BIST 9.645
DOLAR 32,56
EURO 34,89
ALTIN 2.440,75
HABER /  GÜNCEL

Cemaate karşı soykırım suçunun belgesi!

Son dönemde yaşananlar Hizmet'e karşı soykırımın işareti mi? Zaman gazetesinde tartışılacak bir iddia ortaya atıldı.

Abone ol

Gülen cemaatine yönelik planlı ve sistematik bir saldırı olduğunu iddia eden avukat Orhan Erdemli, iktidarın Hizmet hareketine karşı soykırım suçu işlediğini savundu.

Erdemli, 2004 MGK belgesinin hizmet'e karşı soykırım suçunun ispatı için somut bir delil olduğunu iddia etti.

17 Aralık sürecinden sonra artan karşılıklı suçlamalar seçim bitmesine rağmen devam ediyor. Fethullah Gülen ve ona gönül verenler hainlikle, ajanlıkla, dış güçlerle birlikte hükümeti devirmeye teşebbüsle itham ediliyor.

Cemaate yönelik sert suçlamaları Zaman gazetesine değerlendiren avukat Erdemli'ye göre yaşananlar iftira ve nefret suçunun aştı, soykırıma kadar uzandı. 

ÖĞRETMEN DÖVÜLDÜ, TELEVİZYON KANALINA SALDIRI

Cemaate yönelik linç kampanyası yürütüldüğünü yazan Erdemli, bu süreçte yaşandığını iddia ettiği bazı olayları gündeme getirdi: "Parti mensupları tarafından; başka partiye oy istediği iddiasıyla özel dershane öğretmeni dövüldü, AKP aleyhine yayın yaptığı iddiasıyla bir televizyon kanalına saldırı gerçekleştirildi."

"Hizmet'e karşı soykırım suçu mu işleniyor?" başlıklı yazısında öne çıkan bazı paragraflar aktarıyoruz:

BİTİRME PLANLARI

-Camia aleyhinde sarf edilen sözlerde “Onlar dindar değildir”, “Onlar dinî bir hareket değildir” gibi çekinceler konulmaktadır. Önümüzdeki günlerde şiddetini artırması beklenen operasyonlarda yaşanacak hukuksuzlukları dünyaya anlatmak çok zor olacaktır. Başbakan, bütün dünya üzerinde uygulamak istediği “camiaya bitirme planları”nı tümüyle devreye koyduğunda, soykırım iddiasıyla karşılaşmak istemeyecektir. İhtimal ki bu söylemler, şimdiden “dinî bir grubu tamamen veya kısmen yok etme maksadıyla” hareket edilmediğine dair bir ön alma girişimidir. Ancak TCK md 76’nın gerekçesinde soykırım suçunun manevî unsurunun, “millî, etnik, ırkî, dinsel bir grubu veya herhangi bir grubu yok etmek” maksadı olduğu açıkça ifade edilmiştir. Dolayısıyla, gerekçede belirtildiği üzere “grup”un dinî karakter taşıması da şart değildir.

Soykırım suçunu anlatan TCK'nın 76. maddesi

1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 76. maddesinde “soykırım” suçunu düzenledi. TCK md 76’da “Bir plânın icrası suretiyle, millî, etnik, ırkî veya dinî bir grubun tamamen veya kısmen yok edilmesi maksadıyla, bu grupların üyelerine karşı aşağıdaki fiillerden birinin işlenmesi, soykırım suçunu oluşturur” denilmiş ve şu fiiller sayılmıştır: “a) Kasten öldürme, b) Kişilerin bedensel veya ruhsal bütünlüklerine ağır zarar verme, c) Grubun, tamamen veya kısmen yok edilmesi sonucunu doğuracak koşullarda yaşamaya zorlanması, d) Grup içinde doğumlara engel olmaya yönelik tedbirlerin alınması, e) Gruba ait çocukların bir başka gruba zorla nakledilmesi.”

GAZETECİ SINIR DIŞI EDİLDİ

-TUSKON Başkanı’nın açıklamalarına göre işadamları tehdit edilmektedir. Kamu kurumları, avukatlarının sözleşmelerini feshetmektedir. Yani grup üyesi görülen kişilere karşı her türlü manevî ve ekonomik baskı uygulanmaktadır. Olay o kadar vahim hale gelmiştir ki, bir tweet bahane edilerek bir gazeteci dahi sınır dışı edilebilmiştir.

SINIRLARI AŞAN YOK ETME PLANI

-Soykırım Sözleşmesi’nin amaçlarından birisi de uluslararası alanda tanınan grupların hayatlarını sürdürebilme hakkını korumaktır. Bu haklar “Fetullah Gülen Grubu” açısından da söz konusudur. Yukarıda belirtilen somut olaylarda sosyal, kültürel ve ekonomik olarak her yönüyle ve Türkiye ile sınırlı kalmaksızın büyük bir yok etme planı uygulandığı aşikârdır.

TEK CANA ZARAR VERİLİRSE SAVCILAR SOYKIRIM SUÇU KAPSAMINDA ELE ALMALIDIR

-Soykırım dilinin etkisiyle -Allah göstermesin- bir cana zarar gelse, ne olacak? Bir “grubu yok etme” duygusuyla hareket edenler, ‘ben bu gruba mensubum’ diyen bir tek kişiye dahi ağır bir zarar verirse? Bu durumda TCK md 76’da belirtilen soykırım suçu gündeme gelecektir. Zira soykırım suçunun oluşması için bir grubun tamamen ya da bir bölümünün yok edilmesi gerekmez. Suçun oluşabilmesi için herhangi bir sayı şartı da yoktur. Önemli olan bir grubun tamamen veya kısmen yok edilmesi amacıdır. Bu amaç ile hareket edilmişse, bir tek cana ağır zarar verilirse, savcılar soruşturmayı soykırım suçu kapsamında ele almalıdır.

2004 MGK BELGESİ SOYKIRIM SUÇUNU İSPAT YÖNÜNDEN SOMUT BİR BELGE

-Soykırım suçunun oluşması için, suça konu eylemlerin “bir planın icrası” sonucu gerçekleşmesi gerekir. Yani bu suç planlı ve sistematik olarak işlenebilir. Günümüzde yaşanan olaylar, “bir gruba” karşı siyasi amaçlarla bir plan yapıldığını ortaya koymaktadır. Zira on iki yıldır Başbakan ve çevresi tarafından övülen, takdir edilen “bir gruba” karşı bu kez savaş ilan edilmektedir. Ali Ünal, Aksiyon dergisinde (24.02.2014) bu savaş ilanını AKP’ye biat edilmemiş olmasına bağlamakta ve “bitirme” kararının 2004 MGK’sında alındığını anlatmaktadır. MGK belgesi, soykırım suçunu ispat yönünden somut bir belge teşkil etmektedir.