BIST 9.530
DOLAR 32,50
EURO 34,82
ALTIN 2.476,77

Ben sende tutuklu kaldım

Asker,

Öğrenci,

Gazeteci,

Öğretmen,

Bankacı,

Futbolcu,

Kulüp yöneticisi,

İş adamı,

Bürokrat,

Belediye Başkanı,

Daha yazayım mı?

***

Bizzat Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in verdiği rakamlara göre cezaevlerinde toplam 31 bin 707 tutuklu var.

Ergin “Türkiye'de ilk derece mahkemelerindeki ortalama yargılama süresi 210 ila 230 gündür” diyor.

Fakat “istisna, kaidenin bir parçası haline geldiğinde” görüyoruz ki, insanların ömürleri hapishane köşelerinde geçiyor.

Ve bu nedenle, bundan on – yirmi yol sonra tutuklu insanlar hakkında en az terör sorunu, kadın cinayetleri, 12 Eylül sancıları kadar acı filmlerle, kitaplarla ve belgesellerle karşılaşacağız.

***

Tabi ben, “neden bu kadar tutuklu var, niçin içerde bu denli tutuluyorlar?" yada “suç oranları neden bu denli yüksek?” gibi hukuki ve sosyolojik bir analiz yapmayacağım bu yazımda.

Fakat, en az sosyolojik analizden çıkacak sonuçlar kadar vahim bir konudan bahsedeceğim.

***

Biliyorsunuz,

Başbakan Erdoğan önceki gün katıldığı bir televizyon programında askerlerin tutuklanmasını eleştirmişti. “Terörle mücadele edecek komutan bulamıyoruz” sözleriyle tutuklamalara tepki göstermiş ve 4. Yargı paketinde gerekli düzenlemelerin yapılabileceğini belirtmişti.

“Başbakan, bunca zaman bekleyip de, neden durup dururken böyle bir açıklama yaptı?” diye merak ediyorsanız, cevabı şu:

Özellikle Oramiral Nusret Güner’in istifasıyla boşalan göreve uygun liyakate sahip personel bulunamayınca ve ordudaki "personel açığı" ayyuka çıkınca “yahu neden bu kadar insan boşu boşuna içeride” soruları akla geldi.

***

İşte cevap, tam da burada ortaya çıkıyor.

Ne yazık ki “bana dokunmayan bin yaşasın” da ki yılan, AK Parti ve Başbakan’a dokunmadığı sürece sorun içeren belirli konularda gerekli düzenlemeler yapılmıyor.

İhmal ediliyor.

Benzer bir örneğini, özel yetkili mahkemelerin kaldırılması olayında da yaşamıştık. “Hakan Fidan’ın KCK soruşturması kapsamında ifadeye çağrılmasının” ardından, o ana kadar herkesin dert yandığı ÖYM’lerin ne menem bir şey olduğu farkedilmişti. Ve kaldırılması yönünde hızlı bir süreç başlatılmıştı.

Bundan dolayı, Başbakan’ın “neden bu kadar tutuklu var içeride?” şikâyetinin sebebi, “bir gereksinimin” doğmuş olmasıdır.

Açıkça belirtmek gerekir ki, bu çok tehlikeli bir durumdur.

Çünkü süre gelen davalarda tutukluluk hallerinde hiç bir sorun yokmuş gibi davranılırken, "askeri yönetim krizi" nedeniyle bu vahim durumu yeni yeni farkediyor olmak bir hukuk cinayetidir.

Yani ilgili hukuksal düzenlemeler yapılırsa, birkaç senedir boşu boşuna içeride tutuklu kalanlara ne yanıt verilecek?

"Pardon, onca zaman boşuna içeride kaldınız ama zararın neresinden dönülürse kardır" mi denilecek? 

***

Adaletin doğru işlemesinin “sana – bana, ihtiyaca  ve doğru zamanlamaya” göresi olmaz.  

Adalet her koşulda, topluma eşit ve ölçülü dağıtılmak zorundadır.

Unutmamak gerekiyor ki, adalet bir bumerangdır.

Ve bugün bize dokunmadığı için gıkımızı çıkarmadığımız adaletsizlikler, yarın dönüp dolaşıp bizi bulur.

İşte o zaman bizzat "eksik adalet" tornasından geçerek, “Anya” ve “Konya”nın nasıl yerler olduğunu tecrübe ederek anlarız.