Başörtülü kadınlar bu tacize gelmez!
Tacize uğrayan başörtülü kadınların çoğunluğu edeplerinden, hayalarından susuyorlar.
Günlerdir Gezi Eylemlerinde başörtülü
kadınların taciz haberleri geliyor kulağımıza.
Olayları bizzat yaşayanlar, bir yakınının yaşadıklarını anlatanlar,
herkes kulaktan kulağa bu iğrençliklerden bahsediyor.
Ortalık bu kadar karışmışken, toz duman olmuşken
memleketimin havası, kimse bu olayları dillendirmek dahi
istemiyordu. Arada bir haksızlığın çemberine hapsolmuş
çığlıklar, derin çatlaklardan sızıyordu hepsi bu...
Yaşanan iğrençliklerin şöyle bir ortamda gündeme taşınmamasını
"yokmuş da yine başörtü edebiyatı yapılıyormuş"
gibi görmek isteyenlere, bir kaç lafım olacak.
Susmak her zaman bir kabulleniş
değildir!
Bu eylemler sırasında bazı eylemciler, hadi diyelim
provokatörler tarafından tacize uğrayan başörtülü kadınların
çoğunluğu edeplerinden, hayalarından susuyorlar.
Yoksa merak buyurmayınız hepsinin evinde tencere, tava
setleri mevcut!
"Haya"nın semtlerine dahi uğramadığı benliklerin bunu
anlamasını beklemeyeceğiz elbette. Hiç bir zaman
beklemedik!
Siz ne zaman bir başörtülü kadının ortalıkta
"çığırtkanlık" yaptığına şahit oldunuz?
Başörtüsünün bir inanç gereği olmaktan çok bir ideolojik sembol
gibi görülmesi ve bunun üzerinden başörtülü kadına her türlü zulmü
reva görmek bu ülkenin 90 yıllık genlerinde var.
Başörtülerimiz başlarımızdan çekip alınırken,
sokaklarda her türlü sözlü hakarete maruz kalırken, yıllarca eğitim
haklarımız, çalışma haklarımız engellenirken ortalığı
"velveleye" vermedik.
Bu ülkede oynanan her türlü oyunun nesnesi oldu başörtülü
kadınlar ama öznesi olmadı.
Hesaplar üstü bir hesabın olduğunu bilmek ve sabır taşına dönen
ruhlarıyla oyunun sonunda " Game Over" yazmasını
beklemek çok daha itidalliydi onlar için.
Mağdur edebiyatı diye bir edebiyat türünün en çok satanlar
listesinde olmak kaderleri oldu, hem de hiç yazmadıkları
kitaplarla.
Ne zaman uğradıkları bir haksızlığı anlatacak olsalar
"mağdur edebiyatı sıktı" cümlesi şaklatıldı
suratlarına hem de bu edebiyat türünün müdavimleri
tarafınca.
Onlar sustular...
Sabırla ve edeple sustular ama hiç pes etmediler.
Yaptıkları en büyük eylem, el ele tutuşup tüm
Türkiye'de bir kardeşlik zinciri kurmak olmuştu.
Hem de bir tek fidanın bir tek yaprağına zarar
vermeden!
Bugün Gezi Parkı eylemlerine dönüp baktığında bazı başörtülü
kadınların da bu eylemlere destek verdiğini görenler, bu
eylemler sırasında bazı başörtülü kadınların da tacize uğradığını
görmezden gelmesinler.
İşime nasıl gelirse o tarafı görürüm demek
işgüzarlığın dik alasıdır.
Susuyorsa insanlar; 1 polisin, 1 eylemcinin
canını kaybettiği, yüzlerce insanın yaralandığı, araçların,
dükkanların yakılıp yıkıldığı, vatandaşın şaşkına döndüğü, her gece
tencere tava senfoni orkestrası eşliğinde tedirgin bekleyişler
yaşadığı bir ortamda yangına körük olmamak için
susuyor.
Karışık pizzaya dönen olayların üstüne tuz biber olmamak
için susuyor.
Bunca acının yanında yaşadığı nefret höykürmelerini
ortalığa saçmayı engelleyen hayasından susuyor.
Onların yerine yapılan hadsizliğe dayanamayıp soluğu sosyal medyada
alan yakınları konuşuyor zaman zaman.
Dün Ahmet Tezcan da Twitter hesabından böyle bir
şey yaşandığını yazdı: "Makara ters sarmaya başladı.Bir
gazeteci arkadaşım aradı ağlayarak.Metroda başörtülü kardeşine
saldırmış biri.. Saldıran "Senin gibi böceklerle savaştan
geliyorum" demiş... Herkes aklını başına toplasın.. Bu gidiş gidiş
değil... Bir kişinin yediği halt herkese teşmil edilmez ama o bir
kişiye herkes karşı çıkmazsa bütün bünye zarar
görür!"
Bu bir tanesi. Bunun gibi yüzlerce örnek var.
En basiti sokakta hakarete maruz kalmak. Arabasının camları
yumruklananlar, tartaklananlar...
Görüldüğü yerde "o başınızdakini yolmaya
geliyoruz" diye bağıracaksınız komutu almış mankurtlar
gibiler.
Ne başörtüsüymüş arkadaş!
Yıllardır yol yol bitiremediler!
Gerçekten "kindar gençlik" mi görmek
istiyorsunuz?
Dönüp, başörtülü bir kadını sokakta hem tartaklayıp hem de
üzerine işeyecek kadar azmış güruha bakın!
Bunlar spesifik örnekler olabilir ama sayılarının gün geçtikçe
artması hortlayan ya da hortlatılmak istenen başörtü
düşmanlığına işaret ediyor.
Vallahi biz bıktık;
ocu, şucu, bucu diyerek yaftalanmaktan ve yaftayı yediğimiz
kesimin günah keçisi olmaktan.
Hayır, hayatında bir kere AK Parti'ye oy vermemiş, Tayyip
Erdoğan sempatizanı olmamış bir kadının sırf başörtülü
diye AK Parti ve Tayyip Erdoğan yüzünden taciz edilmesi iki
kere zulümdür!
Yapmayın!