BIST 9.722
DOLAR 32,57
EURO 34,98
ALTIN 2.418,18

Bu yürüyüşü amacı kaos çıkarmak değil!

Bu yürüyüş CHP’nin dışında tüm kesimleri kapsayan bir protesto eylemine dönüştü.

19 gündür Türkiye’nin gündeminde “adalet yürüyüşü” var. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu genel başkan olduğundan bu yana  ilk defa Türkiye siyasetine yol veren, gündem oluşturan bir siyasi harekat tarzı yakaladı.

Zira, ülke gündemini hep AK Parti belirliyordu ve CHP’de o belirlenen gündemin peşine takılıp, gidiyordu. Siyaset üretemiyordu.

Şimdi tersi oldu. 

CHP yürüyor, AK Parti seyrediyor. Hatta bazı AK Partili işgüzarlar yürüyüşü baltalamak amacıyla ya yollara gübre döküyor ya da farklı  protesto girişiminde bulunuyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve birkaç kişi dışında bu yürüyüşe ses çıkaran yok. Çıkaranlar da politika yapma adına külliyen karaladıkları için ellerine yüzlerine bulaştırıyorlar ve bu da CHP’nin hanesine doğrudan  olumlu yansıyor.

                                //////                               //////                             //////

Bu yürüyüş “artık” başladığı amaç ve yerden çok uzakta.

Eminim,  Kemal Kılıçdaroğlu da  Enis Berberoğlu’nun tutuklanması üzerine başlattığı adalet yürüyüşünün bu kadar büyüyüp, ses getireceğini ve partisinin tıkanmış, kapana sıkışmış siyasi kapısını açacağını beklemiyordu.

Adalet Yürüyüşü için başladığı günden bu yana çok şeyler yazıldı, çizildi. FETÖ odaklı dendi, Cumhuriyet Mitingleri ile Gezi’nin ikinci kalkışması dendi, kaos yaratacak  sokak çatışmalarının fitilini ateşleyecek dendi.

Evet, bir kere FETÖ’nün desteklediği iddialarına katılmamak mümkün değil. Çünkü AK Parti’ye yönelik her eylem FETÖ’nün işine gelir. 

Ama bunu 2007 yılındaki Cumhuriyet Mitingleri ile ve 2013 yılındaki Gezi olayları ile bir tutmak son derece yanlış olur.

O iki organizasyon tamamen farklıydı. Biri üniversitelerin başını çektiği odağında laiklik olan Kemalist eylemlere dönüşürken, diğeri dışarıdan destekli  Arap baharının Türkiye versiyonu idi.

Oysa bu yürüyüş CHP’nin dışında tüm kesimleri kapsayan bir protesto eylemine dönüştü.

Ve öyle söylenildiği gibi kaos yaratan bir eylem niteliğinde değil. En azından son 19 gün böyle gelişti. Kılıçdaroğlu ve ekibi tüm provokasyonları şimdilik bertaraf etmeyi başardı. Hatta önümüzdeki birkaç gün içinde  doğacak eylemlere karşı da tüm katılımcılar uyarıldı. Ben yürüyüşün bu şekilde devam etmesi halinde örneğin HDP’lilerin son dakika katılıp PKK eylemine dönüşmemesi durumunda planlandığı gibi büyük bir mitingle sone ereceği kanaatindeyim. 

                            //////                             //////                                        //////

Halk arasındaki deyimle “Kervan yolda düzelir” misali, artık amaç kaos çıkarmak değil, eylemi gürültüsüz patırtısız iktidara yönelik  ikaz niteliğinde sonlandırmak.

Şunu kabul etmek lazım.

Adalet Yürüyüşü bu haliyle CHP’nin tıkanmış  önünü açtığı gibi, tartışılan Kemal Kılıçdaroğlu’nu da meşrulaştırdı ve 2019 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçimleri için güçlü aday durumuna getirdi.

Çünkü;

16 Nisan sonrası hayır kitlesinin yüzde 48’ini tamamen kilitlediği gibi, “evetçilerin” içinde bulunan Tayyip sevdalısı ama AK Parti karşıtı ki, FETÖ olaylarından dolayı  damatların başını çektiği adli kararlardan rahatsız olan kesimin de büyük sempatisini ve desteğini kazandı.

O yüzden madalyonun öbür yüzünde bu yürüyüşü bu saatten sonra küçümsemek son derece yanlış olur!..