BIST 9.645
DOLAR 32,56
EURO 34,87
ALTIN 2.430,05

Darbe girişimi, terör ve yazarlar…(2)

Kahramanlık hikayeleri yerine, darbe teşebbüsünün gerçek faillerinin bulunması bekleniyor.

Son günlerde sohbetlerin ve köşe yazarlarının birinci  konusu;  FETÖ, PKK, itiraflar, mağduriyet, mahkumiyet  v.b. Kimi yazar da 15 Temmuz sonrası aslan kesilip; ahkam kesiyor, yeni duyumlar ortaya koyuyor. Nasıl olsa kimse hesap sormuyor, “ya tutarsa” çok rağbette!...

Sabah gazetesi, FETÖ özel haberlerinde –aylardır- özel gayret gösteriyor, önde gidiyor ve bir çok olayı ortaya çıkarıyor.

Ahmet Hakan (Hürriyet);

“…..Üçüncüsü olur mu?

Olur.

Kesinlikle olur.

Çünkü bu derece gözü dönmüş güçler, bu işi burada bırakmazlar.

Ancak...

Nasıl ikincisi, birincisinden çok farklı olduysa...

Üçüncüsü de ikincisinden çok farklı olacaktır.

Yani demem o ki...                        

Aynı yerden ve aynı biçimde gelecek yeni bir darbe beklemek yerine...

Yeni darbenin nereden gelebileceği üzerine çok çalışmak, çok kafa yormak, iyi analizler yapmak ve etkili stratejiler belirlemek...

Vatanın ve milletin geleceği açısından çok daha faydalı olacaktır.” diye yazıyor.

A.Hakan’ın son cümleleri çok önemli…Hikayelerden vazgeçip, olayın aslını ve etkilerini çözecek uygulamalara ihtiyaç var…

Köşe yazarları tarafından; Amerika, Rusya, İngiltere ve Almanya’ya -en küçük bir olayda- ağza alınmayacak sözler söyleniyor.  Oysa politik olmak gerekli!...                 

Ali Saydam’ın (Yeni Şafak) yazdığı gibi;

Burada iki tür tavır alınabilir… 1. Batı zaten bize karşı önyargılı, deyip kulağımızın üstüne yatar ve bildiğimizi okuruz. 2. Acaba bu çelişkiyi 'yönetebilecek' bir yol var mı, diye düşünüp aklı devreye sokabiliriz…”() Peki niye sokamıyoruz?!...

Bölücü terör örgütünün  sözde lideri, 28 Belediye’ye atanan kayyumları ve görev yapan öğretmenleri tehdit ediyor; “Mevcut görevden alınan ya da alınacak öğretmenler şimdiye kadar maaş karşılığında memurluk yapıyorlardı. Ama Kürdistan’da öğretmenlik yapanlar Kürt çocuklarına ne öğrettiklerini görsünler. Soykırım sisteminin kendilerini kullandığını anlasınlar. Maaş karşılığında kültürel soykırıma hizmet etmek suça ortak olmaktır. Şimdi bu sisteme karşı mücadele ederek bu durumu telafi edebilirler. Okula el koymuşlarsa bir evde halkın çocuklarını kendi diliyle ve kültürüyle eğitmeyi öngörsünler” diyor ve gençleri dağa çağırıyor…

              Aman dikkat!...

Uyanık olma, olaylardan ders çıkarma  ve hukuk kuralları içinde mücadele etme ve sonuca gitme  zamanı…

Bir çok kişi gibi, benzer soruları   Rauf Tamer’de (Posta)  soruyor; 

“Der Spiegel, Türkiye Özel Sayısı çıkarır da bizim basın acaba neden bir Almanya Özel Sayısı çıkarmaz? Hem de 3-4 dilde...
Gözaltındaki veya tutuklu gazetecilerin “bir kısmı için” özgürlük isteyen aydınlar, neden “öbür kısmı için” tırnağını oynatmıyorlar, bizdendir/onlardandır meselesi mi, eğer öyleyse bile bunu nasıl tefrik edebiliyorlar?
Mağdurları ayıklamak için her ilde kurulacak olan başvuru masası’na muhalefet partilerinden de acaba birer gözlemci alınamaz mı?”