BIST 9.645
DOLAR 32,59
EURO 34,80
ALTIN 2.420,40
HABER /  GÜNCEL  /  YEREL

Aziz Kocaoğlu'ndan Yıldırım'a eleştiri

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı ve CHP Adayı Aziz Kocaoğlu, CNN Türk Televizyonu’nda Enver Aysever’in sunduğu "Aykırı Sorular" programına katıldı.

Abone ol

CHP İzmir Belediye Başkanı ve Belediye Başkan Adayı Aziz Kocaoğlu, CNN Türk'te Enver Aysever'in sunduğu "Aykırı Sorular" programına konuk oldu..

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Binali Yıldırım’ın metronun bitmediği yolundaki eleştirilerini yanıtlarken, Üçyol- F.Altay metrosunun tamamlandığını, 25 Mart’ta İlahiyat Fakültesi’ne kadar olan bölümü açacaklarını ve 30 Nisan’da da kalan bölümü devreye alacaklarını hatırlatarak, "Binali Bey laf olsun diye söylüyor. Hızlı trenin açılışını 5 defa ertelediler. Şunu iddia ediyorum. Binali Bey’den daha iyi ekonomi, finans yönetimini, daha iyi iş yapmasını bilirim. Bu konuda son derece iddialıyım. Ama en önemlisi, yaptığım işin hesabını santimine, gramına kadar veririm" diye konuştu.

Atatürkçülük, bayrak, laiklik ve cumhuriyet politikası yapmadığını kaydeden Aziz Kocaoğlu şöyle devam etti:

"Benim Atatürkçülüğümü, laikliğimi kim tartışacak? Cumhuriyetçiliğimi kim tartışacak? Malumu ilan etmenin bir anlamı yoktur. Zaman kaybıdır. Ben iş yapıyorum, proje konuşuyorum. O zaman muhalefet ne diyecek? İşte "namussuz’ demeye, "hırsız’ demeye kalktılar, aldılar cevaplarını. Beceriksiz, kadrosu yok diyorlar. Niye beceriksiz oluyorum? Merkezi hükümet İzmir’e 12 yılda 5 milyar 300 milyon TL yatırım yapmış, küçücük İzmir Büyükşehir Belediyesi ise 6 milyar 300 milyon yatırım yapmış. Nasıl beceriksizlik bu? Her insana iftira yakışmaz. Bize de iftira ne yakışır, ne yapışır. Yaşantımız belli, aldığımız verdiğimiz, algımız 10 yıllık belediye başkanlığı sürecinde yapılan işlerde, hiçbir şaibe yok. Rüşvet kimden alınır? Çalışan işçiden mi alınır? Kırsaldaki vatandaştan mı alınır? Rüşvet iş yapan, inşaat yapan, ihaleye giren adamdan alınır. Bunlardan birine ilişkin bir ima da bulunulsa, 10 dakika sonra bütün iş alemi duyar. Zaten davada bütün bilirkişi raporları lehimize geliyor. Dava henüz bitmedi ama bir haysiyeti de kalmadı."

Kocaoğlu, Aysever’in Gezi olayları ve "Vali krizi" konusundaki sorularını ise şöyle yanıtladı:

"Gündoğdu Meydanı’nda düzenlenen Gezi eylemlerine iki oğlumla birlikte katıldım. Milletvekillerimiz, Baro Başkanımız ve sendika temsilcileri, hepimiz oraya demokratik haklarını kullanan çocuklara bir şey olmasın diye gittik. Bu arada ben Emniyetin, Valiliğin polislere sivil elbise giydirip, eline sopayı verip, belinde de beylik tabancası ile insanları tahrik edeceğini, insanları yerlerde sürükleyeceğini kestiremedim. Vali Bey devletin valisi değil. Hükümetin Valisi de değil. AKP adayının valisi. Aday 30’unda giderse, o da 31’inde gider diye düşünüyorum. Binali Bey kazansın diye gelmiş. Tapeleri çıktı. Bir Vali, liman yolsuzluğu operasyonunda Emniyet Müdürü’nün elinden telefonu alıp da diğer şube müdürüne "savcıyı dinleme, oyala, operasyon yapma’ der mi? Bir vali bunu derse siz o valiye ne dersiniz? Belediye başkanı olarak, o valiye saygı duyar mısınız? Ben duymuyorum. Bergama’da miting yapmak için müracaat ettik. İlçe Seçim Kurulu önce izin veriyor. Sonra diyorlar ki bu "İlçe Seçim Kurulu’nun görevi değil, kaymakamlığın görevi’. Kaymakam diyor ki, "hayır seçim kurulunun’. Bu boşlukta bizim 26 Şubat’ta yaptığımız müracaatı suya düşürüp aynı gün ve tarihte daha sonra müracaat eden AKP’ye miting için izin veriyorlar. Bunu da vali yapıyor."

Başkan Kocaoğlu, Urla’da HDP ile yaşanan seçim gerginliği konusunda da gerilim olmadığını savundu, "Bir gün sonra ben oradaydım, bütün çarşıyı dolaştım. Orada seçim bürolarına da gittik, geçmiş olsun da dedik. Diyarbakır’a neden gittiğimin altında yatan neden budur işte. Ben 76 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının birbirini tanıyarak, birbirini severek, birbirinin kırmızı çizgilerini, birbirinin geleneklerini göreneklerini bilerek, organik bağ kurulmasıyla kalıcı barışa ulaşılabileceğini düşünüyorum. Diyarbakır’a bunun için gittim; şov için gitmedim. Bir hedef için gittim. Siyasi şov yapmaya ihtiyacım yok. Zaten en beceremediğim iş de o. Şov yapmasını becerebilseydim, çok daha farklı olurdu" dedi.

CHP Konak Adayı Sema Perkaş üzerinden yürütülen Atatürkçülük tartışmasının sorulması üzerine da Kocaoğlu, "Sema Hanım, "Atatürkçüyüm’ diyenlerden binlerce misli daha Atatürkçüdür, vatanseverdir. Manisa’da işkence gören çocukların davasından bu tarafa kişiliğiyle, tutarlılığıyla, ilericiliğiyle, insan hakları savunuculuğuyla, iki dönem Baro Başkanlığını kazanmasıyla İzmir’de kimsenin karşı çıkmadığı ve karşı çıkmayacağı, herkesin kabullendiği, sevdiği saydığı bir isimdir. Konak’ta Hakan Tartan diye bir mesele yoktur. Hakan Tartan’ın kendisi meseledir. Onu da 30 Mart’ta Konaklı çözecektir. Konak Belediye Başkanı’nın yüzde 50’nin üzerinde, yüzde 60 oyla Sema Pekdaş olma olasılığı, yüzde 99.99’dur" dedi.

Aziz Kocaoğlu, Ak Parti’nin İzmir’de yaptığı mitingi de şu sözlerle değerlendirdi:

"Çalışılmış, toparlanmış, Türkiye’nin her tarafından ciddi bir kalabalık getirilmiş. AKP nereden baksanız bu seçimde yüzde 25 civarında oy alacak. Zaten oy verenlerin hepsi gelse, alanı bugünkü kalabalıktan misli misli fazlasını toplar. Önemli olan o değil. Esas problem şu: Siyaset bir tahammül sanatı. İzmirlinin bütün samimiyetimle söylüyorum ne Sayın Başbakanla, ne AKP ile ne de bakanlarla problemi var. İzmirli rencide edilmek istemiyor. "Faşist İzmir’ dediniz, en hafifinden "Gavur İzmir’ demeyi ima ettiniz, "eli yüzü sümüklü çocuk’ dediniz, Binali Bey "bu kentin milletvekili olmaktan hicap duyuyorum’ dedi, şimdi geldiniz "İzmir AKP’ye muhtaç, İzmir Binali Yıldırım’a muhtaç’ diyorsunuz. Bu sıfatları bir kente, bir kentliye yükleyip de bu kentten sizi sevmesini bekliyorsanız. İzmirli dayatmalara, abanın altından sopa gösterip de "bana oy ver, sana hizmet edeceğim’ söylemlerine inanmaz."