BIST 9.722
DOLAR 32,54
EURO 34,86
ALTIN 2.426,85

Bu utanç hepimizin

Bu tablo hepimiz için bir utanç kaynağı. Çünkü burası Alevi, Sünni, dindar, Kürt, Çerkez… hepimizin ülkesi. İdeolojik ve etnik farklılığımıza bakmadan bu ülkenin adıyla kimlik buluyoruz.

2014 yolsuzluk endeksi açıklandı. Türkiye bu yıl 11 sıra birden yükselmiş.

Şu anlama geliyor: Türkiye’de yolsuzluk son yıllarda dramatik bir artış göstermiş.

Bu tablo hepimiz için bir utanç kaynağı.

Türkiye’nin imajı, bizim imajımızdır. Bundan kendimizi sıyıramayız.

Yaşadığımız ülke yolsuzlukla anılırken, biz hiçbir şey olmamış gibi hayatımızı sürdüremeyiz.

***

Yolsuzluk verileri açıklandığında ortalığı ayağa kaldırmadık.

Çünkü hepimiz ucundan kıyısından bu kirli çarkın bir parçasıyız.

Kimimiz ev alırken, kimimiz arabasını satarken, kimimiz çocuğunu okula kaydederken, kimimiz devlet kurumlarında işlem yaparken bu tür işlere bulaşıyoruz.

Devlet, kendi kirli çarkına hepimizi bir şekilde ortak ediyor.

***

Biz de kirlenmiş olmasak, sesimizi yükseltirdik.

Tıpkı, Almanya’da olduğu gibi: Almanya cumhurbaşkanının adı 700 Euro’luk (yazıyla, “yedi yüz” Euro)bir usulsüzlüğe karıştığında kamuoyu ayağı kalktı ve cumhurbaşkanını istifa etmek zorunda kaldı.

Üstelik, Cumhurbaşkanı daha sonra yargıda aklanmış olmasına rağmen.

***

En büyük utanç da dindarların; dindar siyasetçi, aydın, yazar, kanaat önderlerinin payına düşüyor.

Çünkü 12 yıldır iktidarda onlar var. Geçmişte de tablo berbattı. Fakat onların döneminde daha da berbatlaştı işte.

***

Dindarların en büyük iddiası dürüstlük, hak yememek, rüşveti ve haksızlıkları ortadan kaldırmaktı.

Dindar denilince geçmişte aklımıza “dürüst insan” gelirdi.

Dindarlık bir iddiaydı ve gurur vesilesiydi.

Dindar görünüm önemseniyordu.

Bunun için vakıflar, dernekler, gazeteler aracılığıyla topluma dini değerleri pazarlıyorlardı.

“Din insanlara güzel ahlak verir” gibi iddiaları vardı. “Din insanları kötülükten alıkoyar”dı.

Bu değerleri yaygınlaştırmak için siyasete atıldılar. Gazete ve TV’ler kurdular.

İmam hatipleri bunun için açtılar. Kur’an kurslarını bunun için canı pahasına savundular.

Yıllarca Müslüman topluma dinî telkinlerde bulundular.

Ve tam da onların iktidarında ülkemiz yolsuzluk sıralamasında 11 sıra yükseldi!

Dindarlar, memlekete yolsuzluğu yaydı!

Bunu konuşmamız gerekmiyor mu?

Bunun nedenlerini sorgulamamız gerekmiyor mu?

Bu utanç tablosu altında dindarlık taslamaya “Biz sizden daha dindarız” demeye nasıl devam edeceksiniz.

Bu yüz kızartıcı göstergeleri bir tarafa koyup insanlara “Güzel ahlak ve dürüstlük dindarlıktadır” demeye nasıl devam edeceksiniz?

Bir elinizde haram para tutarken, diğer elinizle dindarlık taslayıp ilkokul çocuklarına din dersini zorunlu yapmayı tartışıyorsunuz.

Midenizde haram lokma, dilinizde din iman, nasıl oluyor bu?

Yolsuzluklar ortadayken, ülke meselelerini dini perspektiften çözmeye çalışıyorsunuz.

Gırtlağınıza kadar yolsuzluğa batmışsınız ama garsonların içki servisi yapmasını dert ediniyorsunuz.

Üstelik bunu din adına yapıyorsunuz.

Hal böyleyken insanların sizin yaptıklarınıza değer vermesini nasıl bekliyorsunuz?

***

Zorunlu din dersi vermeye çalıştığınız o çocuklardan biri “Efendim bana din dersini zorunlu yapmışsınız. Din insanları dürüst ve ahlaklı yapmada bu kadar etkiliyse sizin iktidarınızda yolsuzluklar niçin arttı?” diye sorsa ne cevap vereceksiniz?

Kabul edelim ki dindarlar, bu iktidar dönemimde kirlendiler.

Siyasetlerinde dini kullandıkları için, bu kirden, üzülerek söylüyorum, din de etkileniyor.

***

Yolsuzluk sıralaması ve benzeri utanç tabloları yüzünden Türkiye’de İslamifobi oluştu!

Esasen Müslüman olan insanlarda İslamofobi oluştu!

Ülke bu hoşgörüsüz ve aslında gayriislami yöntemle dindarlaşırsa, kendi yaşam haklarının ellerinden alınacağını düşünen, bundan korkan büyük bir kesim var.

Görünen o ki haksız da değiller.

Çünkü din üzerinden yapılan tehditler, aşağılamalar, adam kayırmalar… toplumun bir kesimini, özellikle de gençleri dinden soğutuyor.

Öte yandan, dindarlara yapılan eleştiriler, dine yapılmış eleştiri gibi gösteriliyor.

Sanki, bu yolsuzlukları yapanlar eşkıya değil de evliya!

***

Cumhurbaşkanın oğlu, ticari maksatla aldığı gemiye daha az vergi vermek için Malta bayrağı çekiyor!

Bu skandalı sineye çekemeyiz. Böyle bir ülkede hayat süremeyiz.

Bizim de çocuklarımız var. Onlara böyle bir ülke bırakamayız.

***

Peki ne yapacağız?

Tekrar ediyorum:

Türkiye denilince, içinde hepimiz varız.

Burayı yaşanabilir bir ülke yapmak için işe kendimizden başlamalıyız.

Dinin, mezhebin, etnik kimliğin, ideolojinin haysiyetli insan olmak için etkili değerler olmadığını görmemiz ve anlamamız gerek.

Önce, dini tabirle söyleyeyim, tövbe edeceğiz.

Namuslu ve haysiyetli bireyler olmaya çalışacağız.

İnanç ve ideolojimizi kendi kişisel terbiyemizin kapsamı içinde değerlendireceğiz.

Başkalarını din veya ideoloji adına ezmek, onlara emir vermek, yön vermek… bizim işimiz değil.

Kendi alanımızda, layıkıyla çalışıp temiz iş çıkaracağız.

İşini düzgün yapmayan yargı mensubuna, siyasetçiye, öğretmene, gazeteciye, bürokrata, aydına, yazara, din adamına, askere rağmen, bu ülkeye ve değerlerimize sahip çıkacağız.

Ülkede dönen kirli çarktan uzak duracağız ki, “dur” demeye hakkımız olsun.

Böyle yaparsak bir toplum olabiliriz. Bir toplum olabilirsek olup bitene sesimizi yükseltebiliriz.

***

Utanma duygumuzu kaybedersek insanlığımızı kaybederiz.

Bu köhnemiş siyasetçilerin zeka ve ahlak yoksunu politikalarına ortak olmayacağız.

Birbirimize olan saygımızı daima koruyacağız.

İktidarın kışkırtmalarına rağmen, çatıştırma gayretlerine rağmen, birbirimize saygı göstereceğiz.

Paramızı çalanlar, emeğimizi sömürenler, ağzımızın tadını bozamayacak.

İyi geçineceğiz. Geçinmek zorundayız. Twitter.com/acikcenk