BIST 9.693
DOLAR 32,59
EURO 34,79
ALTIN 2.509,09

Avrupalı Türk Erdoğan’a inanıyor mu?

Erdoğan'ın Almanya ziyaretinde belirtiği görüşlerden Avrupalı Türkler umduğunu buluyor mu?

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Berlin’de 1943 yılında 2. Dünya savaşında neredeyse bir asır önce, hava bombardımanları sonucu yıkılana kadar Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Büyükelçiliği olarak hizmet veren binanın, tekrardan Türk Büyükelçiliği olarak açılışını kurdele keserek yaptı. Selçuklu mimari tarzıyla inşa edilen yapının mimarisini Erdoğan yeterli bulmadı ama konumuz bu değil… Konumuz; Avrupa’da özellikle Almanya ile ilişkilerine özen gösteren Erdoğan’ın bu görüşmelerden umduğunu bulup/bulmadığı. Erdoğan’ın ve Avrupalı Türk’ün…

Erdoğan; açılış konuşmasında birçok konuya yer verdi. Türklerin vize engeline, Almanya’daki cinayetlerin aydınlatılması, yabancı düşmanlığı, İslam düşmanlığı, aşırı sağcı saldırılar, PKK terörü, Suriye ilişkileri vs.

Diğer taraftan, Türk vatandaşlarına da seslenerek, Almanya’da daha çok söz sahibi olmak için, dil sorununun ortadan kalkması ve eğitime gerekli önemin verilmesi, siyasi platformda Türklerin daha çok söz sahibi olmaları gerektiğinin altını çizdi.

Erdoğan güzel bir konuşma yaptı. Hem kendi sorunlarını/isteklerini dile getirdi hem de, Avrupalı Türk’ün sorunlarını.

Ama bu sorunlar temcit pilavı misali Alman hükümetine sunulurken, sorunlar ne kadar iyileştirildi ne gibi adımlar atıldı bunlar yeterince takip ediliyor mu, yoksa sözler uçuyor mu?

Analiz edelim…

Avrupalı Türk’e kulak verdiğimizde, genel itibariyle iktidardan memnuniyetsizliklerini dile getiriyorlar. Bakınız; dün, Erdoğan’ın Berlin ziyareti nedeniyle Almanya’nın günlük gazetelerinden Junge Welt,’’Savaş kışkırtıcısı defol!’’ manşeti attı. Ve aynı gazete,Türkiye’li göçmenlerin Erdoğan’ı Almanya’da istemediğine dikkat çekti. Gazete AK Parti hükümetinin Kürt politikası, azınlık politikası ve Suriye ile savaş halinde Almanya’dan yardım isteyeceğini yazdı.

Durum şu ki; Almanlar Avrupa’lı Türk’ün Erdoğan’a inanmadığını düşünüyor tabii bu düşüncesinde orada ki Türk halkının önemi büyük.

Bedelli askerliğin agır bedeli, vize konusunda önemli bir gelişme kaydedilmiş olmaması, konsolosluk harçları, yabancılar için ekonomik şartların günden güne ağırlaşması ve caydırıcı politikaların artması, Erdoğan bu konuyu Almanya’da birçok kez dile getirmesine rağmen aile birleşimlerinde şartların zorlaştırılması, özellikle doğu Almanya’da dazlak çetesinin (NSP) Türk’lere zarar vermesi ve bu olayların tırmanması, Türkiye’ye tatil için giden Avrupa’lı Türk’ün tatil mekanlarında kendini yabancı turistten daha değersiz hissetmesi, çifte standartlar vesaire vesaire… netice itibariyla, Avrupa’lı Türk Erdoğan’a inanmıyor…

Özellikle bedelli askerliğin 10 000 Euro olması kızgınlığı tırmandırdı diyebilirim. Şöyle ki; Türk hükümetinin Avrupa’daki Türkleri her zaman ‘’yolunacak tavuk’’ olarak gördüğüne inanan vatandaş, bu inancını pekiştirdi.

Avrupa artık eski Avrupa değil. Almanya’da artık eski Almanya değil. İşsizlik diz boyu, ekonomi berbat, artık bırakın köşeye para koymayı herkes ay sonunu getirememekten şikayetçi, durum bu kadar vahimken, bu askerlik bedelini nasıl ödeyeceğini kara kara düşünüyor vatandaş.

Yani sözün özü; Avrupa’lı Türk’ün durumu parlak değil, ama yine aynı Erdoğan Berlin’deki konuşmasında şu söyledikleri ile de Almanları güldürdü, aslında o çok ciddiydi…

Başbakanımız Berlin’de konuşmasında Almanlara şöyle seslendi; İnsan varsa üretim var, tüketim var, dinamik nüfusa sahip olmamız lazım, ülkemde bundan dolayıdır ki ‘’üç çocuk’’ uyarısı yapıyorum. Türkiye’nin geleceği Almanya gibi olmayacak, yaşlı nüfus olmayacağız, genç nüfus olacağız. Sizde üç çocuk yapın uyarısında bulundu.

Öncesinde Erdoğan’ın bu konuşmasına yorum yapmaya zorlandığımı belirtmek istiyorum. Bu söylediklerine onun inanıyor olması da beni endişelendiriyor. Çok çocukla, çok nüfusla, refahı, gelişmişliği nasıl aynı kapta kotardığını benim aklım almıyor. Yani hakikaten, ‘’Siz doğurun Allah rızkını verir’’ kafası mı bu ?

Erdoğan öyle bir Erdoğan’ki; Avrupa’nın ortasında, Almanlara da ‘’üç çocuk’’ uyarısı yapıyor.

Ki; Avrupalı çocuk yapmaya çok korkar. Çocuk eşittir para olarak görür ve bir çocuk dünyaya geleceği zaman, tüm yaşantısını ona göre ayarlar, çok programlı hareket eder. Avrupalı kadın genelde çocuk dünyaya getirmeye karar verdiğinde iş yaşantısına ara verir ve gelecek buna göre planlanır. Çocuğun eğitimi çok önemlidir, bir on sene sonrası dahi plan/programdır.

Böyle bir topluma, bizim başbakanımızın, siz de üç çocuk yapın önerisi, hakikaten ağır bir mizahtır. Erdoğan’ın bu konuşması ile ilgili bir tane haber göremezsiniz dış basında, keza söyledikleri sabun köpüğü olarak görülmüştür.

Gelelim kendi ülkemize; Sürekli gelecek vaadleri veren Erdoğan’ın bugünü es geçiyor olması düşündürücü.

2023 ve 2071 şu an kimseyi zerre kadar ilgilendirmiyor. Üç çocuk için ne garantisi veriyor? Bu kadar işsizlik varken ve niteliksiz kalabalık varken, bunu üçe dörde mi katlamak istiyor ?

Erdoğan ‘’üç çocuk’’ uyarısını açmalı , bu paketin içinde neler var ? Üç çocuğun garantisi nedir ? Bizler buna inanalım ki, Avrupa’yı da inandıralım(!)