BIST 9.722
DOLAR 32,55
EURO 35,01
ALTIN 2.427,00

Bosna Ve Suriye'den Sonra Sıra Türkiye demi Diye Niye mi Söyledim!?

Hiçbir hazine lüks mağaza ve mekânlarda bulunmamıştır. Aksine hazineler derinlerde yatmaktadır.

Son yazımın devamı niteliğinde bir yazı kaleme almalıyım düşüncesi gündemimi yoğunlaştırdı.

Zira yazımın muhteviyatı zihin zorlayıcı bir mukayese dili ve fikri ile kaleme alındı.

Her konuşmamda ya da yazılarımda belirttiğim bir hususu yinelemeliyim. Yazılarımın her zaman merkezinde kendi nefsim vardır.

Fikir sahibi ve dava endişesi taşımayan, manevi öz değerlerinden bihaber bir neslin ya da bir toplumun gelecek inşası temelsiz kalacaktır.

Olası bir sallantıda ne davasını hatırlar ne de dinini! Bu durumda toplumun dağılıp gitmesi en büyük ve tehlikeli ihtimaldir.

Sol cenahın ve sahil kentlerinin çoğunluğunda var olan; toplumun kültürel değer ve dokusuna uzak, inanç noktasında hassasiyet taşımayan, Anadolu geleneğinden kopuk bir yapının söz konusu olması, mevcut durumda zaten işlenmiş bir ideoloji neticesidir.

Bu kesim için bizim mahalle de yer almak bu mahallenin insanları ve gençleri ile aynı şeyleri düşünmek korkutucudur.

Heva ve heves uğruna ahlâkî kuralların olmadığı bir hayat her zaman daha caziptir.

Maalesef medya ve sosyal medyanın gelişimi, dünyanın küçülmesi nedeni ile cazip ve albenili hayat, dava sahibi, kültür sevdalısı ve dinini bilmesi gereken Müslümanca yaşayamaya çalışanların mahallesine kadar sıçramış durumdadır.

Yozlaşmalar, bozulmalar başlamış durumdadır.

Paraya daha kolay ulaşıyor olmak, rahat yurt dışı seyahatleri yapmak, iyi giyinmek, iyi otelleri kullanmak, ekonomik olarak daha rahat bir hayat yaşıyor olmak…

Bunların her biri başka bir cazibeyi de tetiklemektedir.

Dolayısı ile yeniden değerlerimizi, kültürümüzü ayağa kaldırmak için programlı ve profesyonel bir çalışma başlatmak elzemdir. 

Özellikle son 15 yıldır bazı yapılar bu milletin örfüne, medeniyet ve geçmişine kin, öfke ve nefretle zemin hazırlayıp gençlerini yetiştirirken; bizim mahallenin gençlerinin büyük bir kısmı lüks mekânlarda oturup yalandan yere vatan kurtarmakta, mevcut rahatlık ortamıyla gününü gün edip fikri donanım eksikliğinin farkında olmadan hamasetle yaşamına devam etmekteler.

Hemen bu tespite istinaden 15 Temmuz gecesi meydanlarda olan gençliği dillendirecek olanlar olacaktır elbet.

Biz şecaatin bu millette olmadığını söylemiyoruz zaten. Zaferleri hayat düsturları haline getiren bir ecdadın yiğit nesilleriyiz bunda sorun yok çok şükür.

Lakin yiğitliğimizin yanında olması gereken hasletlerimizde var. Ve bu hasletler bir toplumu toplum haline getiriyor.

Zihinlerimizde ve yüreklerimizde şecaatin yanında yabancı sevdalar olmamalıdır.

İnsan olmanın bedeli olduğu gibi Müslüman olmanın ve Müslümanca yaşamanın da bedeli vardır.

Yeni nesil gençlik aşısı yüreklerimize ve zihinlerimize yabancı sevdaları yerleştiriyor.

Cazibe merkezi haline getirilen değerlerimiz var artık.

Sahip olunan imkânlar kafelerde, erkekli kızlı rahat tavırların sergilendiği ortamlarda heba edileceğine tahkiki imanın ve davanın peşinde harcanmış olsa işte o zaman şecaatimiz titretir şer güçleri.

Heva ve hevesi, siyasi statü beklentisi, hamasi davası yüzünden hürriyetini kaybetmiş bir toplumun yaşantısı İngiliz-Yahudi medeniyetinin kurmaya çalıştığı hâkimiyeti kolaylaştıracaktır.

Dava sahibi olmaktan çok uzak tarz sahibi olmaya çalışan bir topluma dönüşmüş durumdayız…

Hiçbir hazine lüks mağaza ve mekânlarda bulunmamıştır. Aksine hazineler derinlerde yatmaktadır.

Bilginin, maneviyatın, ilmin, dava zihniyetinin, fikrin derinliklerine inebilen hazinelere sahip olur.

Paslanmış ve oksitlenmiş yürek ve zihinlerimiz yüzünden okunan ayetler bizi inşa etmiyor.

Durumumuzu ve gidişatımızı değerlendirmek için asırlar öncesine gidip kendimize örnekler bulmamıza gerek yok.