BIST 9.717
DOLAR 32,52
EURO 34,94
ALTIN 2.439,28
HABER /  POLİTİKA  /  AK PARTİ

Çavuşoğlu'ndan ABD'ye PKK/PYD göndermesi

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, ABD'nin Suriye'de PKK/PYD'ye silah yardımı yaparak Türkiye ile uzun süredir devam eden ilişkiyi zehirlediğini söyledi.

Abone ol

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Kanada’da yayımlanan "Ottawa Life Magazine" adlı dergiye verdiği röportajda, "ABD ordusunun PYD/YPG teröristlerine verdiği askeri destek, sadece Türkiye'nin güvenliğini tehlikeye atmakla kalmayıp aynı zamanda uzun süredir devam eden ortaklığımızı da zehirliyor." ifadesini kullandı.

Vancouver kentinde geçen ay yapılan Kuzey Kore Zirvesi’ne katılmak üzere geldiği Kanada’da derginin sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni Dan Donovan ile bir röportaj yapan Çavuşoğlu'nun açıklamaları, derginin Şubat 2018 sayısında yayımlandı. Çavuşoğlu, mülakatında Türk dış politikasını ilgilendiren birçok konuya ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

"ORTAKLIĞIMIZI ZEHİRLİYOR"

Türk-Amerikan ilişkilerinin hassas bir döneme girdiğini belirten Çavuşoğlu, şu değerlendirmede bulundu: "ABD'nin Suriye'deki PYD/YPG teröristlerine verdiği destek ve ABD'de FETÖ terör örgütünün varlığı gibi önemli konularda farklı görüşlere sahibiz. ABD ordusunun PYD/YPG teröristlerine verdiği askeri destek, sadece Türkiye'nin güvenliğini tehlikeye atmakla kalmayıp aynı zamanda uzun süredir devam eden ortaklığımızı da zehirliyor.

Türkiye ve ABD uzun süredir müttefiklerdir ve ilişkilerimiz zaman açısından test edilmiştir. Bu düşünceyle, ABD ile üst düzey temaslara devam ediyoruz ve iletişim kanallarımızı açık tutmanın önemli olduğuna inanıyoruz."

"BAĞDAT-ERBİL MÜZAKEREYE BAŞLARSA DESTEK OLURUZ"

Irak'ın egemenliğini ve toprak bütünlüğünü korumanın Türkiye için yaşamsal önem taşıdığına dikkati çeken Bakan Mevlüt Çavuşoğlu, bu nedenle Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) referandumuna karşı çıktıklarını anımsattı. Irak Kürt nüfusunu bugüne dek hiç hedef almadıklarını ifade eden Bakan Çavuşoğlu, şu açıklamalarda bulundu: "Bağdat ve Erbil müzakerelere başlarsa, Türkiye bu sürece destek veren en güçlü destekçilerden biri olacaktır. DAEŞ, Irak'ta askeri olarak yenildi. Şimdi Irak hükümetinin bunu kapsayıcı politikalar benimseyerek, ortak bir Irak kimliğini teşvik ederek ve kurtarılan alanları yeniden inşa ederek ideolojik olarak yenmesi gerekiyor. Türkiye, bu çabalar sırasında komşusunu destekleyecektir.

PKK terör örgütünün Suriye'deki yayılımı olan PYD/YPG'ye gelince, terörle mücadele bahanesiyle, sahada gerçek anlamda başarı elde etme çabalarında başarısız olmaya mahkumdur. Suriye halkının toprak bütünlüğünü ve siyasi birliğini koruyan demokratik bir Suriye'de yaşama yönündeki meşru isteklerini desteklemeye devam edeceğiz."

"KUDÜS'ÜN KORUNMASI TÜM İNSANLIĞIN GÖREVİ"

Kudüs’ün tek tanrılı dinlere ev sahipliği yapan bir şehir olduğuna işaret eden Çavuşoğlu, "Kudüs’ün korunması tüm insanlığın görevidir. Hiç kimse, Kudüs'ün statüsü hakkında tek taraflı ya da keyfi kararlar alma hakkına sahip değildir. ABD yönetiminin yasa dışı kararı ile cesaretlendirilen İsrailli yetkililer, birbiri ardına yerleşim planlarını açıklıyor ve Filistin topraklarının işgalini yoğunlaştırmak için kendi adımlarını atıyor. Bu eylemler, 1967 satırlarına dayanan iki devletli bir çözümün varlığını zorlaştırıyor." değerlendirmesini yaptı.

Çavuşoğlu, Kudüs'le ilgili mevcut statükonun sürdürülebilir olmadığını anlatarak, "Orta Doğu'da kapsamlı, adil ve kalıcı barışı sağlamak için yeni bir yaklaşıma ihtiyaç duyulmaktadır. Barış sürecini canlandırmaya yönelik tüm çabalara destek vermeye hazırız." ifadesine yer verdi.

"SURİYELİ MÜLTECİLER"

Türkiye’nin dünyanın en büyük mülteci barındıran ülkesi olduğunun ve bu konuda Avrupa’nın vaadlerinin hatırlatılması üzerine Bakan Çavuşoğlu, şunları belirtti: "Türkiye'de Suriyelilerin sayısı şu an 3,4 milyonu aşıyor. Suriye krizinin başlangıcından bu yana insani gerekçelere uygun hareket ettik ve din, kültür veya etnik kökene dayalı hiçbir ayrım yapılmaksızın milyonlarca Suriyeliyi ülkemize kabul ettik. Türk devleti ve halkı, savaş, bomba, terör ve şiddetten kaçan Suriyelilere kapılarını ve kalplerini açtı. Yaşam koşullarını iyileştirmek ve bu insanların acısını azaltmak için tüm kaynaklarımızı harekete geçirmeye devam ediyoruz. Suriyelilere yönelik harcamalarımız, krizin başlangıcından bu yana 30 milyar dolara ulaştı. Ne yazık ki, ülkelerin çoğunun şu ana kadar sorumluluk paylaşımı testinden başarısız olduğunu ifade etmek zorundayım. Bununla birlikte Suriyelilerin yeniden yerleşimini kolaylaştıran sınırlı sayıdaki ülkenin çabalarını takdir ediyoruz."

"TÜRKİYE NATO PLANLARININ MERKEZİNDE YER ALIYOR"

Türkiye-NATO ilişkilerine dair bir soruyu cevaplayan Çavuşoğlu, Türkiye'nin NATO'ya karşı taahhütlerini yerine getirdiğini ve müttefiklerden de aynı şeyi beklediklerini vurguladı. Çavuşoğlu, "NATO, Türkiye'nin savunma ve güvenlik planlarının merkezinde yer alıyor. Türkiye, tarihsel olarak yerini NATO içinde belirledi ve eşit kararlılıkla bunu sürdürüyor. NATO Genel Sekreteri'nin son sözleriyle, 'Türkiye, ittifaka önemli katkılarda bulunan değerli bir müttefiktir.' En başta, biz de terörle mücadelede, özellikle DAEŞ gibi terörist gruplara karşı öncü bir aktörüz. Türkiye, NATO ve ortakları arasında daha yakın ilişkilerin kurulmasında da önemli bir rol oynamaktadır ve NATO'nun açık kapı politikasının güçlü bir destekçisidir. Türkiye, NATO'nun gururlu bir üyesidir." ifadelerini kullandı.

"AB'YE ÜYELİK SÜRECİ"

Türkiye’nin hala Avrupa Birliği (AB) üyesi olmayı isteyip istemediğinin sorulması üzerine Çavuşoğlu, "AB üyeliği bizim için stratejik bir hedeftir. Bununla birlikte, şu anda Türkiye ile AB arasında bir güven krizinden bahsedebiliriz. Açık diyalog kanallarını sürdürerek bunun üstesinden gelmeye kararlıyız." değerlendirmesinde bulundu.

bakan Çavuşoğlu, AB'nin çifte standartlarından vazgeçip sözlerini tutmasını beklediklerine dikkati çekerek, "Türkiye'deki anketler, halkımızın çoğunluğunun AB üyeliği istediğini ancak büyük bir çoğunluğunun bunun olacağına inanmadığını göstermektedir. Ne yazık ki bunun nedeni, karşılaştığımız çifte standart ve AB'nin taahhütlerini yerine getirmekteki başarısızlığından kaynaklanmaktadır. Bir kez daha tam üyelik yerine 'özel ortaklık' teklif ediliyor ve biz bunu tartışmayı bile reddediyoruz. Ancak bir kez daha Avrupa idealinden vazgeçmeyeceğimizi vurgulamak isterim." açıklamasında bulundu.