BIST 9.645
DOLAR 32,59
EURO 34,80
ALTIN 2.420,40

Bu yaştan sonra bana yalan söyletmeyin!

Anadolu insanını Türk milleti olarak tanıtmak, günü birlik siyasete ey vallah demekten ibarettir, sorunu bir daha örtbas etmek demektir.

Malumunuz yeryüzünün incisi, dört mevsimin yaşandığı, yer altı yer üstü kaynaklarıyla zengin, 80 milyona dayanan nüfusuyla yıldız gibi parlayan bir yarım adadır, Anadolu.

Bu nezih artıların yanı sıra çoğunluğu Kürt ve Türk olmak üzere Arap, Tatar, Çerkez ve Lazın da yaşadığı, Avrupa ve Asya’yı birbirine bağlayan medeniyet ülkesi olmaya aday bir ülke.

Ne ilginçtir, 1924 Anayasasıyla Kürt kavramına karşı kırmızı çizgi yüzünden ülkemizin önü bir türlü açılmıyor. Çözüm süreciyle sarı ışık yandı yeşile dönüşmesine düşmanlar müsaade etmedi.

Anadolu insanını Türk milleti olarak tanıtmak, günü birlik siyasete eyvallah demekten ibarettir, sorunu bir daha örtbas etmek demektir. Bu kadar çalışma ve çabadan sonra başa dönmek bu halka zaman kayıp ettirmektir.

Sene 1993, Afyon Emirdağ Aşağıpiribeyli kırsalına öğretmen olarak tayınım çıktı. Türk - Kürt meselesi tekrar gündeme geldi. Ben dedim ki "Arkadaşlar Türk olduğumu söylesem de siz inanmazsınız, Yüce Mevla beni Kürt bir anne babadan dünyaya getirmiş birde ona karşı saygısızlık olur. Bana yalan söyletmeyin! En iyisi siz Kürt ya da Türk oluşuma bakmadan davranışlarımla beni değerlendirin" dedim.

Bir gün okulda öğrenciler sırada, İstiklal Marşı'nı ben okutuyorum, bir yaşlı amca yüz metre ötede ellerini semaya kaldırmış “Ya Rebbi şaşı kaldık bu müdürümüz de Kürt, bu dağdakiler de Kürt” diyordu.

Bir başka gün beldenin imamı izinli Cuma hutbesini bana teslim etmiş, ben Cuma hutbesini okumak için minberdeyim, yine bir yaşlı amca “Aman Allah’ım rüya mı görüyorum, eskiden namaz kılan öğretmen görmeye hasretken, bu gün lise müdürümüz minberde hutbe okuyor.” diyerek duygulanmıştı.

Üç yılı aşkın Emirdağ’da yaşadım bir iki cahilce saygısızlık dışında kayda değer bir sıkıntı yaşamadım, oraları hala hasretle, muhabbetle yad ediyor, o yıllar en mutlu yıllar olarak hayatımda yer aldı.

Yine Ordu Aybastı İmam Hatip Lisesinde çalıştım, öğretmenleriyle öğrencileriyle gayet uyumlu bir tarzda zamanımızı geçirdik. Tayinim çıkınca bana dediler ki “Gel öğretmenliği bırak biz bir imkan, ortam sağlayalım, sen de hoca olarak gençlerimize ilim öğret” o samimi dostlarıma huzurunuzda bir daha teşekkür erdim. Belki de orda kalsaydım daha hayırlı olacaktı, ama kısmet diyelim artık.

*Kardeşlerim bazı vatandaşlarımız tutturmuş, bilim, teknoloji, sanayi edebiyatını yapıyorlar, bu alanı toplumun %5 başarıyor, %95’i ilim ve edep, kanaatle, iman ve amelle huzur buluyor. Yani insan ilim ile terbiye edilir.

İslam İşbirliği Teşkilatı'na, Ortadoğu Kongresi'ne ve BM Güvenlik Konferansı'na giderken de kendimi her fırsatta Kürt olarak ifade ediyorum hala kayda değer bir sıkıntı yaşamadım, tam tersine ilgi topluyorum.

Her fırsatta da Kürt sorununu dile getirmek çaba harcıyorum. Yaş 54’ü aştı şimdiye kadar yanlış yapıp “Ben Türküm” demedim, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak kendimi tanıttım, doğru varken niye yanlış ifade kullanayım.

Sakın bundan sonra bana böyle bir yanlış ifade kullandırmayın. Ben 1993 yılında zamanın Başbakanına Güneydoğu ile ilgili on sayfalık bir rapor sunmuştum, bir paragrafında demiştim ki Kur’an’ın ifadesiyle “Diller ve renkler Allah’ın ayetlerindendir” Kürtçeye olan bu yanlış yaklaşımınız sürdürürseniz hüsrana uğramış olursunuz. Kur’an’a muhalif hareket edilir mi? Neymiş efendim ,anayasada yazıyormuş! Yahu buna kargalar güler. Bir an evvel o yersiz/yanlış yasayı değiştir TBMM ne güne duruyor.

Ayrıca aynı yılda Meclis Başkanına iki sayfa Kürt meselesiyle ilgili bir fikir beyanı göndermiştim, ondan da şu dörtlük aklımda kaldı.

“Kürdün olmadığı bir Türkiye düşünülmez,

Kürde hor bakıldıkça bu sorun çözülmez,

Lazı, Çerkezi, Tatarı ala vatandaştır ama

Kürtlerle yanı kefeye koymak abes”

Mesele budur ahbap, ben bu doğrunun arkasında durmaya devam edeceğim. İsterseniz siz de tarafıma gelin, isterseniz Anadolu insanına Türk milleti demeye devam edin, tercih sizin.

Kıyamet günü buluşuruz.