BIST 9.762
DOLAR 32,56
EURO 34,99
ALTIN 2.432,30

Başörtülü kadınlar, “örtülü çıplak” mı?!..

Önemli olan insanların cinsiyeti değil; özgür ve bilinçli olmasıdır…

GÜNCEL: Ülkemiz, bu sabah, Kayseri’de, çarşı iznine çıkan askerlere yönelik bir bomba  ile sarsıldı. Allah kahretsin..Yine hain terör, yine 13 şehit ve 55 yaralımız  var….Bizim elimizden bir şey gelmiyor; rahmet ve sabır dilemekten başka!… Terörü lanetliyoruz….(G.AY/17.12.2016)

Ülkemizde “kadın olmak” gerçekten zor!...Her dönemde mutlaka kazanır gibi görünüyor, ama aslında kaybediyorlar, çünkü –erkek egemen- kafalar değişmiyor. () Kadın böyle olacak, şöyle yapacak, gülmeyecek, hamile ise gezmeyecek v.b. sözleri hep duyuyoruz/okuyoruz…Oysa, ülkemizin %99’u Müslüman diyor, her Cuma 85.000 camide; “Cennet, anaların ayaklarının altındadır”, “kadınları, çocukları, büyükleri koruyunuz”, “aileye önem veriniz”, “sokakta yetişen serseri, ailede yetişen medeni olur”, “önemli olan iyi ahlaklı insan olmak”, “liyakat medeniyetin şartıdır”, “hangi meslekte olursanız olun, seni yaradanı unutma” v.b. defalarca söyleniyor,ama!!!!!
Mısırlı bir düşünür; “Hakim milletlerle, mahkum milletler arasındaki fark; terazide bir dirhem farkıdır. O da yetişmiş insan unsurudur.” demiş.
Başıbağlı yada açık kadınlar’ın Cumhuriyet’ten en önemli kazanımı; Türk kadınına seçme ve seçilme hakkının verilmesiydi. Bunu diğerleri takip etti.  AK Parti Hükümetleri, 15 yıllık iktidarlarında,  kadınlar için önemli çalışmalar yaptı, kararlar aldı... Aile Bakanlığı kurulması bunların en önemlisiydi ama gerekeni verdi mi?, kuşkuluyum… Diğer kazanımlar; başörtüsüne/türbana özgürlük, 2 çocuktan sonrakine aylık maaş, çalışan anneye yarı zamanlı çalışma seçeneği, çalışan anne-babaya aylık bakıcı desteği, eğitimde kız öğrencilere öncelik, askerlik hizmetini yapmakta olan er ve erbaşlara verilen yurttaşlık sevgisi eğitim programına; kız çocuklarının eğitimi, kadınların istihdamı ve karar alma mekanizmalarına katılımları, kadına yönelik şiddet, , kadın hakları ve toplumsal cinsiyet eşitliği konularının dahil edilmesi, şiddet mağduru veya risk altındaki kadınlara sunulan hizmetlerde kurumsal mekanizmaların eş güdümü, Kadın Sığınma Evleri’nin kurulması, evde bakıma muhtaç yaşlı ve engelli yakını bulunanlara ayda 933 lira ödenmesi, yaşlılara evde temizlik, sağlık ve yiyecek yardımı, doğum ve süt izni  verilmesi, kadınların kendi soyadlarını da kullanabilmesine imkan verilmesi v.b.
Ama,bütün bunlara rağmen, kadınlara; şiddet, dayak, taciz, cinayet  aşırı şekilde arttı. Ve, AK Parti’yi destekleyenlerin –nedense- sürekli kadınlarla sorunu oldu… Hala, yapılanlara ters düşen yazılar yazılmaya, görüş bildirilmeye devam ediliyor. Oysa, AK Parti, gücünü en çok kadınlardan alıyor…. Aşağıdaki  yazı, bir örnektir ve bu görüşleri paylaşanlar olduğunu -ilgili yazarın görüşlerine AK Parti’nin  önem verdiğini-  biliyoruz… Benzer yazıları; Yeni Akit’te A.Dilipak, Milli Gazete’de M.Ş.Eygi seslendiriyor.
Bu görüşlerle  ilgili;  Üniversitelerdeki Kadın Araştırma ve Uygulama Merkezleri’nin ne diyeceklerini merak ettik, şu ana kadar bir ses duyulmadı…  
Oysa kadınlarımız için, Sn.Emine Erdoğan’ın da katıldığı; okuma kampanyaları, sempozyumlar yaptık…Sempozyumlarda; “Kadın ve Hukuk, Kadın ve Din,Kadın ve Sağlık, Kadın ve  Doğa, Çocuk Gelinler ve Çocuk Anneler, Şiddet/Travma Mağduru Kadınların Ruhsal Sağlığı, İş Yaşamında Kadın,Kadının Ücretli ve Ücretsiz Emeği, Toplumsal Cinsiyet Rolleri ve Toplumsal Cinsiyetle İlişkili Normlar,Kadın ve Sivil Toplum Örgütleri, Kadın ve Politika, Kadın ve Edebiyat,Kadın ve Engellilik, Medyada Kadın” gibi önemli başlıklar attık, tartıştık. 
Çevremizdeki başı örtülü bir çok kadın, bu tür söylemlere tepkili…Bize neden karışılıyor, bizim; aklımız, gençliğimiz, duygumuz,emeğimiz yok mu? diyorlar… 
Merak ediyorlar;
Erkekler; kadınlara neden hep hiza vermek istiyor?
Erkekler; bu hakkı neden kendilerinde görüyorlar?  
Erkekler; neden kadınların korunma ihtiyacından yararlanmak istiyor?  15 yılda gelinen yer, aşağıdaki  yazı(lar) mı olmalıydı?!... Kafalar karıştı!...
“…….Sonra AK Parti iktidara geldi, ilk elde ondan beklenen icraat arasında başörtüsü kullanmanın serbest bırakılması da vardı, o da bu talebi son sınırlarına kadar yerine getirdi, yasakları kaldırdı, isteyen bayanın örtünmesini isteyenin de açılmasını serbest kıldı.Peki başörtüsünü dindarlık sebebiyle talep etmek ne manaya geliyordu? Ülkenin düzeni ne olursa olsun Müslümanca yaşamak isteyen insanların bu hakka sahip olmaları, başkalarının hak ve özgürlüklerine açık ve kesin zarar vermedikçe inandıkları gibi yaşamalarının önüne engeller konmaması, bu yüzden bazı hak ve hürriyetlerinin gasp edilmemesi manasına geliyordu. Bu hak ve hürriyet elde edildikten sonra onu gerektiği gibi kullananları istisna ediyorum, genel olarak başörtüsü serbestliği Müslümanca yaşamanın bir parçası oldu mu? Başlarını bir şekilde örten, oradan aşağıya doğru bakıldığında şeffaf kumaşlar, dar elbiseler, “başım örtük ama sen yüzüme bak” dercesine boyanmış yüzler ve gözler, davranışlardaki hafiflikler, zorunlu olmayan birliktelikler, olmayacak yerlerde bulunmalar, hatta “aşka gelip” oynamalar, parklarda bahçelerde el ele, baş başa, sarmaş dolaş oturmalar ve gezmeler, sağa sola sigara dumanını üfleyerek yakışıksız görüntüler sunmalar… göz önüne alındığında karşımıza “kısmen örtülü çıplaklar”ın çıktığını üzülerek ve ibretle görüyoruz. Son birkaç yazımda bu iktidarın engellerini kaldırdığı imam hatip okulları, seçmeli din dersleri bugün de kıyafet serbestliği nimetlerini hatırlattım. Bu nimetlerin şükrünü eda etmezsek kaybedebiliriz. Şükrünü eda etmek ise onları, amacına uygun olarak kullanmaktır. Birçok kimsenin tepkisine sebep olmayı göze alarak şunu söyleyeceğim: Edep, ahlak, nezaket ve zarafet olmayacaksa ne sakalınız olsun ne de (başörtünüz! )
Ve, “ (08.12.2016,Nereden Nereye) “Karar gazetesi yazarı H.Albayrak, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı F.B.Sayan Kaya ve AK Parti'li kadın milletvekillerinin, Türk kadınına seçme ve seçilme hakkının verilmesinin yıl dönümü dolayısıyla Anıtkabir'i ziyaret etmesiyle ilgili olarak;"Mustafa Kemal’in mektuba cevap yazması beklenmiyor. Mektubu okuması da beklenmiyor. Ölüler mektup okuyamazlar ve yazamazlar. Aksine inanmaya ne din el verir ne de modern bilim. Öyleyse nedir bu? Bilmiyorum" görüşünü savundu” (Basından)
Ve, “Manisa Turgutlu’da (07.12.2016)  kırmızı bir otomobilden inerek, genç kadının spor yaptığı alana gelen şahıs; “Bir daha burada yürüyüp, spor yapmayacaksın” dedikten sonra ayakkabısını çıkararak genç kadının yüzüne vurmaya başladı. Bu sırada dengesini kaybederek yere düşen E. Tireli’ye yerde de tekme ve ayakkabı ile saldırının sürdü ve kadın kafasını kaldırıma çarptı.”  (Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, Manisa'nın Turgutlu ilçesinde parkta spor yapan 4 aylık hamile Ebru Kaya Tireli'nin darbedilmesine ilişkin "Her türlü olayda olduğu gibi bu davaya da müdahil olacağız. Milletimizin de içi rahat olsun, bu şiddeti uygulayan kişinin en ağır cezayı alması için biz de gerekeni yapacağız." dedi. (Basından)
Ve, “İstanbul'da bir alışveriş mağazasında (08.12.2016) 16 yaşında bir kız çocuğu "ruj" çalmakla suçlandı ve kıyafetleri tamamen çıkartılarak özel güvenlik görevlileri tarafından arandı. Kızın üstünde ruj çıkmadı. Aile şimdi firmadan ve mağaza yetkililerinden şikayetçi oldu. Mağaza müdürü işten atıldı.” (Basından)
Ve, “CHP Kocaeli Milletvekili Fatma Kaplan Hürriyet, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bütçesi üzerine yaptığı konuşmada, kürsüden Genel Kurul’a Kütahya Belediyesi’nin yeni evlenen çiftlere dağıttığını belirttiği, “Evlilik ve Aile Hayatı” adlı kitabın fotokopi sayfalarını gösterdi. Hürriyet, şöyle konuştu: “Kadına davar muamelesi yapılması gerektiğini söyleyen, erkek ailenin çobanıdır denilen, ahlak, vicdan dışı bir kitaptır bu. Detayını okursam domates gibi kızarırsınız. Kitap gerdek gecesinin detaylarından bahsediyor, kocaya itaatten, kocadan habersiz kadının dışarı çıkamamasından, kocası dövdüğünde işveli kıyafetler giyip, kocasına kahve götürüp gönlünü almasından bahsediyor.”TBMM Başkanvekili Ayşe Nur Bahçekapılı ise CHP’li vekile “Eğer doğruysa rahatsızlık verici bir şey. Birlikte takip etmeyi teklif ediyorum” diye seslendi. Bu sırada bazı Ak Partili kadın vekiller kitabın fotokopi sayfalarını inceledi.”  (Milliyet/Ankara/15.12.2016)
Tepki böyle olmalı…
“Ekonomi ve Turizm Bakanı Cespedes, İthalatçılar ve İhracatçılar Birliği'nin salı gecesi verdiği yemeğe katıldı. Sahneye davet edilen Bakan'a şişme kadın hediye edildi. Cespedes'in hediyeden çok memnun olması ve gülümseyerek kameralara defalarca poz vermesi ülkede büyük gürültü kopmasına neden oldu. Oyuncağın ağzına yapıştırılan kartta, "ekonomiyi canlandırması için" yazıyordu. Russia Today'in haberine göre, fotoğrafların sosyal medyada yayılmasıyla kullanıcılar, durumu "utanç verici" ve "tüm Şili'ye hakaret" olarak yorumladılar. Şili Devlet Başkanı Michelle Bachelet de olaya sessiz kalmadı. Bachelet attığı bir tweet'le sert tepki gösterdi ve "Tüm kadınlara saygı duymak, iki dönemde de yönetimimin temel prensiplerinden biri oldu. O gece olanlar kabul edilemez." dedi.Tepkiler karşısında bir basın toplantısı düzenleyen Bakan Cespedes, "Gafil avlandım ve verdiğim tepki uygun değildi." diyerek özür diledi.”  (Basından/16.12.2016)
Son soru: TOPLUM OLARAK NE OLUYORUZ? NEREYE GİDİYORUZ? SORGULAYAN/ARAŞTIRAN VAR MI?!..
2016 SEMPOZYUM BİLDİRİ KİTABI YAYINLANDI…
Bildiğiniz gibi, ülkemizin tek ve özgün Türk Müziği Festivali olan “23.İstanbul Türk Müziği Günleri” programı içinde, Şişli MYO ev sahipliğinde (11-12 Mayıs) “Müzikte Metodoloji ve Müzikte İletişim Uluslar arası Sempozyumu” yapılmıştı. Etkinliklerimizin çeşitliliği yanında, bu program içinde hazırlanan ulusal/uluslararası sempozyumlar; felsefesi, konuları, ofset ve e-kitap baskıları, erişilirliği, ilkleri ve sanatçıların/bilim insanlarının destekleri ile bugünlere geldi. Ancak, 15 Temmuz darbe girişimi, ülkemizi her alanda etkiledi ve  “Bildiriler Kitabı” ofset baskısı için gerekli şartlar oluşturulamadı.  “2016 Sempozyum Bildiriler Kitabı”, Şişli MYO Müdürlüğü ile birlikte alınan karar gereğince “E-kitap” olarak 16.12.2016’da Şişli MYO WEB’inde yayınlandı. Şişli MYO Müdürü Doç.Dr. Sn. Cihan Erdönmez ve ekibine teşekkür ediyorum. İlgilenenler için  E-yayın/kitap linki; () Bildiri kitapçığının alanımıza yararlı olmasını diliyorum. Saygılarımla.Göktan AY 
İYİ BİR “KOMŞU” MAALESEF  KALMADI!...
16 Eylül - 12 Kasım 2017 tarihleri arasında düzenlenecek bienalin başlığı ve kavramsal çerçevesi, basın toplantısında duyuruldu. “15. İstanbul Bienali’nin başlığı “İyi bir komşu.” Bienal farklı sanat eserlerinin biraraya gelerek, birbirine komşu olacağı büyük bir mahalle gibi olacak. İyi bir komşu asla şikâyet etmeyen birisi midir? İyi bir komşu cinsiyetsiz midir? İyi bir komşu Facebook’ta arkadaşınız mıdır? İyi bir komşu mülkünü korumak için silah bulunduran kişi midir? İyi bir komşu arabasının arkasında ‘Sınırları Kapatın’ yazan birisi midir? İyi bir komşu sizinle aynı gazeteyi mi okur? Bunlar; 15. İstanbul Bienali’nin “İyi bir komşu”başlığının akla getirdiği sorular... Bienalin küratörleri, sanatçılar Michael Elmgreen ve Ingar Dragset. İkilinin, bienali, kendi ideolojilerini sanatçılara empoze etmeden farklı sanat eserlerini biraraya gelerek birbirine komşu olacağı büyük bir mahalle gibi kurguladıkları da söylenebilir. “Beraber yaşamak dediğimiz şey nedir?” sorusuna odaklanan bienal; ev, komşu, aidiyet, “kök salmışlık”, farklı yaşam tarzları, değişen ilişki biçimleri, değişen demografi üzerine düşünmeyi teşvik edecek.  Küratörler Dragset ve Elmgreen şöyle diyorlar; “Dünyada krizler, şoklar yaşanıyor. Bunu geniş bir perspektifle sorgulama zamanı. Bir nebze olsun uzlaşma, ortak bir nokta bulabilme çabası. Hayatımıza mikro düzeyde evde başlayan birtakım temel soruları sormakla başlıyoruz. Beraber yaşadığımız ortam, mahalle dediğimiz şey, birlikte var olmayı başardığımız mekânların olduğu bir yer. Bu sergi, özel alanlarla ilişkilenen farklı yaşam tarzlarını ve içinde yaşayanlar olarak bizlerin evdeki alanları en iyi şekilde kullanma ve kişiselleştirme biçimlerimizi araştıracak. Böylece evin nasıl da farklı kimliklere dair ipuçları barındırabileceğini ve tarih boyunca kendini ifade etmenin bir aracı olarak nasıl işlev gördüğünü inceleyecek.” (Basından)