Benim çocuğum asla yapmaz!
Uluslararası Sosyal Bilimler Enstitüsü (iiss Turkey) geçtiğimiz hafta sonu "Madde Kullanımı ve Eğitim Çağındaki Genç Nüfus" konulu bir panel düzenledi.
Okulların açılmasıyla birlikte eğitimle ilgili pek çok konu gündemin odağı oldu. İmam Hatip Liseleri tartışması sürerken, hemen ardından MEB'in okullarda kılık kıyafet yönetmeliğinde yaptığı bir değişiklikle artık ortaöğretimde başörtü yasağı kalktı. Bugünlerde herkes kendi ideolojik çerçevesinden harıl harıl bu konuları masaya yatırıyor.
Ben ise kimsenin ideolojik çerçeveden
yaklaşamayacağı herkesin ortak sorunu olan bir konudan bahsedeceğim
bugün size: Okulların açılmasıyla birlikte kaygıları daha
da artıran bonzai tehlikesi.
Eğitim sistemleri, değişen düzenlemelerin çocuklarımıza getirisi, götürüsü tartışılır ama her geçen gün biraz daha yaygınlaşan bu madde kullanımı tartışılmaz zararlar veriyor çocuklarımıza.
Eğitim sistemleri, değişen düzenlemelerin çocuklarımıza getirisi, götürüsü tartışılır ama her geçen gün biraz daha yaygınlaşan bu madde kullanımı tartışılmaz zararlar veriyor çocuklarımıza.
Uluslararası Sosyal Bilimler
Enstitüsü (iiss Turkey) geçtiğimiz hafta sonu
"Madde Kullanımı ve Eğitim Çağındaki Genç
Nüfus" konulu bir panel düzenledi. Açıkcası panele
katılana kadar bir çoğunuz gibi ben de dışardan, sanki hep
başkalarının başına gelebilecek bir olaymış gibi bakıyordum konuya.
Haberlerini yaparken, haberlerde izlerken "vah vah, tüh
tüh, nolacak bu çocukların hali" deyip ardından, hemen
sonraki konuya adapte oluyordum. Oysa geçmişimizi ve
geleceğimizi emanet edeceğimiz gençlerin böyle bir tuzağın içine
çekilmesi belki de en hayati meselelerden birisi.
Yazım bu defa, her zamankinden uzun olacak belki ama lütfen sıkılsanız da sonuna kadar okuyun ve paylaşın. Çünkü bu konu bizim ya da çok yakınımızın her an hayatının orta yerine kocaman bir ateş gibi düşebilir. Çocuklarımız bu yangının içinde kaybolmadan önce nelere dikkat etmemiz gerektiğini mutlaka öğrenmeliyiz.
Yazım bu defa, her zamankinden uzun olacak belki ama lütfen sıkılsanız da sonuna kadar okuyun ve paylaşın. Çünkü bu konu bizim ya da çok yakınımızın her an hayatının orta yerine kocaman bir ateş gibi düşebilir. Çocuklarımız bu yangının içinde kaybolmadan önce nelere dikkat etmemiz gerektiğini mutlaka öğrenmeliyiz.
Başkanlığını Prof.Dr. Mehmet Zeki Aydın'ın
yaptığı panelde Prof. Dr. İlhan Yargıç ve Yrd.Dç.Dr. Seval Erden'in
verdiği örnekler oldukça çarpıcıydı. Çevrenizde hiç
ummadığınız ailelerin çocukları, "o asla yapmaz" diyebileceğiniz
pırıl pırıl gençler, hatta "o çocuk namazında niyazında" diyerek
böyle kötü alışkanlıkları asla yakıştıramacağınız
kişiler... Kısacası madde kullanımı ve madde
bağımlılığının dinle, kültürle, ekonomik durumla, sosyal statüyle
çok da alakası yok.
Gençlerin bir anlık boşluklarından, zaaflarından faydalanmak için pusu kurmuş zehir tacirleri var karşımızda. Bununla mücadele etmek ise başta aileler ve okul müdürleri, öğretmenler olmak üzere hepimize düşüyor.
Gençlerin bir anlık boşluklarından, zaaflarından faydalanmak için pusu kurmuş zehir tacirleri var karşımızda. Bununla mücadele etmek ise başta aileler ve okul müdürleri, öğretmenler olmak üzere hepimize düşüyor.
IISS Başkanı Faruk Yaman ve Başkan
Yardımcısı Murad Karasoy'un organize ettiği bu panelde
herkesin işine yarayacak faydalı bir çok şey konuşuldu. Ben de
konuyla ilgili, ilginizi çekeceğini düşündüğüm notları sizlerle
paylaşmak istiyorum.
BAĞIMLILIKLA İLGİLİ DOĞRU BİLİNEN
YANLIŞLAR
-Madde bağımlılığı ile ilgili
özellikle tıbbi bilgiler veren İstanbul Çapa Tıp Fakültesi'nden
Prof. Dr. İlhan Yargıç, bağımlılığın zannedildiği gibi durmadan
kullanmak değil, az kullanıp duramamak olduğu
söyledi.
-Bozai, eroin gibi maddeleri kullananlardan bahsederken Marslı'lardan bahsediyormuşuz gibi ama aslında herkesin bu maddelere bağımlı olma potansiyeli var.
-Bozai, eroin gibi maddeleri kullananlardan bahsederken Marslı'lardan bahsediyormuşuz gibi ama aslında herkesin bu maddelere bağımlı olma potansiyeli var.
-Bağımlılık kalıcı bir hastalıktır.
Kullanmıyorsanız "bağımlı değilsiniz" demek yanlıştır. Maddeyi
kullanmadığınızda sadece bağımlılığı uykuya yatırmış
oluyorsunuz.
-"Bağımlılık mücadele" yanlış, "Kullanımla
mücadele" doğru ifadedir.
-Çocuk ne kadar erken yaşta bir
maddeyi tadarsa bağımlı olma riski o kadar
artıyor.
-Madde bağımlılığını tedavide ailenin önemi
çok fazla. Aileyi tedavi etmeden bireyi tedavi edemezseniz.
-Sosyal etkilenmede: Aile içindeki
kaotik durumlar, disiplin olmaması, çocukken yaşanan travmalar
etkili olabiliyor.
- Her bırakıp yeniden başlamada biyolojik
bozulma daha fazla oluyor. (Sigara bağımlılığı da
dahil)
"BABALAR ORTADA
YOK"
- Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim
Fakültesi'nde Öğretim Üyesi olan Seval Erden, madde
bağımlılığı ile ilgili tedavi altına alınan çocuklar için
psikolojik seanslar düzenlendiğini anlatırken çok önemli bir
noktaya dikkat çekti.
Aileyle birlikte uygulanan psikolojik seanslarda babaların ortada olmadığından bahseden Seval Hanım, 25 ailelnin sadece 1 tanesinde babanın geldiğini, onunda "ben burada rahat edemem" diyerek gittiğini söyledi. Oysa çocuklarla ilgili konularda masanın ayaklarından birisi de babadır. Baba olmazda masa sağlam duramaz.
Aileyle birlikte uygulanan psikolojik seanslarda babaların ortada olmadığından bahseden Seval Hanım, 25 ailelnin sadece 1 tanesinde babanın geldiğini, onunda "ben burada rahat edemem" diyerek gittiğini söyledi. Oysa çocuklarla ilgili konularda masanın ayaklarından birisi de babadır. Baba olmazda masa sağlam duramaz.
FAZLA PARA HARCAMAYA BAŞLADIYSA
DİKKAT!
"Çocukların madde kullanımına
başladığını nasıl anlarsınız?" sorusunun cevabını ise
ailelerin çocuklarında gözlemlemesi gereken şeyleri sıralayarak
anlattı.
- İçine kapanma, mutsuzluk, ani duygu
durumu değişiklikleri,
-Kendi bakım ve kişisel temizliğine
dikkat etmemeye başlaması,
-Fazla para harcamaya
başlaması,
-Okulu bırakma eğilimi, geleceğe
ilişkin idealinin, planının olmaması,
-Sık sık hasta gibi halsiz kalıyorsa,
uyku bozukluğu, terleme gibi durumlar sık sık tekrar ediyorsa,
dikkat etmek gerekiyor.
Bu gibi durumlar olsa da olmasa da ailelerin
çok iyi birer gözlemci ve iyi bir dinleyici olması gerekiyor.
Ailelerin bilinçlendirilmesinde ise en büyük iş devlete
düşüyor.
"BENİM ÇOCUĞUM ASLA
YAPMAZ"
Madde kullanan çocukların polisler tarafından
tespit edilip karakola alındığında ailelerine haber veriliyor.
Avukat Sure Ahıskalı, olaydan haberdar edilen
ailelerin verdiği ilk tepkinin genelde " benim çocuğum asla öyle
bir şey yapmaz, bir yanlışlık vardır" şeklinde olduğunu söyledi.
Kimse böyle bir durumu kendi çocuğuna yakıştıramıyor. Oysa
ki madde kullanımı çocuklarda 12 yaşa kadar düşmüş
durumda. Madde kullanan çocukların genel olarak aile
durumlarına bakıldığında özellikle 3 ana grup dikkat
çekiyor:
-Anne-baba ayrı
aileler
-Aşırı ilgisiz
babalar
-Kariyer peşinde koşup çocuğu ihmal
eden anneler
OKULDAN UZAKLAŞTIRMAK DOĞRU
MU?
Okullarda madde kullanımıyla yıllarca
mücadele etmiş eski Milli Eğitim Müdürü Ata Özer,
okulların madde bağımlısı gençlerle ilgili yanlış tutumlarına vurgu
yapıyor; "Madde bağımlısı bir öğrenciyi bir okul müdürü,
yöneticisi hemen okuldan uzaklaştırmak istiyor. Bu onu kazanmak
yerine uyuşturucu batağının içine atmaktır ve en büyük yanlışlardan
birisidir."
Ata Hoca zamanında çocukları bu tür
bağımlılıklardan korumak ve kullanımını önlemek amacıyla
İstanbul'da okullarda 786 spor kulübü açılmasını
sağlamış. Böylelikle çocukların boş zamanlarını sporla
doldurarak zararlı alışkanlıklardan uzak durabilmesi hedeflenmiş.
Fakat bugün spor faaliyetlerinin yapıldığı o kulüplerden
sadece 1 tane kalmış. Sosyolog Bülent Alaş, bu örneği
verirken devletin çocukları madde bağımlılığından korumak için
yapması gerekenlere işaret etti:
-Uyuşturucuyu önleme ve izleme için
bu zamana kadar devlet tarafından ayrılmış özel bir bütçe
bulunmamakta.
-Okullar derslik odaklı. Müzik odası,
spor salonları, konser salonları gibi çocukları sosyal
faaliyetlerle uğraşabileceği alanlar yok.
-MEB yayınladığı bir genelgeyle
okulların güvenlik hizmetinin özel güvenlik şirketlerince yapılması
gerektiğini duyurdu. Fakat bunun için okulların bütçesi
yok.
CEZALAR
ARTIRILMALI
Sizin anlayacağınız sorun büyük, sorunun
çözümü içinse kaynaklar yetersiz. Hükümet bu konuda duyarlılık
göstererek bir kanun teklifi verdi. AK Parti İstanbul
Milletvekili Oktay Saral, "Gençlerimizin elimizden
kaymaması için AK Parti iktidarı olarak uyuşturucuya çok ciddi
savaş açtık" dİyerek verdiği kanun teklifinde cezai
yaptırımların artırılması gündemde.
Bunun yanında Aralık'ta yapılacak MEB
Şurası'nda bu konu mutlaka gündeme getirilmeli ve okullarda etkin
bir mücadele başlatılmalı.