BIST 8.985
DOLAR 32,33
EURO 35,08
ALTIN 2.299,68
HABER /  POLİTİKA

Bağımsız yargı kötü sonuçlar doğurabilir

Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in gündeminde HSYK krizi ve yargı reformu vardı.

Abone ol

Adalet Bakanı Sadullah Ergin, ''Tarafsız olmak yerine, sınırsız bir iktidar sahibi olarak aktif, şekillendirici ve yönetime hukuk üstü müdahalelerde bulunan bağımsız bir yargı, bağımlı bir yargıdan daha kötü sonuçlar doğurabilir'' dedi.

Bakan Ergin, Stratejik Düşünce Enstitüsü tarafından düzenlenen ''Demokratikleşme Sürecinde Hukukun Üstünlüğü ve Yargı'' konulu konferansın açılışında konuştu.

Ergin, Anayasa'da Cumhuriyet'in bir hukuk devleti olduğu ifade edilirken önüne getirilen ''demokratik'' kavramının demokrasi ile hukuk devleti arasındaki yakın ilişkiyi gösterdiğini söyledi.

Hukuk devletinin, yönetenlerin ya da siyasal iktidar sahiplerinin keyfi eylem ve işlemlerine karşı yönetilenlere hukuki güvenceler sağlayan bir devlet tipi olarak tanımlanabileceğini ifade eden Ergin, ''Bu anlamda hukuk devleti sadece hukuku olan değil, hukukun üstünlüğüne dayanan ve evrensel standartlarla uyumlu hukukun egemen olduğu devlettir'' diye konuştu.

Sadullah Ergin, hukuka uymanın yalnızca vatandaşlar için değil, devlet için de bir zorunluluk olduğunu vurgulayarak, ''Bunun anlamı ise vatandaşların tek taraflı olarak devlete boyun eğmekle yükümlü tebaa konumunda olmadıklarıdır. Demokrasinin bir anlamı da zaten budur'' dedi.

Demokratik hukuk devletinin gereklerinden birinin de ''kuvvetler ayrılığı'' ilkesi olduğunu dile getiren Ergin, devlette gerçek kuvvetin tek ve onun da millet olduğunu söyledi. Kuvvetler ayrılığı ilkesinin tam olarak benimsenmediği ve hukuk devleti ilkesinin yerleşmediği sistemlerde ''totaliter, olirgarşik veya jüristokrasinin'' egemen olduğu yönetimlerin görüldüğünü belirtti.

Bakan Ergin, hukukun üstünlüğüne dayalı ve kuvvetler ayrılığı sistemini benimseyen devletlerin amacının, ''evrensel ilkeler ışığında oluşturulan hukuk kurallarına vatandaşların ve devlet kurumlarının uymasını sağlamak olduğunu'' ifade ederek, ''Böyle bir sistemde hukuk kurallarının uygulanmasında herhangi bir kişi ya da kuruma ayrıcalık tanınamayacak, kurallar hukukun üstünlüğüne göre yorumlanacaktır. Hepsinden önemlisi hukukun üstünlüğü, hukukçunun üstünlüğü anlamına gelmemektedir. Üstün hukuk kuralları herkes için bağlayıcıdır'' diye konuştu.

AB SÜRECİ

Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Türkiye'nin Avrupa Birliği sürecinde, insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğünün temini konularında önemli gelişmeler kaydedildiğini dile getirerek, bu kapsamda yargının tarafsızlığının, bağımsızlığının ve etkinliğinin güçlendirilmesine yönelik bir ''Yargı Reformu Stratejisinin'' hazırlandığını anımsattı.

Stratejinin hazırlanma süreci ve içeriği hakkında bilgi veren Ergin, sözlerine şöyle devam etti:

''Yargı reformu stratejisinin de temel konularından olan yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı konusuna özellikle değinmek istiyorum. Yargı bağımsızlığı, hukuk devletinin ön koşulu ve adil yargılamanın temel garantisidir. Diğer bir değişle bağımsız ve tarafsız bir yargı, hukukun üstünlüğüne dayalı hukuk devleti ile eş anlamlıdır. Yargı bağımsızlığı, karar verilirken hür olunması, hiçbir baskı ve etki altında kalınmamasıdır. Bağımsızlık kavramının içerdiği unsurlar ise, talimat ve emir almama, karar vermede özgürlük, yasaya ve hukuka bağlılık, yasama, yürütme ve yargıya karşı bağımsızlıktır. Yargı bağımsızlığı bir kast ayrıcalığı olmayıp yürütülen hizmetin niteliğinden kaynaklanmaktadır. Buradaki temel amaç, yargıcın karar verirken tarafsızlığını ve özgürlüğünü sağlamaktır. Yargı mensuplarının özgür ve tarafsız olarak karar verebilmeleri, yargı üzerinde iç ve dış etkilerin bulunmaması ile mümkündür. Devlet kurumlarından ve her türlü baskı gruplarından gelen müdahaleler dış etkiyi, yargının kendi içinden gelen müdahaleler ise iç etkiyi oluşturur. Her türlü dış etkinin ortadan kaldırılmasının yanında yargı içinden de hakimlerin kararlarına yön verebilecek müdahalelerin öngörülmesi ve bunları engelleyecek bir sistemin oluşturulması, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığını sağlamanın bir gereğidir.

Hukuk devleti olmanın en önemli unsurlarından biri de güven veren bir yargıya sahip olmaktır. Öyle ki vatandaşların yargıya güveni devlete güvenle eş anlamlıdır. Kamuoyunun yargıya güven duyabilmesi için sadece kanunların doğru uygulanması yetmez. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin bir kararında da ifade edildiği gibi, 'adil olmak yeterli değildir, adil olduğunuzun görülmesi de gereklidir'. Adaletli görünmenin en önemli şartı ise yargısal görevin yerine getirilmesinde bir tarafın lehine davranmamak veya ön yargılı olmamak şeklinde tarif edilen tarafsızlıktır.''

YARGI REFORMU STRATEJİSİ VE HSYK

Bakan Ergin, tarafsızlığın, ''yargı görevinin tam ve tarafları tatmin edecek şekilde yerine getirilmesinin esası olduğunu'' vurgulayarak, bu ilkenin sadece karar için değil, aynı zamanda kararın oluşturulduğu yargısal süreç açısından da geçerli olduğunu ifade etti. Ergin, ''Tarafsız olmak yerine, sınırsız bir iktidar sahibi olarak aktif, şekillendirici ve yönetime hukuk üstü müdahalelerde bulunan bağımsız bir yargı, bağımlı bir yargıdan daha kötü sonuçlar doğurabilir'' dedi.

Bu nedenle Montesquieu'nun öyle bir bağımsız yargı erkinden ürkerek onu ''korkunç yargı kuvveti'' olarak nitelediği örneğini veren Ergin, ''Bu durum hakimler devleti riski olarak tanımlanmakta ve demokrasinin önündeki en ciddi tehlikelerden biri olarak değerlendirilmektedir. Jüristokrasi ile ilgili en büyük handikaplardan biri de halka hesap vermemesi, siyaseten sorumsuz olmasıdır'' diye konuştu.

Sadullah Ergin, yargı ile ilgili son günlerde yaşanan tartışmaların ardından bir çok kesim tarafından yargı reformunun artık kaçınılmaz olduğunun dile getirildiğini belirterek, ''Yargı Reformu Stratejisi'' hazırlanırken yargının tüm aktörleri ile ilkeler bazında mutabakata varıldığını söyledi.

Özellikle Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun (HSYK) yeniden yapılandırılması ile ilgili tartışmaların öne çıkarıldığını, hatta Strateji Belgesinin çok daha kapsamlı olmasına rağmen ''konunun sadece Adalet Bakanı ve Müsteşarının HSYK'da bulunup bulunmamasına indirgendiğini'' vurguladı.

Yargı Reformu Stratejisi ve eylem planı çerçevesinde HSYK'nın yapısı ile ilgili öngördükleri konulara değinen Ergin, HSYK'nın yeniden yapılandırılması konusunda özellikle Parlamento tarafından kurula üye seçilmesinin, yargıyı siyasallaştıracağı, hakim ve savcıların Parlamento'da kulis yapacakları, bu durumun ise yargının saygınlığı, bağımsızlığı ve tarafsızlığına gölge düşüreceğinin öne sürüldüğünü kaydetti.

Ergin, ''Oysa bizim önerdiğimiz yapıda Parlamento, hakim sınıfından üye seçmeyecektir. Cumhurbaşkanı ve Parlamento, Türkiye Adalet Akademisi Genel Kurulu üyelerinden, hukukçu öğretim üyelerinden, üst kademe yöneticilerinden ve avukatlardan üye seçecektir'' dedi.

Cumhurbaşkanı ve Parlamento tarafından seçilecek üyelerin sayısının hiçbir zaman kurulun hakim sınıfındaki üyelerinden fazla olmayacağını vurgulayan Ergin, geniş tabanlı ve daha çok üyeden oluşacak bir kurulda, bakan ve müsteşarın yer almasını, yürütmenin yargıya müdahalesi olarak değerlendirmenin kabul edilebilir olmadığını söyledi.

Sadullah Ergin, demokratikleşme sürecinde atılan adımların başarıya ulaşması ve süreklilik kazanmasında uygulayıcıların bu ilkeleri özümsemiş olmasının en temel koşullardan biri olduğunu belirterek, diğer önemli bir koşulun ise bu reformların devleti bütün olarak kapsayacak şekilde gerçekleştirilmesi olduğunu ifade etti.

Adalet Bakanı Sadullah Ergin, ''Yargı erkinin devletin üç temel erkinden birisi olduğu ve yargı mensuplarının reformları ve ilkeleri hayata geçirecek en önemli uygulayıcılar arasında olduğu göz önüne alındığında, yargı reformunun bir an önce hayata geçirilmesi ayrı bir önem kazanmaktadır'' diye konuştu.