BIST 9.645
DOLAR 32,55
EURO 34,89
ALTIN 2.424,79

"Başörtüsü bir İsrail projesidir" Dedim, Demeye de Devam Edeceğim

1971’den bu yana faaliyet gösteren hem de bu ülkenin safdil masum insanlarını da kullanarak yapan bir örgütten bahsediyoruz. Bunca yılın cerahatini temizlemek kolay olmayacaktır.

Artık günümüzde başı örtülü zalimler var!

Evet, zalimler var diyorum çünkü tesettüre zulüm ediliyor başı örtülü zalimler tarafından!

15 Temmuz’un ardından çok geçmeden temizleme operasyonları başladı.

Bütünü değilse bile en azından kilit noktalar temizlendiğinde büyük ölçüde bu meşum oluşumun önünün alınabileceğine inanıyorum.

1971’den bu yana faaliyet gösteren hem de bu ülkenin safdil masum insanlarını da kullanarak yapan bir örgütten bahsediyoruz.

Bunca yılın cerahatini temizlemek kolay olmayacaktır.

Erdoğan siyasi tarihinde hiçbir zaman kolay yoldan bir şey elde etmemiştir.

Bunun da üstesinden geleceği kanaatindeyim evelallah…

Bir yıl önceki yazılarımdan birinde “Başörtüsü bir İsrail projesidir” demiştim.

Bu yazımdan bir pasajı tırnak içerisinde mukayese edebilmeniz adına alıyorum;

⟨ “Ankara'dan gelen siyasetçi bir arkadaşım“Tesettür Modası” altında yayın yapan bir moda dergisinin sahibi ile beni tanıştırmak istediğini söylemiş ve yemek yemiştik.

Yemek esnasında konuşmanın bütününde Anadolu ve dini geleneğimizin tepkilerinden ve terimlerinden tamamen uzak bir dili olan bu bayan projelerini anlattı bize.

Sözde tesettür modası dergi sahibi ama son derece açık ve dekolte giyinimli bu bayan çalışmalarını ve neler yapmak istediğini söyleyince şunu söyledim;

“Bence siz bu işi sadece ticari olarak değil misyonerlik göreviniz uğruna yapıyorsunuz.

Hatta projelerinizi duydukça bu tarz örtünme şeklinin, zalim İsrail'in genç Müslüman neslini tesettür asimilesi ile İslami sembolün yok olması için yaptığını anlıyorum.

Günümüzün sözde tesettürü “moda tarzı başörtüsü ve giyinik çıplaklık” bir “İsrail projesidir” dedim.

Karşımda oturan bayan sadece anlamlı bir gülümseme ile müsaade isteyerek masadan kalktı ve gitti.”⟩

Bir kaç ay öncesinde ise “Haydarpaşa’da Kadın Yangını” başlıklı yazımı ise; yapılan sözüm ona “tesettür modası fuarı” için yazmış ve feveran etmiştim.

Malum tesettür markalarından birisinin altı biraz eşelenince FETÖ’cü olduğu meydana çıktı.

FETÖ bir İsrail ve üst aklın projesiydi ve tabi ki onun bu milletin zihnine kazıdığı “furuat”larda bu projenin bir ayağıydı.

Dahası bu firma aynı zamanda Haydarpaşa Garında defileyi düzenleyen aynı firma!

Başka söze hacet var mı?

Biliyorlardı ki kadını bozdun mu toplumu bozmak işten bile değildir.

Genç kızlarımızı modaya bağımlı hale getirerek hayatlarını giyim-kuşamdan ibaret zannettirerek heba etmelerini seyretmek kalmıştı geriye…

Yaptılar da…

Fakat Allah bu milleti korumaya alacak ya "15 Temmuz gecesi ile bunu yaptı diyebiliriz."

15 Temmuz bir nevi maskelerin düştüğü gece oldu aslında…

“Saç örtmenin haricinde ne kadar az örtünsem de dikkat çeksem” diyen, kafası bu şekilde çalışan yeni bir nesil furyası başlattılar.

FETÖ nasıl bir üst aklın projesi olarak içimizde terör eylemleri yapıyorsa; sözde başörtüsü ile tesettüre yeni bir algı oluşturmaya çalışan bu firmalarda terör eylemi yapıyorlar!

Bunlar kendi kafalarınca bir din kurgulayıp hayır ve iyilik anlayışlarındaki İsrailiyat kokan zehirli fikirlerini 45 yıldır bu milletin zihinlerine adeta kazıdılar.

Bunların bu kadar yol bulmasının nedeni bizlerin zamanında olunması gereken mecralarda olmamamızdan kaynaklanıyor!

Şimdi Reis-i Cumhurumuzun omuzlarına eskisinden daha fazla yük binmiştir.

Diyanet İşleri Başkanımıza da büyük görevler düşüyor.

Ve elbette ki bizlere…

Hiçbir alanı ve safı boş bırakmamamız gerekiyor…

Tamam, devlet ve diğer kurumlardan bunların kalıntılarını kazıyacaksınız lakin bu milletin 45 yıldır zihinlerine kazınan içi “teferruat” denilerek doldurulmuş bir din algısı var.

Asıl mesele bu kalıntıları ortadan kaldırarak dinin saf ve hakiki halini bu insanlara yeniden gösterebilmektir.

Damarlarında moda denen illetin dolaştığı özellikle yarının milletini yetiştirecek olan kızlarımızın zihinlerini bu kirli kalıntılardan temizlemek asli vazifelerimizden olmalıdır.

Problem belli bir an önce sonuca gitmek üzerimize milletçe farzdır.

Zira denizi geçerken derede boğulmak milletçe kendimize ettiğimiz en büyük zulüm olur…