BIST 9.046
DOLAR 32,33
EURO 35,06
ALTIN 2.297,30
HABER /  POLİTİKA

Aysel Tuğluk'tan zehir zemberek açıklama

Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı Aysel Tuğluk'un sözleri hükümeti çok kızdıracak

Abone ol

Aysel Tuğluk, Suriye Kürtlerinden son günlerde gelen haberlere ilişkin, "Bu devrimci atılımı selamlıyoruz!" dedi.

Dicle Haber Ajansı'nın haberine göre Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı Aysel Tuğluk, Suriye'de Kürtlerin kendi güvenliklerini sağlamak amacıyla kent topraklarında yönetime el koyması ile ilgili yazılı açıklama yaptı. Ortadoğu'da tarihi gelişmelerin yaşandığını belirten Tuğluk, tarihin akışının hızlandığı anlara tanıklık etiklerini söyledi.

Tunus'ta işsizliğe ve kötü yaşam koşullarına isyan eden bir emekçinin 2010 yılının Kasım ayında bedenini ateşe vermesiyle çaktığı kıvılcımın, Afrika'nın kuzeyinden başlayıp tüm Ortadoğu'yu saran bir yangına dönüştüğünü ifade eden Tuğluk, "Halkların demokrasi ve değişim isteği, çağımızın Nemrutlarını, Firavunlarını birer birer tarihin çöp tenekesine attı. Tunus, Mısır, Bahreyn, Yemen ve Libya'dan sonra devrimci dalga yaklaşık bir buçuk yıldır Suriye'yi sarsıyor. Emperyalizmin sanal sınırlarla müdahale ettiği Ortadoğu'da yüzyıl öncesinde olduğu gibi yine tarihi günler yaşanıyor. Ortadoğu siyasal coğrafyası yeniden şekilleniyor. Halkların özgürlük istemleri kuvveden fiile geçiyor. Halkların baharı olarak da adlandırılan isyan dalgası, Suriye'deki statükoyu da değiştiriyor. İşte bu süreçte, 19-22 Temmuz tarihleri arasında Batı Kürdistan'da Kobani, Afrin, Dêrka Hamko ve Amude'de Kürtler, demokratik özyönetim pratiğini hayata geçirmeye başladıklarını ilan ettiler! Suriye'de yaşayan tüm halkların eşitlik, özgürlük temelinde kardeşçe bir arada yaşaması ve Suriye'nin demokratik birliği şiarıyla gerçekleşen bu devrimci atılımı selamlıyoruz!" dedi.

"AKP'YE VE ERDOĞAN'A GEÇMİŞ OLSUN"

AKP hükümetinin başından beri Suriye'de Kürtler bir hak kazanmasın diye strateji geliştirdiğine dikkat çeken Tuğluk, "Sünni Araplarla ilişki kurdular. Suriye muhalefetini Kürtlere karşı ajite ettiler. Ama bu politikaları tutmadı. Kürtler kendi başının çaresine elbette bakacaklar. 3 yıldır diğer partilerle de birleştiler. Suriye'deki Kürt özerkliğini başta Türkiye olmak üzere herkes tanımak zorundadır. Oranın nasıl yönetileceği, nasıl bir sistem kurulacağı, Kürtlerin karar vereceği bir şeydir. Kürtler artık birlik olmayı başarabiliyor. Suriye'deki bu durum, Kürtlerin ulusal birliğini Kuzeye de yayılarak tüm parçalardaki Kürtlerin birleşme çalışmasına hız katacaktır. AKP'ye ve Erdoğan'a geçmiş olsun" ifadesini kullandı.

"SÖZ KONUSU KÜRTLER OLUNCA YİNE SINIFTA KALDILAR"

"Böylesi tarihi olaylara tanıklık ederken sorumluluğumuz her şeyden önce, mevcut durumu doğru bir biçimde tespit edip tanımlamaktır" diyen Tuğluk, "Ne yazık ki gerek anaakım medya, gerekse devlet yetkilileri Suriye Kürdistan'ında olan bitenleri doğru anlayamıyor. Söz konusu Kürtler olunca yine sınıfta kalıyorlar. Suriye'de yaşanan gelişmeler, Suriye Kürdistan'ı halkının statü kazanma temelinde özyönetim pratiğini hayata geçirme çabaları, böylece bir kez daha hazin bir gerçeği gözler önüne seriyor. Türkiye kamuoyu kelimenin tam anlamıyla ana akım medya ve devletin ideolojik aygıtları aracılığıyla uyutuluyor! Türkiye'deki ana akım medyanın Kürtlere ilişkin her gelişmede 'bir çocuk gibi şaşabilmesi'ne şaşırıyoruz. Yaklaşık 30 yıldır tüm yakıcılığıyla gündemde olan Kürt sorununun varlığına, yaklaşık bir buçuk yıldır Suriye'de yaşanan sürece rağmen somut gerçeklikleri dahi görememe körlüğü ciddi bir patolojidir. Kürtleri, Kürt halkının tarihini, Kürtlerin yaşadığı coğrafyalardaki politik yapıyı bilmeyip söz konusu Kürtler olunca 'şok haber' eşiğini aşamamak hayret vericidir. Esasında medyanın bu durumundan çok daha şaşırtıcı olan devletlilerin bu konudaki yüzeysel, lakayt, kamuoyunu aldatmaya yönelik beyanlarıdır" dedi.

"KÜRDİSTAN'DA YAŞANANLAR SİYASİ DEVRİM"

Tuğluk, "Batı Kürdistan'da yaşananlara ilişkin ortada ciddi bir bilgi kirliliği, manipülasyon ve dezenformasyon var. Orada yaşananlar bazı devlet yetkililerinin dediği gibi ne öyle üç beş gencin birkaç mevziye bayrak asması ile açıklanacak kadar basit ve yüzeyseldir, ne de 'terör yuvası kuruluyor' retoriğiyle ifade edilip, 'buna müsaade etmeyiz' sloganıyla efelenilecek bir durumdur. Lamı cimi yok, Suriye Kürdistanı'nda yaşananlar siyasal bir devrimdir! Suriye Kürdistanı halkı, yaşadığı bölgelerde bir özyönetim pratiği hayata geçirmek üzere ayağa kalkmıştır. Suriye Kürdistanı'nda siyasal alan, onlarca yıldır BAAS'ın Arap milliyetçisi, militarist, bürokratik diktatörlüğünden geri alınıp halk meclisleri aracılığıyla bizzat halkın kendisine geçmektedir" dedi. "Devrimi, Suriye'deki olaylar başladığından beri ilmek ilmek ören, yaklaşık bir yıldan beridir Suriye Kürdistanı'nda demokratik özerkliği kurmak için ciddi bir biçimde hazırlanan bir Suriye Kürt hareketi var" diyen Tuğluk, şunları kaydetti: "Dolayısıyla yaşananlar Suriye Kürdistanı'nı biraz bilenler için bir sürpriz de değildir. Aynı zamanda yine biraz izan sahibi olanlar şunu da bilirler ki, Batı Kürdistan'da yaşananlar bir 'işgal' ya da bir 'el koyma' da değildir! Suriye Kürdistanı halkının demokratik özyönetimi, demokratik özerkliği, radikal demokrasiyi hayata geçirme hamlesidir. Batı Kürdistan'da yaşananları, ortada bir işgal girişimi varmış gibi sunmak, açıkça bir çarpıtmadır. Sormak lazım, yaşadıkları toprakların otokton (yerli) halkı olan Kürtler kendi coğrafyalarını mı işgale kalkıyor! Bu nasıl bir mantıktır! Oysa Suriye Kürtleri kendi coğrafyalarında radikal demokrasiyi kurumsallaştırmak için siyasal alanda söz sahibi oluyor. Gerçek bu!"

"NE ESAD ÇİZGİSİ, NE DE ÖZGÜR SURİYE ORDUSU'NUN ÇİZGİSİ"

Tuğluk açıklamasının devamında Suriye'de yaşananları doğru şekilde görmek için Suriye'de bulunan Kürtlerin politik çizgisine bakmak gerektiğini belirterek, "Bugün Batı Kürdistan halkının siyasal duruşu yoğun bir manipülasyon kampanyasıyla iddia edildiği gibi ne Esad çizgisi, ne de Özgür Suriye Ordusu'nun çizgisidir. Tıpkı Türkiye'de Kürtlerin yürüttüğü mücadelede olduğu gibi, Suriye Kürtleri de üçüncü cephe siyaseti yürütmektedir. Yani dertleri, Suriye'de yaşayan tüm halkların özgürlük, eşitlik ve kardeşlik temelinde demokratik bir birlikte yaşama projesini mümkün kılmaktır. Dolayısıyla Suriye'deki Kürt halkının politik eğilimi ve mücadele geçmişinden bihaber bir biçimde kestirmeci görüşler ortaya atıp etiket yapıştırmak altı boş bir çabadır. Suriye'deki gelişmelerin devlet aklı tarafından doğru okunmadığının bir diğer emaresi de Öcalan'a bir yılı aşkın süredir uygulanan hukuksuz ağırlaştırılmış tecrittir. Kuşkusuz ki bu tecridin bir nedeni de Suriye'deki olaylara ilişkin bir ön alma mantığıydı. Ancak görüldü ki, bu hesap da tutmadı. Öcalan'ı Suriye'deki olaylar şiddetlenmeye başlayınca tecride alan devlet aklını bir kez daha şu gerçeği idrak etmeye davet etmek lazım: Halkların demokrasi istemlerinin önünde hiçbir güç duramaz. Yapılması gereken tecride son verilip Öcalan'la müzakerelerin tekrardan başlamasıdır. Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümü ellerimizde. Barışı uzaklarda aramak beyhudedir. Bu gerçeği görmeyenler de tarihin hızıyla savrulmaya mahkumdur" dedi.