BIST 9.080
DOLAR 32,37
EURO 35,01
ALTIN 2.323,83
HABER /  POLİTİKA

Çarşaf çarşaf inciler...

Parti grubunda adeta döktürdü. Hem çarşaf hem türban için kolay kolay duyamayacağımız sözler söyledi.

Abone ol

İNTERNETHABER

CHP'nin çarşaf açılımı bir haftadır gündemde. Partisinin grubunda "çarşaflı katılımı" ele alan Deniz Baykal , çarşaf tartışmalarının yersiz olduğunu açıkladı.

Partisine çarşaflı üyelerin katılımın tamamen insani olduğunu ve siyasi bir amaç taşımadığını söyleyen Baykal, "CHP'nin derdi kılık kıyafetle değil, CHP'nin derdi kafaların içiyle" dedi.

Bugünleri de gördük! Erdoğan'dan
Baykal'a tam destek geldi. "Bu asil
bir duruş
" deyip övgü dizdi.

Haberin ayrıntıları için TIKLAYIN!

Böyle bir davranışın laikliğe de ters düşmediğini söyleyen Baykal, durumu şöyle özetledi; "Bizi laiklikle ilgili sorgulayacak kim varsa çıksın karşımıza hesabımızı ona verelim. Bütün Türkiye bugün 'bu yanlış mı oldu? Doğru mu olduyu' sorguluyor. Türkiye olarak şuraya geliyoruz ki... CHP'nin yapmış olduğu insanidir ve laikliğe ters düşmez."

Baykal partisinin grup toplantısında terörle ilgili değerlendirmeler de yaptı. Terör ve İmralı konusunda hükümeti topa tuttu.

İşte Baykal'ın konuşmasından satırbaşları;

CHP'YE ÇARŞAFLI KATILIM

Vicdani tereddütüm hiç olmadı: "Partiye katılım töreniyle ilgili tartışmalar var. O törenle ilgili iki haftadır Türkiye'de çok büyük bir çalkantı yaşanıyor. Biz bu tartışmaları ilgiyle izliyoruz. Çok önemli tezler ortaya atıldı.

BAYKAL'IN KEYFİNE DİYECEK YOK!
PARTİYE KATILAN 3 İSİM İLE
COŞTU...

Haberin ayrıntıları için TIKLAYIN!

CHP İstanbul il örgütüne bazı vatandaşlarımız başvurmuşlardır ve demişlerdir ki; 'Biz AKP'nin gidişinden şikayetçiyiz, kimimiz AKP üyesiyiz ama artık bu AKP'nin Türkiye için zararlı olduğunu gördük. Bu nedenle AKP'den ayrılmaya ve bu gidişatın hesabını sormaya karar verdik. Yalnız biz ailemiz, çevremiz, eşimiz, kızlarımız, ablalarımız Erzurum'dan göçmüş bir aile olarak İstanbul'da örtülü bir yaşam içerisindeyiz. Bizi bu halimizle kabul eder misiniz?' dediler.

Bu sözleri duyunca bir an bile vicdanımda tereddüt etmeden, tamamen insani, tamamen ahlaki bir davranış içinde 'Elbette hiç kuşku yok' deme gereğini duydum."

BAHÇELİ, ERDOĞAN'A ÇOK KIZGINDI!
"FELLİK FELLİK GEZME"  DİYE
SESLENİP, SERT SÖZLER SÖYLEDİ.

Haberin ayrıntıları için TIKLAYIN!

Çarşaflıya git kıyafetini değiş mi deseydim?: "CHP'ye girmek üzere kuyruğa girmiş o insanların yakasına rozetleri taktım. O insanların önemli bir kısmı başı örtülü insanlardı. Kimisi türbanlı, kimisi yazmalı, dört kişi de çarşaflıydı. Böyle bir törende sıra çarşaflıya geldiğinde, siz kusura bakmayın ama ben bu kıyafete rozet takamam, kıyafetinizi değişin öyle gelin demiş olsaydım, işte o zaman ben insani duygulardan kopmuş birine dönüştüğümü hissederdim.

O insanlara ben CHP'yi bilerek kabul ederek gelmiş oldukları halde, Hayır sizin bu partide yeriniz yok dediğim zaman görevimimi yapmış olacaktım? Bu olay birden bire siyasi bir tartışmayı tetikledi."

Bu ülkede kadınların yüzde 70'i örtülüymüş: "Bu tartışmada şunlar kendisini gösterdi. Bu memleketin kadınlarının yüzde 70'i örtülüdür. Örtülülerin bir kısmı yazma, bir kısmı türban, çok az olmak üzere çarşaflı vardır. Bunlar görüldü. Peki CHP'nin derdi ne? Biz örtüyle mi hasımız, onunla mı kavga ediyoruz?"

Biz türbana düşman değiliz: "Daha 1993 yılında, Bosna'da müslüman kadınlara zulmedildiğini öğrendiğimde ben, yanıma yazmalıları alarak destek vermek için oraya koştum. Onlara tecavüz edildiğini, ırzlarına geçildiğini öğrendiğim zaman. Onlara moral vermeye, o yapılan çirkinliklerin onları kirletemeyeceğini göstermek için oraya koştum. Biz yemeniye, yazmaya düşman değiliz. Önemli olan bunu kim ne için kullanıyor? Bunu kullananların tamamına yakını, gelenek olarak örf olarak doğal bir biçimde kabul etmişler gelmişler.

Onların içinde bazıları da devletin düzeinen laikliğe karşı olan olabilir. Yemenili, yazmalıların bir kısmı öyledir. Türbanlı olanların içinde de devletle bir sorunu olmayan insanlar var. Buraya gelen arkadaşlarım nasıl kravat takıyorsa, onlarda örtünmüşler. Onların ezici bir çoğunun ne laiklikle ne de Atatürk’le sorunları var."

Zorunlu türban takan da var: "Bazı insanlar kendi mahallerinden çıkarken gittikleri yerde türbanlarını kaldırırlar. Sonra mahallerine dönerken türbanını takarlar. Bunu yapan insan, Başbakan'ın söylediği 'Velevki siyasi simge olsun' diye mi kullanıyor. Hayır mecbur olduğu için kullanıyor. Ama bunun ayıbı kendine değil, devlete aittir.

Kara çarşafı siyasi simge olarak kullanan fevkalede azdır. Siyasi simge olarak türban kullanılıyor. Kadınlarımızın daha modern giyinmesini hepimiz arzu ediyoruz ama eğer o kıyafetle devlete bir siyaset dayatmıyorsa, e neden bu insanı ayıralım? Bizim derdimiz davamız örtüyle mi? Yoksa zihniyetle mi? Anlayış zihniyet bakımından bizi rahatsız etmiyorsa, hayır bu partide yerin yok mu diyeceğiz?"

Bizim yaptığımız laikliğe ters düşmez: "Bütün Türkiye bugün bu yanlış mı oldu, doğru mu olduyu sorguluyor. Türkiye olarak şuraya geliyoruz ki... CHP'nin yapmış olduüğu insanidir ve laikliğe ters düşmez. Bu noktaya hep beraber geliyoruz.

Bu masum insanlar, 'Ne bu AKP'nin hali bizi aldattılar, din dediler iman dediler bizi aldattılar' dediği zaman 'Hayır arkadaş sen türbanınıi çarşafını da çıkar da gel, ben seni öyle alırım saflarıma' mı diyeceğiz? Türkiye'deki laik kültür bu gerçekler karşısında kendini sınıyor ve durumu doğru değerlendiriyor. Artık gerçekler ortada Türkiye'ye biz şekilsel biçimsel bir örtü tartışmasının ötesine geçiriyoruz."

Laiklikle ilgili bizi sorgulayacak varsa çıksın karşımıza: "Bizi laiklikle ilgili sorgulayacak kim varsa çıksın karşımıza hesabımızı ona verelim. Bu insanları onların bu yaklaşımını bir büyük siyasi açılım olarak hiç bir zaman değerlendirmediğimizi söylemek istiyorum Bakanlar bunu açılım diye yorumlamaya başladı. Önümüze böyle geldi biz böyle tavır takındık. Önceden de gelse yine aynı tavrı takınırdırk. Ama yeni olan ne biliyor musunuz? Bu insanlar AKP'den kopuyorlar. kafalarındaki soru, CHP bizi kabul eder mi? Ama artık gerçeği görüyorlar. CHP'nin derdi türban değil, kafaların üstü değil, kafaların içi... Bunu görecekler!"

EKONOMİK KRİZ

Ekonomik krizde hala bir tedbir alamadık: "Ekonomik kriz sürecini hükümet kötü yönetmiştir. Şu anda kötü yönetecektir. Gelecekte de yönetmeye devam edecektir. Krizin bize teğet geçeceği anlayışıyla bir tedbir alma gereği hissetmemiş ve bu hale gelinmiştir. Tüm dünya birbiri ardından önlemler ortaya koyarken biz hala derli toplu bir paket ortaya kayamamışızdır. 

Avrupa, ABD tedbir almaktadır, bizdekiler ekonomi aktörlerini suçlamaya kalmıştır. Zuladaki paraları çıkarın demiştir. Gelecekte görürsünüz deyip tehdit etmiştir. Kriz bize dokunmadı demiştir, dokunmuştur. Kriz inişe geçti demiştir ama asıl şimdi ön plana çıkmıştır.Bütün bunlar teşhis hatasıdır. Kamu bankalarını devreye sokmakla tehdit etmiştir. Kime karşı özel sektöre karşı. Özelleştirme dolayısıyla elde kamu bankası mı kaldı? Sen özel bankalardan şikayetçiysen neden yaptın özelleştirmeleri?

Sayın Başbakan kamu bankalarını devreye sok hadi! Sok da görelim, sok da görelim!"

CUMHURBAŞKANI NEDEN KORKUYOR?

Sayın Cumhurbaşkanı Güneydoğu Anadolu'dan gelmiş bir heyeti kabulünden sonra yaptığı açıklamalarda diyorki;

'Ben burada sizlere söyleyemeceğim bazı şeyleri de düşünüyorum, Sizlerinde düşündüğünüz başı şeyleri bana söyleyemediğinizi biliyorum ve ben onlara da hak veriyorum.'

Bunu söyleyen bir Cumhurbaşkanı... Diyor ki; 'Dilimin altında bir bakla var ama çıkaramıyorum. Siz de bana söyleyemiyorsunuz onu biliyorum, o söyleyemediklerinize de ben hak veriyorum. Türkiye'de Cumhrubaşkanın söylemekten korkacağı hangi düşünce olabilir? Eğer bir Cumhurbaşkanı söyleyeceklerini söylemekten korkuyor ise yazık! Cumhurbaşkanlığında takiye olur mu değerli arkadaşlar? Ülkemizin değerleri konusunda sen nerde duruyorsun o zaman?"

ÖCALAN TAVRI HAYAL KIRIKLIĞI

İmralı'da Öcalan’ın statüsü değiştirilecek. Bu konuda bir uygulamaya geçildiği görülüyor. Hükümetin tavrı gerçekten hepimizde hayal kırıklığı yaratmıştır..

Bir hükümet infaz yasasında değişiklik yapma ihtiyacı hissetmişse hiç utanmadan neyi niçin yapacağını açıkça söyleyebilmelidir.

Adalet Bakanı “Oradaki kamu görevlilerin bir kısmı barakalarda kalıyor. Onlara yeni konutlar yapma ihtiyacımız var o nedenle bir ihale yapıyoruz. Mademki bir inşaat ihalesine çıktık o arada orada bir tek hükümlü kalıyor. Bu da çok fazla oluyor. 6 hükümlünün kalması için yeni hükümlüler içinde yeri bu vesileyle yapalım dedik” diyor.

Devletin ciddi olması lazım. Neden ezik ezik konuşuyorsun? Buraya nasıl geldik? Hükümetin kendi takdiriyle mi geldik, yoksa bir süreden beri yaşanan olaylar hükümeti böyle bir karar almak zorunda mı bıraktı? Hükümet kararları nasıl alıyor? Bunun altında ne yatıyor? Bunun altında Anadolu’nun dört bir yanında yapılan eylemler yatıyor.

PKK’nın yönlendirdiği kitlesel eylemleri görerek anlayışını değiştirme konumuna gelmiştir. PKK hükümeti Öcalan’ın konumuyla ilgili olarak bir tavır değişikliği noktasına sürüklemeyi başarmıştır.

TERÖRLE MÜZAKERE MASASINDALAR

Adalet bakanı teklifini yaptı. Diyor ki, “Biz inşaatı yapacağız, oraya bir miktar başka mahkum getireceğiz ve sonra sana bakacağız. Sen şöyle davranırsan bizde sana imkânlar vereceğiz”

Sen terör yapan insanlara şu umudu veriyorsun. Devam devam yarın daha yüksek bedeller tahsil etmek için, daha yüksek tehditler oluşturmalıyız. Bugün bu teslimiyeti yakaladık. Şimdi daha yükseğini yakalayabilmek için yüksek tehdit oluşturmalıyız.

Terörle müzakere anlayışı var. Terörü tatmin ederek, terörü bitireceğini sanma saflığı var.