin desteğiyle bir araştırma komisyonu kurmaya hazırlanıyormuş. Meclis görevlileri tarafından tutanak altına alınacak bu görüşmeler sırasında, darbe girişiminin yanı sıra, aynı zamanda FETÖ’nün devletin içine nasıl bu boyutlarda sızdığı yolundaki sorulara da yanıt aranacakmış.Hadi bakalım…
Sn.Erdoğan’ın dik duruşu ve halkı meydanlara çağırması sayesinde; herkes kıralcı oldu, esip gürleyenler çoğaldı. TV ekranlarında belediye başkanlarına tamim veriyorlar, kendileri sahada gözükmüyor ama, halkı meydanlara çağırıyorlar…Sn. A.Özgürel -en şanslısı- her TV ekranında aynı şeyleri söylemeye devam ediyor…
Helal olsun becerenlere!..
Bir anda değişenlere!..
Kuvvetliden yana fırıldak gibi dönenlere!..
Sn.Cumhurbaşkanı'nın uyarılarına rağmen nemalanmaya devam edenlere!..
Önce darbecilerden olup, sonra devlete dönenlere!..
Bir anda uyanıp paralelcilerle mücadele edenlere!...
Gerçekten inandık ki; bu yapı ile mücadelede Sn. Cumhurbaşkanı yalnızmış…
Türkiye Gazetesi yazarı Sn. F.Uğur
“Paralelle mücadele sadece Cumhurbaşkanı’nın görevi mi?” başlıklı
yazısını şöyle bitirmiş; “………Ümit Akdemir, çaresiz kaldığı
için Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a yaptıklarını, kim
olduğunu ve Paralel Yapı ile mücadelenin devamında önerilerini
içeren geniş bir mektup yazmış. Başbakanlığa, Başbakan
Ahmet Davutoğlu’na da yazmasını önerdim. Biraz sıkıntıyla
“Bilmiyorum ki nasıl olur” dedi. Sorun bu. Paralel Yapı ile
mücadele yalnızca Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın meselesi değil.
Hükümetin bu insanlara daha güçlü biçimde sahip çıkması
gerek.
“Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde TBMM Dışişleri ve AB Uyum komisyonları üyeleriyle kahvaltıda bir araya geldi. Erdoğan, terörle ve paralel devlet yapılanması ile mücadele konusunda, "Bölgedeki operasyonlar kararlılıkla devam edecek. Geri adım söz konusu olmaz. Paralel'le mücadele bizim vazgeçilmezimizdir. Bu konuda en yakınım bile olsa taviz vermem. Mücadele bir aksaklık olursa, buna neden olanla ilgili gereğini yaparım" dedi.“ (25.03.2016)
Ama, 37 yıllık devlet tecrübemle sabittir ki,
Göreceksiniz;
Ortalık durulsun,
Eski hastalıklar yine nüksedecek,
Yine dönenler kazanacak,
En iyi görevlere geleceklerdir…
Hiç şüpheniz olmasın!!!!
GÜNÜN TURİZM HABERİ…
“Türkiye'nin peribacaları, vadileri, sıcak hava balonculuğu, yeraltı şehirleri ile ünlü turizm merkezi Kapadokya bölgesini ziyaret eden turist sayısı ilk 6 ayda 672 bin 730 oldu. Geçen yılın aynı döneminde ise bölgeyi 1 milyon 210 bin 978 yerli ve yabancı turist ziyaret etmişti. Kapadokya'yı bu yıl Haziran ayında 114 bin 563 turist ziyaret ederken geçen yılın aynı döneminde ise 226 bin 227 yerli ve yabancı turist gelmişti. Nevşehir Kültür ve Turizm Müdürlüğü yetkililerinden alınan bilgilere göre, Göreme Açık Hava Müzesi başta olmak üzere Zelve, Mustafapaşa ve Açıksaray örenyeri, Çavuşin, El Nazar, Karanlık, Gülşehir St. Jean Kilisesi, Nevşehir, Ürgüp ve Hacıbektaş Veli Müzesi, Hacıbektaş Atatürk Evi, Özkonak, Tatlarin, Kaymaklı ve Derinkuyu yer altı kentlerini geçen Haziran ayında 18 bin 357'i ücretli, 44 bin 494'ü ücretsiz, 25 bin 911'i seyahat acenteleri aracılığıyla ve 25 bin 801'i de müze kartlı olmak üzere 114 bin 563 yerli ve yabancı turist ziyaret etti. Kapadokya bölgesindeki en yüksek ziyaretçi sayısı Göreme Açık Hava Müzesi'nde gerçekleşti. Haziran ayında Göreme Açık Hava Müzesi'ni 43 bin 625 yerli ve yabancı turist gezdi.” (Sinan Korkmazer / Nevşehir/DHA)