BIST 8.905
DOLAR 32,34
EURO 35,12
ALTIN 2.240,36

Cumhurbaşkanımızın; “eğitim” ve “Y.Doç.liği kaldırın” talimatları neden sonuçlanamıyor?!..

15 yıldır eğitimde hedefler çiziliyor, ama uygulamalar tam tersi!…

Eğitim….

Cumhurbaşkanımız 15 yıldır eğitim ve kültürde istediğimiz başarıyı yakalayamadık dedi. Her iki alanda 6 bakan değişti. Söylemde aynı dil konuşuluyor,  uygulamada  farklı! Bizce nedeni, “liyakatı öne çıkaran”  sisteme  geçilmemesidir. Çözüm bellidir!...

Cumhurbaşkanı (TÜBA)Türkiye Bilimler Akademisi Ödülleri töreninde yaptığı son konuşmasında (12.12.2017) eğitimle ilgili önemli bilgiler verdi, hedefler çizdi:

“1/ Bilim insanoğlunun fıtratında var olan merakla yürüttüğü ve hiç bitmeyecek olan bir arayışın, bir keşfin adıdır.
2/ Elinizdeki imkanları hangi amaçla kullanacağınız tamamen sizin hayatı ve dünyayı algılama biçiminizle ilgilidir.
3/ Biz bilimin insanlığın ortak faydasına hizmet edecek çıktılar üretmesinden yanayız.
4/ Tabi gönül ister ki, dünyanın huzuruna ve refahına katkıda bulunacak bilimsel çalışmalar bizim ülkemizden çıksın, bizim bilim insanlarımızın damgasını taşısın.
5/ Her konu gibi maalesef bilim de belirli ülkelerin tasallutu altındadır. Elbette burada tüm suçu, tüm günahı karşı tarafa yıkıp da kendimizi rahatlatmak kolaylığına kapılmıyoruz, böyle bir lüksümüz yok, hiç şüphesiz bizim de eksiklerimiz, bizim de hatalarımız, yanlışlarımız var.
6/ Birkaç yüzyıl öncesine kadar dünyanın tüm önemli bilim insanlarının çekim merkezi olan coğrafyamız, bugün sefalet ve acı içinde kıvranıyorsa önce kendimizi sorgulayacağız, nerede yanlış yaptık, yanlışımız nerede, nerelerde aksaklıklarımız var; bunları bir defa aşmamız lazım.
7/ Teşhisi doğru koymazsak, tespitleri doğru yapmazsak, bundan sonra ne olması gerektiğini de doğru şekilde belirleyemeyiz. İşte bunun için öncelikle bilimin, bilimsel çalışmaların ve insanlığın bu yolda verdiği mesainin anlamını zihinlerimizde doğru yere oturtmalıyız. Stratejimizi isabetli bir şekilde belirledikten sonra inanıyorum ki işimiz daha kolaydır, aksi takdirde taklitçilikten öteye geçemeyiz.
8/ Türkiye her alanda olduğu gibi, bilimsel çalışmalarda da bölgesinde öncülük etmek mecburiyetindedir. Bunun bir iklim meselesi olduğunu biliyoruz.
9/ Süleyman ile Sinan bir araya gelmeden eser ortaya çıkmıyor; yani mimar ve lider. Ne tek başına Süleyman’ın, ne de tek başına Sinan’ın buna gücü yetmez, mutlaka ikisi birlikte olacak.
10/ Ülkeye hizmet etmek için, millete hizmet etmek için, insanlığa hizmet etmek için çalışmak lazım, kararlılık lazım, vizyon lazım, hepsinden önemlisi aşk ve iştiyak lazım.
11/ Sosyal bilimlerde yurt içinde ve yurt dışında çok önemli çalışmalara imza atan ciddi bilim insanlarımızın yetişmesini sağladık. Bugün geldiğimiz yer önemlidir, ama asla yeterli değildir. Türkiye yıllarca yurt dışına beyin göçü veren bir ülke olarak anıldı. Bugün yetişmiş insanlarımızı ülkemizde tutmanın yanında, yurt dışına gitmiş olanları tekrar ülkemize getirmenin çabası içerisindeyiz.
12/ Her zaman ifade ettiğimiz gibi biz üreten, çalışan, emek veren, ter döken herkesin yanındayız, yanında olmayı sürdüreceğiz.
13/  Biz kendimize güvendiğimizde, kendimize inandığımızda, kendi hedeflerimize sıkı sıkıya sahip çıktığımızda aşamayacağımız hiçbir engel, çözemeyeceğimiz hiçbir sorun yoktur. Hem hedeflerimizi gerçekleştirmek, hem vizyonlarımızı gerçeğe dönüştürmek için bilim insanlarının desteğine ihtiyacımız var. Burada şahit olduğum manzara, özellikle genç bilim insanlarımızın gözlerinden okuduğum heyecan ve cesaret gelecek için doğrusu bana ümit veriyor.”

Cumhurbaşkanımız kısaca; çalışmak, üretmek, liyakat, strateji belirlemek, öncülük etmek, vizyon sahibi olmak, kararlılık, emek vermek, ter dökmek, heyecan ve cesaret” diyor..

Biz yıllardır ne di(yazı)yoruz?…

Liyakat'a önem verilmemesinden  ve yanlış uygulamalardan, başarılı olamıyoruz?

Fin eğitim sistemi modeli, dünyayı sollamışken; yeni modeller arayıp, her yıl değiştirmeye gidiyoruz..

 Oysa; gerçekler ve doğrular tek’tir…

Y.DOÇ.LİK -KALKACAK MI? DEĞİL- KALKMALI!..

Cumhurbaşkanımızın talimatı ile başlayan YÖK’ün yönetmelik hazırladığını duyurması ile devam eden Y.Doç.liğin kaldırılması sürecinde bir sessizlik hakim oldu. Bazı Prof. lar Y.Doç.liğin kaldırılmaması için gizli kampanya yürütüyorlar, Cumhurbaşkanını ikna ettiklerini söylüyorlar…Cumhurbaşkanımızın konuyu dile getirmemesi, ikna edilmesinden mi diye de merak ediliyor? Öyleyse büyük bir hayal kırıklığı olacak!...Ancak, biliyoruz ki, Cumhurbaşkanı bir konuyu araştırmadan, kesin bir dille gündeme getirmiyor. Örnek TEOG. Habertürk’te yer alan YÖK Başkanı’nın açıklaması ise şöyle: Yardımcı doçentlik ve doçentlik aslında ikisinin bir arada değerlendirilmesi lazım. Doçentliğe geçiş üniversite kurulu tarafından yönetiliyor. Yardımcı doçentlerimizin en fazla şikayet ettiği konu sözlü sınavlar. Alana özgür bir sınav getirdik. İkinci husus bu sözlü sınavların kalkmasıydı. Sözlü sınavların kalkmasına ve yeni bir düzenlemeye ilişkin bir ay içerisinde teklifimizi sunacağız.” YÖK  Başkanı bir süre önce; “Daha önce başlattığımız yetki devri konusunu, doçentlikte de devam ettirmek istiyoruz. Doçentliğin ikinci aşamasının üniversitelerce yürütülmesi, üniversitelerimize kimlik kazandıracak.” demişti. Şimdi burada kafalar karışmış vaziyette. Elbette iki konu birlikte ele alınabilir. Ancak, Doç. sınavına girmek için Dr./Sy. yapmak yeterlidir zaten. Dolayısı ile yapılacak yeni Doç. yönetmeliğinde Y.Doç. kelimesinin yer almaması gerekir. Y.Doç.lerin %10’u sözlü sınavlardan dönüyor. Yabancı dili geçen Y.Doç. veya Dr./Sy. unvanlarına sahip arkadaşların, “dosyalardan” ve  “sözlü sınavlardan” başarısız olması –çok değil- ayrı bir konu ve  bu YÖK tarafından değerlendiriliyor.. Bilindiği gibi, konu  Rektörlere sorulmuş ve 6 Kasım’a kadar görüşleri istenmişti. (YÖK Başkanı; “Daha önce başlattığımız yetki devri konusunu, doçentlikte de devam ettirmek istiyoruz. Doçentliğin ikinci aşamasının üniversitelerce yürütülmesi, üniversitelerimize kimlik kazandıracak.” demişti. Görüştüğümüz akademisyenler, merkezi atama ile bile sorunlar varken, günümüz üniversite yapısı ve anlayışıyla  yapılacak devrin, çok hatalı olacağında birleşiyorlar. Bizden söylemesi!...)

ÇÖZÜM BEKLENEN SORUN ŞU: Y.Doç.lerin %90’ı yabancı dilin baraj olması nedeniyle, bilim/sanat sınavlarına başvuramıyor. Mağduriyet burada başlıyor. Yabancı  dil sınavlarının, 2010’dan beri uygunsuz  yollarla  geçildiği bilinmeyen bir konu değil…Birçok (Güzel sanatlar alanı) Doç. ve Prof. sınavı geçtiği/verdiği yabancı dilde konuşamıyor. Zaten yeni ÖSYM Başkanı, 2010’dan itibaren bütün sınavları araştırma kararı aldı. Cumhurbaşkanımızın talimatı ve YÖK Başkanı’nın “yönetmelik hazır” demesi ile bir heyecan yaratılmış, artık cin vazodan çıkmıştır, mutlaka iyi bir düzenleme ile konu açıklanmalıdır. Bu konuda bize gelen teklifleri yazmıştım. En doğrusu, belli bir yılı dolduran ve herhangi bir ceza almamış Y.Doç.lerin, yabancı dilden bir defaya mahsus muaf tutulup,  belli bir yıl baraj konup,(5-8yıl  Doç. ve 15 yıl üzeri Prof.) unvanların verilmesidir. İnanın, akademik alan kazanacaktır. Etik olan  Y.Doç.ler bedava unvan istemiyor, sadece akademik çalışmalarının değerlendirilmesini istiyor. Liyakat ve etiklik akademide mutlaka kazanmalıdır.

BİLGİ: 193 Üniversite’de 150. 886 Akademisyen var, bunların;, 22.16'sı Prof., 14.595'i Doç., 33.956'sı Yrd.Doç., 21.216'sı Öğr.Gör. 10.274'ü Okt. 3.775'i Uzm.,45.14'ü Arş.Gör., 21 Çevir., 19 Eğit. Öğret. Plan.

Ve, idari kadroların %90’ında Y.Doç.ler görev yapıyor; Dekan Yard, Böl.Başk.Yard., Merkez Müdürü ve Yard., Y.O. Müdür ve Müdür Yard. v.b. 2018 akademide barış ve üretim yılı olsun…

Son dakika: Yeni YÖK çalışıyor. "Yükseköğretim Kurulunca (YÖK), üniversitelerdeki lisans programlarına yerleştirmeler için gereken puan türlerini gösteren "YKS Lisans Programları Puan Türleri Tablosu" açıklandı.YÖK'ten yapılan açıklamaya göre, Kurulun internet sitesindeki "Yükseköğretim Kurumları Sınavı'na ilişkin sıkça sorulan sorular ve cevaplar" bölümüne yeni maddeler eklendi." Geniş bilgiye kurum web sayfasından ulaşabilirsiniz.

NİHAYET: "2004-2014 yılları arasında yapılan sınavlardan yüksek puan alarak devlete kurumlarına yerleşen kişileri incelemeye alan ÖSYM, ALES şüphelilerini 'eşdeğer' sınavla araştırıyor. ALES'e giren adayların akademik kadroya girebilmesi için yabancı dil sınavından da geçerli puan alması gerekiyor. ÖSYM de, "çalıştım, yaptım" savunmasını yapan şüpheli akademisyenleri, Üniversitelerarası Kurul Yabancı Dil Sınavı ve Kamu Personeli Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavı'ndan eşdeğer sınava aldı. Şüphelilerin söz konusu sınavlarda döküldüğü hatta hiç bilmediği dilden yüksek puan alan akademisyenlerin de olduğu ortaya çıkarıldı. Şaibeli sınavlardan aldıkları puanlarla akademik kadroya yerleşen 20 bin şüpheli için savcılık harekete geçti. ÖSYM, 'yardımcı doçent' ve 'doçent' unvanlı akademisyenlerin de aralarında bulunduğu bazı şüphelileri dil sınavından 'eşdeğer' sınava aldı.”(Basından/19.12.2017) Bu iş sonuna kadar gitmeli, liyakatsız, usulsüz akademisyenler için gereken yapılmalıdır. Teşekkürler ÖSYM Başkanı ve soruşturma açan savcılarımız...

TRT’DE VURGUN!...

“Edirne’nin Keşan ilçesinde TRT’de sekreter olarak çalıştığı dönemde yaklaşık 5 milyon TL vurgun yapan Aysun E. Keşan’da yakalandı. Keşan İlçe Emniyet Müdürlüğü KOM (Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele) Grup Amirliği ekipleri, 11 Aralık 2017 tarihinde ilçe merkezinde bulunan bir ikamette yaptıkları aramada Aysun E.yi yakaladı. Aysun E., Keşan’da işlemlerinin tamamlanmasının ardından Ankara’da çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak ceza evine konuldu.” (Basından/16.12.2017) Bir sekreterin, tek başına bu kadar büyük bir vurgunu yapması ilginç. Kurumu iyi yönetmesi için atanan idarecilerin hiç  suçu yok mu acaba?!...
 

“Yansın Bakalım” BESTESİ VE GÜZEL TÜRKÇE'MİZ..

Gülben Ergen’in yeni şarkısı “Yansın Bakalım”ın  sözleri ve bestesi Sezen Aksu’nun... Şiirdeki güzelliğe!, Türkçe’ye!, anlam bütünlüğüne!  bakar mısınız?!.. Folklorumuzda önemli bir yere sahip olan; sağlık, güzellik, makyaj ve  kına gecelerinde bereket için kullanılan, kutsal bir obje sayılan "kına" bakın nasıl kullanmış? Ayıp artık…Söylemekten,yazmaktan bıktık!…Argo’dan sanat olmaz, olmamalı…Vasat bir şarkı olmuş…

Deli gibi bir şeydin her zaman
İlla farklı özel olucan
Varsa vardır yoksa yok
Karizmayı böyle çizdirdin

Ne kendine faydan dokundu
Ne bana bir an huzur verdin
Nasıl bir vakaysan artık
Canımdan bezdirdin

Şimdi açarsın bir şişe
Bir güzel içersin geçmişe
Derken kafalarda güzelleştikçe
Şuursuz bir ağlamak bir neşe

Al sana ettiklerinin bedeli
Al sana çektiklerimin ederi
Al sana en acı kırmızı biberi
Sürmeli o dil bir yansın bakalım

Al sana ayrıcalığın ağa babası
Al bunu da yakarsın aha kınası
Cinsi cibiliyeti çenesi kuruyası
Gönül bu sana kondu ne yapalım

Hani haksız da sayılmazsın
Dürtmeseler ayılmazsın
Sistemin işi bu imaj satmak
Seni sen bile tanıyamazsın

Neyi neden yaptığın belli
Aslında kızmamam gerekli
Ama kalırsan da kaldıramam
Seni tribünler sozlerisozu.com

Şimdi açarsın bir şişe
Bir güzel içersin geçmişe
Derken kafalarda güzelleştikçe
Şuursuz bir ağlamak bir neşe