BIST 9.717
DOLAR 32,54
EURO 34,90
ALTIN 2.439,78
HABER /  DÜNYA

Çin liderinden ABD kritik ABD ziyareti

Çin'in yeni dönem liderlerinin yaptığı yurt dışı ziyaretleri, Pekin'in dış politika öncelikleri konusunda fikir veriyor.

Abone ol

Mart ayında göreve gelen yeni Çin yönetimi, sırasıyla Rusya, Afrika ile komşu ülkeler Hindistan ve Pakistan, şimdi ise Latin Amerika'yı ziyaret ediyor. Bu ziyaretler, önceki dönemde atılan tohumların yansıması ve bu yönde bir değişiklik olmadığı, aksine Çin'in bu ilişkileri daha derinlemesine geliştirmek istediğini ortaya koyuyor.

Ziyaretler aynı zamanda Çin'in, Avrupa'nın veya Atlantik güçlerinin hegemonyası olmayan pazarlardaki varlığını arttırma çalışmasının çok güçlü ve etkili bir şekilde sürdüğünü de gösteriyor. Bu ziyaretlerle Çin, ticari olduğu kadar siyasi ve sosyal hayattan da bu bölgelerde pay almaya çalışıyor.

LATİN AMERİKA ÇİN'İN İKİNCİ AFRİKA'SI

Enerji ve daralan AB ve ABD pazarlarını yeni alanlara taşıma açısından Latin Amerika ziyaretleri önem taşıyor. Nitekim Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping, 31 Mayıs'ta başlayan Trinidad ve Tobago, Kostarika, Meksika olmak üzere üç ülkeyi kapsayan ikinci yurt dışı gezisini gerçekleştiriyor. Çin, Latin Amerika ülkeleri arasındaki ticaret hacmi 2012'de 261 milyar dolar oldu ve Çin, bu ülkelerin en önemli ikinci ticaret ortağı. Çin'in aynı zamanda gelecek dönemde Latin Amerika ülkeleriyle ticaretini iki katına çıkarma ve bu ülkelerin en büyük ticaret ortağı haline gelme planı da var. Çin'in, Latin Amerika ve Karayip ülkelerinde toplam 65 milyar dolarlık yatırımı da var.

2015 yılı itibariyle 500 milyar doları aşan bir yatırım stoku olacak Çin için Latin Amerika'nın Afrika ile eşdeğer bir kıta haline geleceği de belirtiliyor. Çünkü Afrika, bugüne kadar enerji kaynaklarına erişim ve Çin mallarının yeni pazar bulması açısından Pekin için daha temel önceliği vardı. Çin şirketlerinin Latin Amerika'da yaptığı yatırımlara paralel olarak oluşturduğu istihdam da Pekin'in bu ülkelerde çok fazla sosyal güce sahip olmasına neden oldu. İkili ticaret, yatırım ve istihdam ile Çin'in Latin Amerika'da çok daha fazla etkiye sahip olacağı da ifade ediliyor.

Xİ-OBAMA GÖRÜŞMESİ

Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping'in bu ziyaretlerinin ardından 7-8 Haziran'da ABD'nin California eyaletindeki Walter ve Leonore Annenberg çiftliğinde ABD Başkanı Barack Obama ile bir araya gelecek olması, gözleri dünyanın iki dev ülkesine çevirirmiş durumda. Bu ziyaret Çin tarafından çok önemli görülürken, ilişkilerin nasıl gelişeceği konusunda bir yol haritasının belirleneceği de bu ziyarette bekleniyor. İkinci Obama dönemi ve Çin'in yeni yönetimini ilk kez bir araya getirecek görüşmelerde ikili ilişkiler, bölgesel ve uluslararası ilişkiler genişlemesine masaya yatırılacak. Bu görüşme aynı zamanda yeni yönetimlerin ardından iki ülkenin birbirlerini iyi okuma ve algılamasına çok büyük katkı da sağlayacaktır ancak bu görüşmede kısa vadede çok önemli ve etkileyici sonuçların olması beklenmiyor.
Masaya yatırılacak ilişkilerde siyasi ve iktisadi meseleler ele alınacak. İktisadi olarak Çin- ABD ticareti konuşulacak. Burada ABD'nin Çin'e verdiği dev ticaret açığı ve Çin mallarına getirilen ticari korumacılık önlemleri ile karşılıklı yatırımlar gündemi oluşturacak önemli başlıklar olarak ortaya çıkıyor.

TİCARİ İLİŞKİLER

Çin'de yayımlanan bir rapora göre, ABD'nin Çin'e mevcut ihracatı en az 3 katına çıkarak 530 milyar dolara çıkacak ve Çin, 2022'de Kanada ve Meksika'yı geride bırakarak ABD'nin en büyük ihracat pazarı olacak.

ABD Ticaret Bakanlığı verilerine göre, ABD'nin 2012'de Çin ile ticaret hacmi yaklaşık 536 milyar dolar ve ABD'nin Çin'e verdiği açık 315 milyar dolar. 2011'deki açık ise 295 milyar dolardı.

Geçen Şubat ayında Çin, 1945'ten beri dünyanın en büyük ticaret ülkesi unvanını elinde bulunduran ABD'yi geride bırakarak, 3,87 trilyon dolarlık ticaretle dünyanın bir numaralı ticaret ülkesi olmuştu.

1,2 trilyon dolarlık ihracatla 2009'da Almanya'yı geride bırakarak, dünyanın en büyük ihracatçı ülkesi olan Çin, geçen yıl 1,82 trilyon dolarlık ithalat yaparken, dünyanın en büyük ithalatçı ülkesi olan ABD ise 2,28 trilyon dolar ithalat yapmıştı.

ABD'nin 2011 yılındaki gayri safi yurtiçi hasılası 15 trilyon dolar olurken, Çin’de 7,3 trilyon dolar gerçekleşmişti. 18 Ocak'ta Çin Milli İstatistik Bürosu, 2012 yılında ülkenin nominal gayri safi yurtiçi hasılasının 51,93 trilyon yuan (8,3 trilyon dolar) olduğunu bildirmişti.

PASİFİK BÖLGESİ, SİYASİ İLİŞKİLERİN MERKEZİ

Siyasi olarak iki ülke arasında kısa vadede iyileşme yad a kötüleşme beklenmiyor. Ancak bu ilişkileri etkileyen çevresel ve uluslar arası faktör var. Bunlardan Kuzey Kore, Japonya, ABD'nin Pasifik'teki varlığı ve Çin'in karşı koyması gibi Pasifik etkileşimi, Ortadoğu ve Suriye operasyonları, BM'deki son gelişmeler gibi konular, ikili siyasi ilişkileri doğrudan etkiliyor. Bunlardan en önemlileri ise Kuzey Kore, Japonya ve Pasifik sorunları. Özellikle Pasifik'te Çin ile ABD arasında amansız bir çekişme sürüyor. Çin yeni yönetimi, denizlerdeki gücünü arttıracaklarını, uçak gemisi ile savaş gemileri sayılarında artışa gidecekleri mesajı vermişti. Zira Çin açısından Japonya'daki yeni Şinzo Abe yönetimi ile ABD'deki yeni kadro endişe verici durumda. Özellikle Japonya'nın Çin'e karşı saldırgan ve sert tutumu ile bu ülkedeki para biriminin yüzde 30'lara kadar değer kaybetmesi Çin'i endişeye sevk ediyor.
Çin, ABD'nin Pasifik'teki meselelere karışmasını istemiyor. Olası bir bölgesel çatışmada eğer ABD buraya girerse, Çin'in ABD'yi buradan zor çıkaracağı endişesi hakim. Dolayısıyla Pekin, sorunların ABD'nin müdahalesiyle değil, Çin ile Pasifik ülkeleri arasında ikili olarak çözülmesini istiyor. Hatırlanacağı üzere ABD, 2020'ye kadar donanmasını Pasifik'e kaydırma kararı almıştı.

SİBER SALDIRILAR SORUNU

Görüşmede siber saldırı konusu da ele alınacak. Çin her ne kadar reddetse de Avrupa, Avustralya ve ABD, istihbarat ve bazı kamu birimleri olmak üzere Çin'den siber saldırıya maruz kaldığını açıklamıştı.

Son olarak ABD, en az 10 gelişmiş silaha ait bilgilerin Çinli internet korsanları tarafından çalındığı ve bunun Çin'in silah teknolojisine 25 yıl kazandırdığını iddia etmişti.

Uzmanlar, dünyadaki var olma, güçlü ve etkileşim savaşında Çin'in bu tür farklı silahları kullanabilme etkinliğine ve yeteneğine sahip olduğu ve bunu arzu ettiğinden, Çin'in yaptığı siber saldırıların gerçek olduğunu düşünüyor. Çin'in, Washington'un Pekin üzerindeki etkisini ve isteklerini kırmak için bu tür silahlara ve alanlara başvurduğu, bunun son örneğinin ise ABD'deki silah envanterine ilişkin yol haritalarının ve temel bilgilerin çalındığının ortaya çıkması olduğu ifade ediliyor. Çin'in çaldığı bilgilerle ABD'nin aynı silahlarını yapması mümkün olmamakla birlikte Pekin, aslında burada ''ben yaparım değil, ben çalarım'' ı gösterdi ABD'ye. Bu aynı zamanda Çin'in büyük devlet olduğunun göstergesi olarak da yorumlanıyor. Bir başka yorum ise Çin'in böyle yapmakla reel dünyada ABD'ye karşı yapamadığını, sanal dünyada göstermek istemesi şeklinde.

Siber saldırıların hep olacağı ve ikili ilişkileri çok etkilemeyeceği de kaydediliyor. Zira Çin'in yaptığı sanayi casusluğunun ardından firmalar Çin'e yatırım yapmaya gelmişti.

SURİYE SORUNU

Görüşmede ele alınacak konular arsında Suriye de var ve bu konuda Çin'in pozisyonunda bir değişiklik beklenmiyor. Suriye meselesinde Çin'in içinde bulunduğu bloğun esas seslendiricisi Rusya. Dolayısıyla Rusya'nın atacağı adımlar Suriye konusunda belirleyici olacaktır.
Cenevre görüşmelerinden sonra Suriye konusunda biraz hareketlilik yaşanabilir ancak Çin'in Suriye cephesinde yeni bir şey beklenmiyor Xi-Obama görüşmesinde.

ÇİN VE ABD GÖRÜŞMEYE NASIL BAKIYOR?

Xi-Obama görüşmesi iki taraf açısından da önemli görülüyor. ABD'nin Pekin Büyükelçisi Gary Faye Locke, görüşmenin, "kilometre taşı" niteliğinde olduğunu söyledi. Ziyaret öncesi açıklamasında Locke, ABD'nin, Çin ile ilişkilerini güçlendirmek istediğini belirterek, California'daki çiftçilikte yapılacak görüşmenin, iki ülke liderleri arasında kişisel ilişki ve çalışma ilişkisi için çok önemli olduğuna vurgu yaptı.

Bir önceki Çin Cumhurbaşkanı Hu Jintao'un Obama ile 11 defa görüştüğünü hatırlatan Locke, iki ülkenin bir günlük ticaret hacminin 1 milyar doları aştığı, Çin'deki milyonlarca işçinin istihdamının ABD ile yapılan ihracata bağlı olduğunu dile getirdi. Locke, önümüzdeki dönemde, işbirliğinin derinleştirileceğine inandığını ve karşılıklı bağımlılığın değişmeyeceğini dile getirdi.

Çin'in Washington Büyükelçisi Cui Tiankai ise görüşmenin stratejik ve tarihi önem taşıdığını söyledi. Yeni dönemde Çin-ABD ilişkisinin gidişatı sadece iki ülkenin temel çıkarlarını etkilemekle kalmayıp, ''dünya barışı ve istikrarı için de belirleyici olacak'' yorumunu yapan Tian, son görüşmenin, iki ülke arasında ''yeni tip büyük devletlerarası ilişki kurulması'' ilkesiyle her iki tarafı ilgilendiren konulara odaklanacağını ifade etti. Çin Büyükelçisi, Xi-Obama görüşmesinde, ikili ilişkilerin geleceği için yol haritasının belirleneceğini de kaydetti.

Çin Uluslararası Ekonomik Değişim Merkezi Genel Sekreteri Wei Jianguo ise ABD'nin Çin'in en büyük ticari ortağı konumunda olan AB'yi geçeceğini belirterek, Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping'in Bo'ao Forumu'nda söylediği '' Çin önümüzdeki 5 yıl içinde her yıl 1 trilyon yuan (163 milyar dolar) değerinde mal ithal edecek, 100 milyar yuan (16,3 milyar dolar) değerinde dış yatırım yapacak ve milyonlarca turisti yabancı ülkelere gönderecek.'' sözüne atıfta bulunarak, Washington yönetiminin elbette Çin piyasasını ve fırsatlarını yakından izlediğine işaret etti. ''Mevcut gelişmeler altında, Çin-ABD işbirliğinin dev bir çifte kazanç ilişkisine dönüşeceğine kesin gözüyle bakılıyor. " diyen Wei, iki ülke arasında uzun vadede ticari anlaşmazlıklarının kaçınılmaz olacağını, genel olarak ise işbirliğinin rekabetten daha fazla olacağını ifade etti.