BIST 9.645
DOLAR 32,54
EURO 34,88
ALTIN 2.430,02

Çok yanlış hareketler bunlar!

Sınava hazırlanma döneminde, duygusal arkadaşlık yapmalı mı, yapmamalı mı? Bunun motivasyona ve konsantrasyona ne gibi etkileri olabilir?

     Uzun yıllardır, ÖSS ve SBS’ye hazırlanan öğrencilere ve Tıpta Uzmanlık Sınavı’na hazırlanan doktor arkadaşlara danışmanlık yapıyorum.

      Şimdiye kadar en az 20 bin kişiyle muhatap oldum; çalıştım.

      Ve sınavdan önceki yıllardan, sınavın sonuna kadar, insanların hangi süreçlerden geçtiğinin; neleri yaptığında hangi sonuçlara ulaştığının ve mutlu olduğunun; neleri yapmayıp sonunda pişman olduğunun filmini defalarca izledim.

      Bu süreçte, motivasyonu yüksek tutan, konsantrasyonunu bozmayan ve verimli çalışanların, hep “iyi ki yaptım, her şeye değdi” diyerek ellerinden gelenin en iyisini yapmanın mutluluğunu ve huzurunu yaşadıklarına çok tanık oldum.

      O mutluluk, o coşku görülmeye değer.

      Tam tersine, “keşke” ile başlayan pişmanlıklara ve gözyaşlarına, depresyonlara, hatta intihar girişimlerine de üzüntüyle tanık oldum.

      Ailelerin düştüğü sıkıntıları, anne babaların üzüntülerini paylaştım.

      Konu ciddi arkadaşlar.

      Burada, insanların gelecekleri, hayalleri, hedefleri söz konusu.

      Ailelerin fedakârlıkları, çocukların göz nuru, emekleri var işin içinde.

      Bu nedenle, bu konuda bir görüş ileri sürerken ya da sınava hazırlananları yönlendirirken, sanki kendi çocuğunuz sınava hazırlanıyor bilinciyle ve sorumluluğu ile hareket etmek zorundayız.

      Sınav dönemlerinin başında, arkadaşlara hep şu öneride bulunurum;

      “Her şeye ara verin. Sizin çalışma performansınızı azaltan, motivasyonunuzu ve konsantrasyonunuzu bozan her şeyi sınavdan sonrasına erteleyin. Sizi hedefinizden uzaklaştıran çeldiricilerden uzaklaşın. İnternetinizi, cep telefonunuzu olabildiğince kapalı tutun.

      Bu dönemde, duygusal arkadaşlıklarınıza da ara verin.

      Çünkü bu dönem, duygusal olma dönemi değil; mantıklı olma dönemidir.

      Ayrıca şunu da aklınızda tutun: Sınavda size, hiç kimse bir soru bile yaptıramaz. Orada, kendi başınasınız ve ancak siz yapabilirsiniz. Başkalarının sizin geleceğinizi, hedeflerinizi engellemesine izin vermeyin.

      Ve kendinizi bu tür duygusal muhabbetlerden uzak tutun.

      Zaten sınav psikolojisinde olduğunuz için bu tür arkadaşlıklarınızın sağlıklı devam etmesi de zordur.

      İlişkileriniz yıpranır; siz yıpranabilirsiniz.

      Küçük bir anlaşmazlıktan, tartışmadan dolayı bir haftanız hatta bir ayınız gittiğinde bunu geri getirmek mümkün değildir.

      Gerçekçi olmak lazım.

      Bunun örneklerini defalarca görmüş biri olarak keşke demeyeceğiniz sizin için ve aileniz için şimdide ve gelecekte faydalı olan seçeneği öneririm. Tabii ki iyi bir hedefiniz varsa.

      Çünkü bu dönemde iki önceliğiniz var; sağlığınız ve hedefiniz.

      İyi şeyler istemenin anlamı, iyi şeyler vermektir, fedakarlıkta bulunmaktır.”

      Bu söylediklerime karşı çıkan “tuzu kuru”, olayın dışında olan arkadaşlarımız olabilir ve “Gençler bu tür duyguları yaşamasın mı?” diye sorabilirler.

      Akıllı  insan, doğru işi doğru zamanda ve doğru yerde yapan insandır.

      Onlara şunu söylemek isterim:

      O gencin 1 yıllık masrafını sen karşıla, iyi bir üniversite de okumasını garanti altına al, yapsın. Kendi çocuğun olsa yapmasını ister misin? Belki isteyebilirisin, çünkü özel üniversitelerde kontenjan açığı çok.

      Siz hiç, bir kız öğrencinin, sınava iki ay kala erkek arkadaşı tarafından terk edilip depresyona girerek, ilaç kullanmaya başladığına ve koca bir yılını kaybettiğine şahit oldunuz mu?

      O gencin annesinin, çocuğunun bir yılına yanmaktan öte, çocuğunun sağlığına kavuşmak için çırpınışlarını gördünüz mü?

      Siz hiç, çok iyi bir sonuç elde edecekken sırf duygusal dünyasındaki dalgalanmadan dolayı, iki yıllık bir bölümü zor kazanan çocuğun gözyaşlarındaki pişmanlığı hissettiniz mi?

      Bu nedenden dolayı, hayallerine veda eden, emekleri çöpe giden çocuklarımızın “keşkeleri”, yüreğinizi yaktı mı?

      Hiç, bir baba; “Çocuğumu bu durumdan kurtarın, yoksa bir yılı heba olacak, zaten çok zor şartlarda dershaneye gönderiyoruz.” derken içiniz cız etti mi?

      Son günlerde çıkan “sınav döneminde duygusal arkadaşlık yapmalı mı, yapmamalı mı?” tartışmalarını izlerken bunları düşündüm.

      Olacak O Kadar Ekibini ve Yılmaz Erdoğan’ı başarılı buluyor severek seyrediyorum.

      Bu konudaki duyarlılığımızın, gençlerimizin ve ailelerinin bu nedenden dolayı acılarına, pişmanlıklarına ve hayal kırıklıklarına şahit olmamızdan kaynaklandığını ve başka çocuklarımızın aynı acıları yaşamasını istemediğimiz için, Yılmaz Erdoğan ve ekibinin hoşgörüsüne ve içtenliğine güvenerek “Çok yanlış hareketler” bunlar diyorum…

      ODTÜ  Kişisel Gelişim Topluluğuna ve ODTÜ’lü öğrencilere teşekkür!

      Geçtiğimiz hafta ODTÜ’de, Kişisel Gelişim Topluluğu’nun davetlisi olarak Kişisel Gelişim Günleri çerçevesinde, ODTÜ’lü öğrencilere “NLP: Beynimizi doğru ve etkili kullanma teknikleri” konulu bir seminer verdim. Seminer, 2 saat 15 dakika sürmesine rağmen katılımcıların coşkulu ilgisi, beni gerçekten çok etkiledi ve mutlu oldum.

      Öğrencilerin gözlerinde parlayan ışığı, zekâ pırıltısı bakışları görmek beni çok memnun etti.

      Oralara gelmek kolay olmuyor. Yukarıda bahsettiğim ÖSS çalışma sürecinde çok büyük fedakârlıklar yaparak hak ettiniz ODTÜ’yü ve o bölümleri. Kişisel Gelişim Topluluğu’nu ve ODTÜ’lü öğrencileri, yürekten kutluyorum ve ilgilerine teşekkür ediyorum…