BIST 9.088
DOLAR 32,37
EURO 34,95
ALTIN 2.325,64

Bu tarihler tesadüf mü?

Kemal Kılıçdaroğlu'nun ABD'ye her gidiş gelişlerinde ve özellikle cemaatle her buluşmasında yaşadığımız darbe girişimlerini tarihleriyle ortaya çıkarmış.

Sosyal medyadan beni takip eden Tufan Yılmaz isimli kardeşim, yakaladığı ilginç bir ayrıntıyı benimle paylaşmış.

Kemal Kılıçdaroğlu'nun ABD'ye her gidiş gelişlerinde ve özellikle cemaatle her buluşmasında yaşadığımız darbe girişimlerini tarihleriyle ortaya çıkarmış.

Olduğu gibi size nakledeceğim:

1- 7 şubat 2012 MİT krizinden bir hafta önce Kemal Kılıçdaroğlu cemaat görüşmesi oluyor. O görüşmenin bir gün öncesinde CHP lideri, "Yargıda cemaat kadrolaşması var diyemem” dedikten sonraki gün Fethullah Gülen’in Amerika’da kurduğu organizasyonun temsilcilerini partisinde ağırlıyor. (30 Ocak 2012)

2- Gezi olaylarından yaklaşık 2 ay önce, yani 19 mart 2013 tarihinde CHP heyeti ABD'de cemaat ve Yahudi örgütleriyle görüşüyor. Dönüşünde, "Saldıracağız ve hükümeti düşüreceğiz" diye siyasi literatürde olmayan bir cümle kuruyor. Önce Emek Sineması'nda ardından Gezi Parkı'nda polislerin gün be gün artan şiddeti ve sonrasında patlak veren ayaklanma yaşanıyor. Emek Sineması'nda polis şiddeti gören sanatçıların tamamı Gezi Parkı'nda ortaya çıkıyor.

3- 5 Aralık 2013 tarihinde, yani 17-25 Aralık darbe girişimlerinden önce CHP heyeti Kemal Kılıçdaroğlu önderliğinde ABD'de de bir takım ziyaretlerde bulunuyor. Yine cemaat heyeti ve yahudi kuruluşları ile görüşüyor. Türkiye'ye dönüşünde CHP'liler, "Yakında öyle şeyler açıklanacak ki Erdoğan ülkeyi terkedecek" demeye başlıyor. Ve 17 Aralık sabahına dehşet içinde uyanıyoruz.

Tufan Yılmaz bir ayrıntıyı daha aktarmış ama o ayrıntı, Selahattin Demirtaş ile alakalı...

6-7 ekim olaylarının hemen öncesi bu kez ABD'ye giden kişi Selahattin Demirtaş. Döner dönmez halkı sokaklarda direnişe davet ediyor ve o çağrı sonrası 51 masum insan katlediliyor.

Savcı Mehmet Selim Kiraz'ın makamında DHKP-C'li teröristler tarafından katledilmesinden önce CHP'nin cemaatle bir bağlantısı oldu mu bilmiyorum. Neticede Kiraz'ı katledenler, Kılıçdaroğlu'nun alnına lanetli buseler kondurduğu tertemiz çocuklardı!

Gerisi önemli değil...

Gezi demişken, "Amerikan Baharı" isyanına değinmemek olmaz. Önce ABD'nin ateş ırmaklarını andıran sokaklarını, sonra Obama'nın ayaklananlara dair açıklamalarını izledim.

Gözlerinden ve sözlerinden Erdoğan'ı örnek aldığı, daha doğrusu ondan rol çaldığı nasıl da belli oluyordu!

Sokaklarda eylem yapanlara önce "Çapulcu" dedi. Yetinmedi, bir de "Anarşist" dedi. Hızını alamayıp sonunda "Bunlara suçlu muamelesi yapılmalı" diye ekledi.

Sonunda olayların önüne geçilemeyince 600 bin nüfuslu kentte 5 gün sokağa çıkma yasağı ilan edildi.

Eeeee olacağı bu cicim!

Bizdeki çapulcuları 8 saat canlı yayında halkına gösterirsen, sonunda örnek alırlar ve başına işte böyle çorap örerler! Bir atasözü, "Gezici eken, çapulcu biçer" der.

Olay Türkiye'de olunca "Kaygıyla izliyoruz. Endişeliyiz. Temennimiz polisin orantısız güç kullanmaması. Demokrasi için her türlü katkıya hazırız" açıklaması yap, kendine gelince yok anarşistler, yok çapulcular...

Bize gelince "Polis orantısız güç kullanıyor" de, kendine gelince sumo güreşçilerine polis üniforması giydir, siyahilerin üzerine sal! Adamların göbekleri, kendilerinden 20 saniye önce eylemcilere müdahale ediyor. "Tohumunuza para mı saydık ulan!" der gibi vuruyorlar. Yere düşenin üzerine 200'er kilodan kişi çullanıyor. Allah o göbeklerin altında ezilmeyi düşmanıma yaşatmasın!

*****

"Amerika'daki olaylara bizim çapulcular ne diyor acaba?" merakıyla twitter'e göz atayım dedim.

Bir polisin göstericilere taş atmasını yorumlayan gezicinin teki, "Dikkat edilirse taharet eliyle atıyor, sağ eliyle atmıyor" diyerek bizim polisimizi karalamaya çalışıyordu!

Taşı atan solak ama bizim gezici salak, anlamıyor! Al beyini, ver üniversite  öğrencilerine... Kadavra olarak daha çok işe yarar!

Polisin orantısız güç kullanıp kullanmadığı tartışmasına katılan diğer geziciler neredeyse, "Her milimine demokrasi sinmisitir. Demokrasinin temel haklarını bağrında bulunduran bir taştır. Türk polisi gibi gaz fişeği atmak yerine sol elle ve uyarı amacıyla atılmıştır" diyecekler!

Ah be güzel kardeşim, Baltimore'a dikkatli bak bakalım...

"Mesele bir siyahinin öldürülmesi değil vatandaş, sen hala anlamadın mı? Hadi geel" diyerek halkı isyana çağıran bir tek sanatçı görebiliyor musun?

"Siyahiler 48 saat daha direnirse Obama Başkanlıktan düşecek" diyen, veyahut, "Beyazlar siyahları öldürüyor" diyerek BM'den yardım isteyen bir tek gazeteci var mı?

"Hepsini tertemiz alınlarandan öpüyorum" diyen bir siyasi parti lideri, "Alın şu parayı, Obama'nın annesine koro halinde küfredin" diyen bir muhalif parti temsilcisi var mı?

Eylemcilere destek vermek için "Ben de çapulcuyum" diye tabela önünde poz veren bir tek işadamı görebiliyor musun? Eylemcilere tırlarla bira servisi yapan marketler zinciri sahibine hiç rastladın mı?

Rastlayamazsın!

Aradan 2 yıl geçti, hala farkına varamamışsın. Seni kullandılar ve işleri bitince alıp, çöpe attılar.

Geride sana kala kala "Gezi Zekalı" ünvanı kaldı!

NOT 1: Yazıyı Kemal Kılıçdaroğlu ile açtık, onunla kapatalım bari. Kayseri 2. İcra Müdürlüğü’nün ödeme tebligatına rağmen 10 gün içinde 8 milyar tazminatı ödemeyen Kılıçdaroğlu için icra kararı çıkartılmış. 8 milyar için kaynak bulamayan Kılıçdaroğlu seçmene sunduğu vaatlerine kaynak bulacak hemi?

NOT 2: ABD yakın zamanda Fethullah Gülen'i Türkiye'ye iade edebilir! Adamın Türkiye'ye ettiği bütün beddualar ABD'yi buluyor. Obama'nın "Gelin alın. Bu adam ocağımıza incir ağacı dikmeye kararlı" demesi yakındır! Bir operasyon sonucu getirilip Medrese-i Yusufiye’den kaçırmaya çalıştığı polislerin arasına atılırsa şaşırmayın...