BIST 8.976
DOLAR 32,33
EURO 35,05
ALTIN 2.283,62

Çürüyen insan ilişkilerimiz ve protokol taassubu

Son yıllarda, yeni bir arkadaşlık, dostluk şekli peydah oldu. Sosyal statüsüne göre dostluk, "statü arkadaşlığı"; protokol kardeşliği diyebileceğimiz bir arkadaşlık tarzı.

Siz de farkettiniz mi bilmiyorum, son yıllarda, yeni bir arkadaşlık, dostluk şekli peydah oldu.

Sosyal statüsüne göre dostluk, "statü arkadaşlığı"; protokol kardeşliği diyebileceğimiz bir arkadaşlık tarzı.

Buna, “sonradan görme” dostluk grubu dersek ileri gitmiş olur muyuz, bilmiyorum.

Ama bir sonradan görme vaziyeti var…

Meramımı anlatabilirsem, belki siz de bana hak veririsiniz.

Bu arkadaşlık, nasıl bir arkadaşlık ise genel müdürler, genel müdürlerle, müdürler müdürlerle, daire başkanları daire başkanlarıyla, isminin sağında ve solunda hiçbir şey olmayanlar da kendi aralarında oturup kalkıyor, arkadaş oluyorlar. Hatta bu insanların eşleri de kocalarının statüsüne göre arkadaşlıklar kuruyor.

Genel müdür, müdür eşleri, yine genel müdür, müdür eşleriyle bir araya geliyor. Sofralarına, sohbet ortamlarına bakıyorsunuz, başkalarını kendileriyle arkadaş olmaya layık görmüyorlar.

Tiksinç bir tepeden bakma, bir dışlama, ötekileştirme, kendini beğenme, ve de kendini kaybetme havası hakim bu ortamlarda.

Geldiği yeri unutma, özentiden çatlama, egodan patlama, yaşam tarzında sapma, değerlerini, kaybetme psikozu bu.

***

Durum, mesleklere göre de neredeyse aynı vahamette.

Mühendisler, doktorlar, eczacılar, avukatlar kendi mesleklerinden insanlarla arkadaşlık kuruyor.

Diploma arkadaşlığı, diploma şovenizmine kadar gidebiliyor. Zengin semtlerde oturanlar, kenar mahallede oturanları, sofralarına, arkadaş ortamlarına davet etmiyor. Düğünlerine, doğumlarına, cenazelerine, hastalarına, toplantılarına uğramıyor. Daha da vahimi var.

Gençler ve çocuklar da babalarının makamına göre arkadaş ediniyor, bu çevrelerde.

Bu çürümenin gençlere çocuklara kadar inmiş olması geleceğimizin, insan ilişkileri açsından ölümcül sonuçlar doğuracaktır.

Çıkarı olan insanlarla dost olmak; onlara yardım etmek, onlara kapısını açmak en erdemsiz, en çürük arkadaşlık ilişkisidir.

İnsan ilişkilerini kapitalistleştirmek, sınıflara ayırmak en tehlikeli ayrışma ve yozlaşmadır. Hani bazı askeri çevrelerde vardır ya; subaylar ve subay eşlerinin bulunduğu mekan ayrı, daha alt rütbede olanlar ayrı mekanda bulunur. Böyle bir kural yoksa bile vardır. Durum tam da o hale geliyor. “Ne var bunda bu kadar büyütecek?” diyenleriniz olabilir. Ya da “Memleketin bunca sorunu varken kafayı taktığın konuya bak.” diyebilirsiniz.

Ama durum, hiç öyle değil. Dostluklarımızı bile sosyal ve mesleki statüye, protokole, zenginliğe göre olacaksa biz ölmüşüz demektir.

Dostluk, arkadaşlık anlayışımızdaki çürüme, yozlaşma, kapitalistleşme, toplumsal ayrışıma ve sınıflaşmayı getirir.

Sahte arkadaşlıklar, maskeli ilişkiler, dostlukları bir tüketim aracına dönüştürür. Aramıza çelikten soğuk duvarlar örer.

***

Bu tiksinç durumun tam tersi olan insanlar da var, şükür.

Onlar ne kadar yüksek bir mevkide olurlarsa olsunlar, bunun sarhoşluğuna kapılmadan, toplumun her kesimiyle samimi ve dostça ilişki kurabilen, onlarla oturup kalkan, halleşen; insan ilişkilerine, makam, zenginlik, diploma gibi sahte kibir ölçüleri yerine, insan olma ölçüsünden bakabilen bir anlayışa sahipler.

Sözü, Kafkas kartalı Şeyh Şamil ile sonlandıralım;

“Dünyada menfaati için sevgi gösterisinde bulanan insanlar kadar alçağı yoktur.” (Şeyh Şamil)