BIST 8.974
DOLAR 32,33
EURO 35,03
ALTIN 2.282,09

Bugün bayram…

Ramazan Bayramına kavuşmuş olmanın mutluluğunu yaşadığımız bu günde, herkese sağlık ve mutluluklar dilerim…

Ramazan Bayramına kavuşmuş olmanın mutluluğunu yaşadığımız bu günde, herkese sağlık ve mutluluklar dilerim…

Oruçlar tutuldu, ibadetler edildi. Bu güzel ayın manevi nimetlerinden faydalanabilmek adına herkes kendince bir şeyler yaptı. Allah kabul etsin. Peki, herkes bu rahmet ayını layığıyla değerlendirebildi mi? Hiç sanmıyorum.

Örnek mi?

Dinimizin olmazsa olmazlarından biri nedir? Tabi ki hoşgörü.

Peki, şort giydiği için dolmuşta, parkta, dayak yiyen kaç kadın var bu ülkede? Her alanında hoşgörü olan bir dinin mensupları bunu yaparken neye dayanıyorlar? Dinimizde kadına şiddetin yeri hiçbir şekilde yokken, şu mübarek ayda, hele bir de Kadir gecesine kavuşmuş olmanın verdiği mutluluğu yaşadığımız günde, şort giydiği için dolmuşta bir insan müsveddesi tarafından, bir genç kızın dayak yemesini nasıl açıklarız? Bu mübarek günlerde dahi, dininin öğretilerini anlayamamış bir zavallı deyip geçmek gerekir sanırım!

*

Peki, oruç tutup kalp kıranlar, başkasının tutmaması üzerine ileri geri kırıcı yorum yapanlar ya da en aşağıdan en yukarı kadar, yönetici konumunda olup da, adaleti gözetmeyenler? Size ne demeli? Ne zaman anlayacaksınız bu güzel dinin gerçeklerini?..

*

Son olarak bir de cuma namazıyla ilgili bir şey söylemek isterim. Cuma namazından çıkan iki kişinin konuşması şöyleydi.

- Hutbenin konusunu çok beğendim. Tam olarak ihtiyacımız olan şeylere değinildi bence.

- Bilmiyorum ki, dinlemedim.

Şimdi yukarıdaki konuşmayla ilgili söyleyeceğim şudur: Değerli arkadaşlar cuma namazının hutbesini dinlemek farzdır. Ben ilahiyatçı değilim. Şüphesiz ki, amacım burada din üzerine nutuk atmak değil ama herkesin bildiği şeylerle ilgili yapılan hataları görünce söylemeden edemiyorum.

Cuma namazına gidip hutbeyi dinlemiyorsanız hata ediyorsunuz. Yukarıda da söylediğim gibi hutbe dinlemek farzdır. Zaten hutbenin içeriği itibariyle öğüt vermek vardır. Dolayısıyla öğütlere kulak vermeden namazdan çıkmak doğru değildir.

***

Bakış açısını değiştirmek…

Adamın biri artık karısının eskisi kadar iyi duymadığından korkuyormuş ve karısının işitme cihazına ihtiyaç duyduğunu düşünüyormuş. Ona nasıl yaklaşması gerektiğinden emin değilmiş. Bu durumu konuşmak için aile doktorunu aramış. Doktor; adamın karısının ne kadar duyduğunu anlayabilmesi için basit bir yöntem önermiş.

     “Yapacağın şey şu, karından 40 adım ileride dur, normal bir konuşma tonuyla bir şeyler söyle; eğer duymazsa 30 adım ilerisinde aynı şeyi tekrarla, sonra 20 adım; cevap alana kadar aynı şeyi tekrarla”

     O akşam karısı mutfakta akşam yemeğini hazırlarken adam işlemi uygulamaya koymuş. 40 adım uzaklıktan karısına normal bir konuşma tonuyla seslenmiş “Hayatım bu akşam yemekte ne var?” Cevap yok.

     Mutfağa biraz yaklaşmış. Mesafeyi 30 adıma indirmiş ve soruyu tekrarlamış “Hayatım bu akşam yemekte ne var?” Yine cevap yok.

     Mutfağa biraz daha yaklaşmış, mesafe 20 adım ve tekrar sormuş “Hayatım bu akşam yemekte ne var?” Hala cevap yok.

Adam mutfağın kapısına gelmiş artık mesafe iyice azalmış ve soruyu tekrarlamış:

“Hayatım bu akşam yemekte ne var?” Yine cevap alamamış. Bu sefer karısına iyice yaklaşmış ve aynı soruyu tekrar sormuş “Hayatım bu akşam yemekte ne var?”

“Hayatım beşinci kez söylüyorum, tavuk”

     Ne dersiniz, bazen olaylara bakış açımızı değiştirmemiz gerekiyor sanki sizce de öyle değil mi?

Sağlıcakla kalın…