BIST 9.515
DOLAR 32,49
EURO 34,61
ALTIN 2.473,60

Bülent Gedikli’nin hayal gücü…

Bülent Gedikli’nin hayal gücü…

Tam da “dindar, isyankar, tinerci” gibi tanımlamalarla nasıl bir nesil yetiştirileceği konuşulurken  geldi açıklama. Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Bülent Gedikli’nin “Türkiye’nin düşmanlarını” anlattığı o eşine benzerine rastlanılmamış beyanat. Beyanatı okuyunca nasıl bir nesil sorusuna “hayal gücü yüksek” tanımlamasının da eklenmesi gerektiğini düşünmeden edemiyor insan.  

Niye mi?

Böylesi belki de ilk kez görülüyor da ondan…  

Gedikli Türkiye’yi istikrarsızlaştırmak isteyen bir gruptan bahsediyor. Bu gruba Neo Con- Ergenekon adını vermiş. Grup hayli geniş. İçeride de dışarıda da tanıdık isimler var. Buyurun Gedikli’nin açıklamasından okuyun o bölümü. Ne bir eksik ne bir fazla. Aynen söylediği gibi, tırnak içinde.

, "Neocon- kadrosunda teknik direktör Şimon Peres; kaleci, teröristbaşı Abdullah Öcalan; geri üçlüde, Nicholas Sarkozy, Angela Merkel, Benjamin Netenyahu; orta sahada, Mehmet Haberal, Doğu Perinçek, Mustafa Balbay, Tuncay Özkan, Yalçın Küçük; ileride de ve Selahattin Demirtaş var.

Bugüne kadar gündem yaratan hangi olay varsa mutlaka ucundan kıyısından Ergenekon ile ilişkilendirildi. Ama böylesi ilk kez dile getirildi. Uluslar arası bir organizasyon, organizasyonun içinde devlet başkanları, başbakanlar var, bir de Türkiye’de muhalefet liderleri ile muhalefet milletvekilleri. Unutmadan PKK’nın başı da aynı organizasyonun en önemli mevkiinde.

Aslında Türkiye yıllarca “Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur” cümlesi ile yaşadı. Çevremizdeki ülkelerin Türkiye üzerinde oyun oynadıkları, yaşanan olumsuzlukların kaynağında dış güçlerin yer aldığı söylendi. Ama son dönemde bu sohbet daha çok kahvehanelerde edilir oldu. Ak Parti’nin dünya ile barışma, komşularla sıfır sorun politikası “dış güçler” mit’ini en azından siyasetçiler için ikinci plana itti, ama kahvehanelerdeki sohbetler elbette ki bitmedi.

Şimdi Bülent Gedikli’nin hayal gücünün de etkisiyle kahvehanelerdeki o sohbetlerin çerçevesi hayli genişleyecek.  

Düşünsenize, Almanya Başbakanı Tuncay Özkan ile aynı yapının içindeymiş diyecek birisi.

Diğeri Haberal Şimon Peres ile Türkiye’yi istikrarsızlaştırmak isteyen NeoCon-Ergenekon grubunun etkin üyesiymiş diyerek, bir adım fazladan atacak.

Öcalan da bunların içindeymiş. Sadece o mu, Kemal Kılıçdaroğlu da bu yapının önemli adamıymış sözlerini şimdiden duyar gibiyim.

Anlayacağınız epey bir malzeme var artık kahvede oyun oynarken konuşulacak.

Unutmadan Türkiye’nin adını yeni duyduğu Amerika’lı ünlü yazar Paul Auster de Neo Con Ergenekon’un bir parçası diyor Bülent Gedikli. Onun bu yapının içinde olduğunu gösteren en önemli delili ise Şimon Perez ve Salman Rüşti ile çektirdiği fotoğrafmış.

Sizce de artık biraz ileri gidilmedi mi?

Halkın muhalefet görevi verdiği parti liderlerini Ergenekon ile birlikte anmak. Teröristler ile aynı yapı içinde saymak. Dünyanın önemli liderlerini Türkiye’yi istikrarsızlaştırmak için oluşturulan bir grubun içinde görmek.

Ergenekon’un boyutlarını hayalleri aşacak biçimde genişletmek.

Her dönem toplumu korkutmak siyasetçiler için modaydı, daha doğrusu bir siyaset yapma biçimiydi. Bu zamanında kominizm ile yapıldı, bir dönem  “bölünürüz ha” tehdidiyle. Bir dönemse irtica en önemli korkutma aracıydı.

Şimdi ise ifade özgürlüğüyle ilgili serzenişler, hükümete yönelik küçük eleştiriler, uluslar arası bir komplonun parçası sayılıyor. Bu eleştiriler “işi eleştirmek olan” muhalefet liderlerinden gelse bile. Hatta o liderler Ergenekon yapısının içinde sayılıyor.  

Türkiye’de askeri vesayeti kaldırmak için önemli adımlar atıldı, Ergenekon soruşturması başladığında, bu devletin dönüşümünde önemli virajlardan birisi olarak görüldü, ben deniz de soruşturmaya bu gözle bakanlar arasındaydım, ancak artık akıl ve mantık zorlanmaya başlandı.

Ve yine artık, maalesef komik olmaya başladı.