BIST 9.080
DOLAR 32,37
EURO 34,96
ALTIN 2.324,84

Ateş Çemberinde Dedikodu...

Atatürk'e olan sevgimizi kulluk derecesine kadar yükseltme çabasında olan bir güruhun dayatması ile yıllarımızı geçirdik.

Bektaşi ayağında yarım bir pabuç, sırtında yamalı bir cübbe İstanbul'da dolaşır. Padişahın sarayının yakınından geçerken binanın önünde duran şatafatlı, renkleri ve süslemeleri ile son derece dikkat çekici bir fayton olduğunu görür.

Tam o sırada binadan sırmalı elbiseleri olan bir adam çıkar ve muhafızların hepsi çakı gibi selama durur. Adam faytona binerken, Bektaşi meraklanır ve muhafızlardan birinin yanına sokularak sorar.

-Faytona binen padişah mıdır?

Muhafız cevap verir,

-Hayır, padişahın bir kuludur!

Bektaşi, tepeden tırnağa önce faytondaki adama bakar sonrada kendi haline bakar ve ellerini semaya açarak:

-Ey Allah’ım, bir kulunun kuluna bak! Sonra, bir de senin kuluna bak! 

-Yırtık pabuç, yamalı cübbe diye söylenir ve yoluna devam eder.

Belirli bir zaman sonra yoluna devam ederken bakar ki bir kalabalık. Merak eder insanların arasından kafasını sokarak bakmaya çalışır. Görür ki o adam. Sırmalı elbiseli şatafatlı faytonun sahibi adamı yere yatırmışlar işkence ediyorlar. Tırnaklarını söküyorlar, demir ile dövüyorlar. Diyorlar ki;

-Padişahının, efendinin hazinesi nerede gömülü söyle bize.

Adam;

-Ben onun hizmetkârıyım, kuluyum benim üzerimde çok fazla emekleri var. Kazancımı o veriyor, ekmeğimi aşımı o veriyor. İstediğinizi yapın bana isterseniz öldürün ben ona asla ihanet edemem söylemem.

Bektaşi hayretler içerisinde meydandan ayrılır ve evine gider yatar. Rüyasında bir ses duyar;

-Kulumun kuluna kulluğuna bak gördün mü? Bir de senin bana kulluğuna bak kendine gel!

Güzel ülkem uzun yıllar birçok şey ile uyutuldu maalesef. Bu Bektaşi fıkrasını yazmamın sebebine gelince;

Atatürk evet Türkiye Cumhuriyetinin değeri, kurucusu, önderi. Lakin nihayetinde hepimiz gibi bir insan hepimiz gibi bir kul.

Atatürk'e olan sevgimizi kulluk derecesine kadar yükseltme çabasında olan bir güruhun dayatması ile yıllarımızı geçirdik.

Bu şekilde davranmayanlara kem gözle bakıldı. Gerici yaftalaması ile aşağılamalar dahası suçlamalar ve müeyyideler dahi yapıldı.

Gelinen zamanda müşahede ediyoruz ki ülkemizin sorunları çok büyük. Hem uluslararası arenada hem de iç meselelerimizde.

Eğitimimiz de, kültürümüzde, barışta, ekonomide vs.

Ülke vatandaşı olarak gündemimizde tutmamız gereken ve onarmamız gereken onlarca mesele var.

CHP'de yaşanan bir portre meselesi bütün partinin gündeminde ve dahi sevenlerinin gündeminde.

Bu haberi okuyunca ülkem adına çok üzüldüm aklıma Bektaşi’nin fıkrası geldi.

Tabiî ki Atatürk'e kulluk yapılmıyor ama bir portrenin indirilmiş olması ve "Atatürk’e karşı kurumsal saygısızlık ve ihanet içine düşmüş oluruz. Partinin itibarına bir darbedir bu" anlayışı içerisinde olmak CHP adına üzücü kanaatimce.

Bence CHP sevenlerini oyalıyorlar bu gibi haberlerle. Ana muhalefet özgüvenini kaybettiriyorlar. Ülke gündeminden uzaklaştırarak ana muhalefetin sesini kısıyorlar.

Ana muhalefet görevini yüksek sesle yapmalı ki iktidar sürekli teyakkuzda kalabilsin.

Dahası memleket meseleleri ile ilgilenen bir ana muhalefet meselelerin çözülmesinde önemli faktör olabilir.

Devlet, memleket meseleleri ile uğraşırken, CHP ana muhalefet partisi olarak portre ile ilgileniyor.

Bunun hem bir dedikodu olduğunu söylüyorlar hem de bu mesele ilgili komisyon dahi kuruluyor parti içerisinde.

Bırak bu meseleye komisyon kurmayı, sen ana muhalefetsin memleket meselelerine yönelik komisyonlar kursana.

Ahmet Hakan'ın programında tepkisini dile getirmek için söylediği sözü alkışlıyorum; "Türkiye ateş çemberinde, siz dedikoduyu tartışıyorsunuz…"