BIST 9.693
DOLAR 32,50
EURO 34,69
ALTIN 2.499,53
HABER /  BİLİM - TEKNOLOJİ

Bilim insanları laboratuvarda gezegen oluşturdu

RUSYA Ulusal Nükleer Araştırmalar Üniversitesi Moskova Mühendislik ve Fizik Enstitüsü (MİFİ) bilim insanlarının da dahil olduğu bir grup uluslararası araştırmacı, uzaydaki bir maddenin yer çekiminin etkisiyle gökcisminin kütlesel yığılmasını laboratuvar ortamında canlandırdı.

Abone ol

Yığılmayla üzerinde yapılan çalışma, kütle ve enerji değişimi ile ‘toplayıcı’ obje ve bunun çevresi arasındaki karşılıklı konumlanma hakkında bilgi veriyor. Bu süreç sayesinde yıldızların çevresindeki gezegen sistemleri oluşuyor. Bu durum genellikle genç yıldızların oluştuğu sırada ve madde alıcısı rolünün kara delikte olduğu ve nötron yıldızının sıklıkla  ‘verici’ olduğu ikili sistemlerde de gerçekleşir.

Çevreleyen madde (e-plazma, ayrı iyonların ve elektronlardan oluşan bir "gaz") ve genç yıldız, plazmadaki parçacıkları onların yörüngelerini değiştirerek ve onları süpersonik hızlarda yıldıza göndererek etkileyen manyetik alanın hatlarıyla birbirine bağlanıyor. Şok, genç yıldız etrafındaki fiziksel ve kimyasal yapıları değiştirebilen bir yığılma sütunu olarak anılan aşırı UV ve X-ışını emisyonları üretmek için maddeyi birkaç milyon dereceye kadar ısıtıyor.

Astrofizik süreçlerin gözlenmesi ve modellemesiyle ilgili birçok sınırlama var. Örneğin; yıldızların canlı olarak gözlenmesi ve çeşitli parametrelerin ölçülmesi aynı parametre üzerinde farklılıklara yol açabilir. Böylece, büyük ölçekli laboratuvar deneyleri, yığılma süreçlerine farklı bir açıdan bakmaya yardımcı oluyor.

MİFİ uzmanlarının katıldığı araştırmada, yeni laboratuvar yaklaşımıyla elde edilen bulgular ve yeni bir platformun kullanılması sonucunda madde akışının merkezi alanını saran iyonize edilmiş plazmada yoğun bir kabuk oluşumuna ilişkin ilk doğrudan kanıt elde edildi.

Araştırmacılar, objelerin çarpışması sonucu oluşan maddenin, dışarı atılabileceğini ve gelen akım tarafındaki manyetik alana odaklanabileceğini ortaya koydu.  Bastırılmış çekirdeği saran bir plazma kabuğunun oluşması, X-ışını emisyonlarında bir azalmaya neden olabilir. Bu buluş, optik ve x-ışını gözlemi vasıtasıyla elde edilen ölçümler arasındaki çelişkinin muhtemel açıklaması olabilir.