BIST 9.693
DOLAR 32,50
EURO 34,69
ALTIN 2.499,53
HABER /  GÜNCEL

Bahçeliden Erdoğana lan tepkisi

MHP lideri Bahçeli iktidarı topa tuttu. Eleştirileri odağında ise Erdoğan vardı. Üslup üzerinden başbakana yüklendi.

Abone ol

MHP lideri Bahçeli Başbakan Erdoğan'ın üslubunu yerden yere vurdu. Erdoğan'ı (lan)lı (be)li konuşmalarla siyasete argoyu yerleştirmekle suçladı.

MHP lideri ayrıca, hükümetin ülkeyi yönetirken ''AK Parti'ye oy verenler vevermeyenler'' diye ayrım yaptığını ileri sürdü

Devlet Bahçeli, partisinin Erzincan'daki Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlediği mitingde yaptığı konuşmada, 29 Mart'ta yapılacak seçimlerin ülkenin yönetimi bakımından önemli bir yol haritasının belirlenmesine yardımcı olacağını belirtti.

Seçimlere katılımın yüksek olmasını isteyen Bahçeli, geçmiş yıllardaki seçimlerde yüzde 20-22 oranında katılım olmadığını ve kullanılan oyların yüzde 2-3'ünün geçersiz sayıldığını anımsattı.

Bu konuya vatandaşların önem göstermesini isteyen Bahçeli, konuşmasına şöyle devam etti:

''Toplam yüzde 25'e yakın milli iradenin yok kabul edildiği bir seçim yapılırsa sonuçlar ne olursa olsun Türkiye'de istikrarın, seçimin ve seçilmişlerin meşruiyetinin tartışılması açısından derin yaralar açmaktadır. O bakımdan hangi şartlarda olursak olalım mutlaka eşinizi, evlatlarınızı, akrabalarınızı, yakınlarınızı teşvik edip katılımı sağlamak gerekir.''

Bahçeli, oy vermeden önce herkesin yaşanan süreci, vaat edilip yapılmayan yatırımları düşünmesini isteyerek, ''MHP diyor ki, ülke senin karar senin. Erzincan senin, karar senin diyor. MHP bunu tamamlıyor ve diyor ki sandığa gittiğinizde ülkeniz için, Erzincan için yüreğinizi koyun, üç defa üç hilale vurun'' dedi.

BİRLİK VE BERABERLİĞE VURGU

''Her şeyi ülke için, milletimiz için, her şeyi bu ülkenin birliği, dirliği, beraberliği için düşünmek lazımdır'' diyen Bahçeli, şunları kaydetti:

''Öyle dönemler olmaktadır ki, hangi partiden olursak olalım ülkemizin karşı karşıya kaldığı iç ve dış tehlikeler karşısında birlik ve beraberlik içinde olarak düşünmekte yarar vardır. Eğer ülkemizin toplumsal yönden bir huzursuzluğa, ekonomik yönden bir istikrarsızlığa, yine siyasal yönden bir çatışmaya doğru sürüklendiği takdirde ülkedeki siyasi partilerin, ülkenin temel meselelerini çözme yerine bunlarla uğraşması büyük bir zaman kaybı olduğu gibi partilerin de varlığını anlamsız kılar.

Her şeyi bu ülkenin birliği, dirliği, beraberliği için düşünmek lazımdır. Bunlar olmadığı takdirde partilerin kim olursa olsun, ne söylerse söylesin anlamı kalmaz. Geçerliliği olmaz. Çünkü toplum huzursuzdur. Kargaşa içindedir. Ülke büyük bir sosyal çalkantı içindedir. Böyle durumda partilerin esamesi dahi okunmaz. O nedenle önümüzdeki günleri bu yönüyle değerlendirmekte çok büyük yarar vardır.''

''VERGİ DENETİM ELEMANLARI AK PARTİ'NİN KORKUTMA ORDULARI OLMUŞ''

AK Parti'nin Türkiye'yi ''teslimiyetçi bir anlayışla'' yönettiğini iddia eden Bahçeli, şunları söyledi:

''AK Parti yönetirken gerilim stratejisi takip etmektedir. Bu gerilim stratejisinde Türkiye'yi şöyle AK Parti'ye oy verenler, AK Parti'ye oy vermeyenler kisvesine sokuyor. AK Parti'ye oy verenler canları, dostları oluyor, oy vermeyenleri ise bu ülkenin vatandaşı değil, hepsini hasım gören bir anlayışa sahip kılınıyor. Böylelikle AK Parti ülkede iki zıt grubu oluşturarak kendi yandaşlarını birinci sınıf vatandaş gibi algılayıp her imkanı onlara sunarken öbürlerine ise (ya bana yöneleceksin ya da ben sizi dışlayacağım) diyerek her yönü ile tehdit etmektedir. Basını tehdit etmektedir, çiftçiyi tehdit etmektedir, memuru tehdit etmektedir, esnafı tehdit etmektedir. Bugün vergi denetim elemanları AK Parti'nin korkutma orduları olmuş esnaf üzerinde. Çiftçilerimizin durumu öyle. Emekli dul yetimin durumu belli. Bugün fabrikalar kapanıyor, ama Türkiye'de her şey AK Parti için, her şey AK Parti'nin yandaşları için zihniyeti ile AK Parti faaliyet gösteriyor.''

''KUCAKLAŞMAK YETMİYOR MU?''

Bahçeli, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın mitinglerinde 36 etnik gruptan söz ettiğini ifade ederek, ''Ülkemiz nazik bir ortamdan geçiyor. Üniter yapı, toprak bütünlüğü ve bin yıllık kardeşlik üzerinde çok derin sinsi ve ince oyunlar oynanıyor'' dedi.

Başbakan Erdoğan'a ''Memleket meseleleri konuşulurken 36 etnikten başlamanın ne manası var? Neden sayıyorsun?'' diye soran Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Bunu kaşımaya, bunu kışkırtmaya, insanlara bunları hatırlatarak birbirlerine hasım kılmaya ne gerek var? Sevgi yetmiyor mu? Birlik yetmiyor mu? Kucaklaşmak yetmiyor mu? Öte yandan inanç temelinde bir ayrışmaya sebebiyet verecek sıralamalar yapılıyor. İnanalar inanmayanlar, gericiler ilericiler, laikler laik olmayanlar bu gibi davranışlarla Türkiye inanç temelinde de bir ayrışmaya doğru sürükleniyor. Kamplaşma, cepheleşmeler ve çatışmalar körükleniyor. Öbür taraftan mezhep tarafından bir dışlanmaya doğru bir sinsi faaliyet var. Bu ülkede yaşayan insanlarımız hangi mezhepten olursa olsun bu memleketin evladı, insanlarıdır. Bu milletin öz evlatlarıdır bunları hep beraber kucaklamak gerekir.''

ÜSLUP ELEŞTİRİSİ

Başbakan Erdoğan'ın konuşmaları konusunda dikkatli olması gerektiğini savunan Bahçeli, ''Bunlar üzerinde çok daha hassas olmak lazımdır. Başkalarının senaryolarına yağ bal çalmakta kimseye fayda yoktur. Bu ülke hepimizindir. Bu ülke hep beraber mutluluk ve huzuru özlemektedir'' diye konuştu.

Başbakan Erdoğan'ın miting alanlarındaki üslubunu eleştiren Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Sayın Başbakan uzun zamandan bu yana (lan)lı (be)li konuşmalarla argoyu Türk siyasetine yerleştirmeye ve siyaseti kirletmenin yanında siyasi üslubu çirkinleştirmeye çabalamaktadır. Bunun kendisine de siyasi hayatımıza da faydası yoktur. Siyaset kirlenirse, siyaset çirkinleşirse siyaset üslup olarak çirkinleşirse, partiler arasında saygı kalmazsa bu yavaş yavaş, dalga dalga halka da yayılır. Durgun bir suya küçük bir taş parçasının atılışı gibi küçük bir daire gibi çoğala çoğala toplumun her kesimini sarmaya başlar.

Seçimlerde farklı partilere oy verenler buralarda yaşıyor. Birbirleriyle arkadaştır, selamlaşır aynı yerde çalışır. Eğer siz bunlara siyasal ayrımcılığı husumet zehiri ile besler, kötü cümlelerle tahrik ederseniz sizler gittikten sonra burada siyasal çatışmalar gerginlikler yaşanır ki bu da ülkemizin toplum huzurunu kaçırır. Bunların kimseye faydası yok. Millete de yok, ülkeye de yok. O nedenle sayın Başbakan bunları konuşurken dikkatli olsun. Eğer söyleyeceği bir şey varsa hakaret etmeye gerek yok, iftira etmeye gerek yok, yalan söylemeye gerek yok. Gel neye inanıyorsan işte millet burada, işte kürsü burası. Gel anlat.''