BIST 9.645
DOLAR 32,56
EURO 34,86
ALTIN 2.426,32
HABER /  POLİTİKA  /  AK PARTİ

Arınç'tan polemik iddialarına cevap

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Erdoğan ile ters düştüler iddialarına açıklama geldi. Arınç, polemik iddialarını kabul etmedi, yorumları ise sığ bulduğunu söyledi.

Abone ol
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Arınç, kendilerine düşen görevin Cumhurbaşkanını bilgilendirmek ve eksik kalan yönleri anlatmak olduğunu söyledi.

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Başbakanlığa devredilen Çankaya Köşkü'nde, Başbakan Ahmet Davutoğlu başkanlığında yaklaşık 4 saat süren Bakanlar Kurulu Toplantısı'na verilen aranın ardından, gazetecilere açıklamalarda bulundu.

ARINÇ'TAN GÖKÇEK'E SERT SÖZLER- TIKLA
 
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile hükümet veya kendisiyle Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında çekişme, ihtilaf ya da karşı karşıya gelme  durumu olduğunu belirten yazılar yazıp, dedikodular yaptığını" ifade ederek, "Arınç fevri çıkış yaptı, duygusal tepki verdi, paralel devlet tartışmalarından ayrı düşmüşlerdi, şimdi intikam alıyor" gibi çok basit, sığ, terbiye dışı şeylerin konuşulduğunu kaydetti. Ülke ve millet meselelerine duygularını karıştırmadığını belirten Arınç, sözlerini söyle sürdürdü:
 
"Biz Sayın Cumhurbaşkanımız ile duygusal polemiklere girecek tıynette insan değiliz. Ona karşı bir nezaketsizlik yapmayı hiçbir zaman aklımızdan geçirmeyiz. Sayın Cumhurbaşkanımız ile hukukumuzun yıllar öncesine dayandığını ve ateş çemberlerinden geçerek bugünlere geldiğimizi herkesin bilmesi lazım. Rahat yataklarımızda, ayaklarımızı uzatarak evlerimizde sadece bunların lafını ederek bugünlere gelmiş değiliz. Türkiye'nin her tarafını köyleriyle, kasabalarıyla, Avrupa'nın her yanını düşündüğümüz inancımızı ve ülke için gördüğümüz hayırlı işleri anlatarak geçirmiş, cezaevlerinden, DGM'lerden, siyasi yasaklı olmaktan, cuntacılıktan bugünlere kadar süzüle süzüle safiyetle samimiyetle gelmiş insanlarız. 

"KARDEŞLİK HUKUKU, ARKADAŞLIK HUKUKU" 
 
Sayın Cumhurbaşkanımız ile olan hukukumuzun bir kardeşlik hukuku, bir dava arkadaşlığı hukuku olduğunu herkesin bilmesi lazım. Birileri bilmeyebilir, o yüzden vesile oldunuz, tekrar söylüyorum: Sayın Cumhurbaşkanımız devletin başıdır. Milletimizin birliğini temsil eder. Bu Anayasa'daki konumudur. Ama bunun dışında da bizim liderimizdir, yıllarca başbakanlığımızı yapmıştır, çile insanıdır ve örnek bir aile reisidir, milletini candan seven bir insandır ve halkımızın kahramanıdır. Bunları her zaman bilen, gözyaşlarıyla bu sevgiyi her zaman takdir eden bir insanım.

"ONU ELEŞTİRMEK DEĞİL, ONU BİLGİLENDİRMEK GÖREVİMİZ"

Ama şunu düşünmemiz lazım: Sayın Cumhurbaşkanımız, bazı konularda düşüncelerini ifade ediyor. Eğer o düşünceler yanlış kanaate, eksik bilgiye, yanlış yönlendirme gayretinde olan insanların adeta hoşuna gidecek bir noktaya geliyorsa bize düşen, haşa onu eleştirmek değil, onu yanlış bulduğumuzu söylemek değil, onu bilgilendirmektir, olayın eksik kalan yönlerini anlatmaktır. Benim iki gün üst üste yaptığım konuşmaları tek tek analiz ederseniz, en ufak bir saygısızlık göremezsiniz, muhatap alma göremezsiniz, polemik göremezsiniz.

"HÜKÜMETİ ELBETTE SAVUNURUM"

Ben hükümetin bir üyesiyim. Hükümetimi belli konularda elbette savunurum, yanlış anlamalara yol açabilecek eksik bilgileri tamamlamak da benim görevim olur. Dolayısıyla o günkü yaptığım konuşmaların, ben samimi olarak karşılandığını ve bundan artık diyalog yollarının ve kanallarının daha çok açılması gerektiğinden hareket ederek bugün geldiğimiz noktayı faydalı, yararlı bir nokta olarak görüyorum. Sayın Cumhurbaşkanımız ile ilişkilerimiz sadece Anayasal çerçevede Cumhurbaşkanlığı ve hükümet ilişkilerini belli bir noktada götürmek değil, aynı zamanda Türkiye için çağ atlatacak noktada, en büyük gelişmelerde imzası bulunan, toplumsal kardeşliğimizi pekiştiren, ülkenin maddi kalkınmasında en önemli hizmetleri yapmış bir insanın, vatandaşlarımızın, yurttaşlarımızın, fakirlerin, yoksulların, kimsesizlerin sevgilisi haline gelmiş bir insanla, aynı zamanda saygıya ve sevgiye dayalı bir arkadaşlığımız da vardır."
 
"KUSURU KENDİMİZDE ARARIZ"
 
"Çözüm Süreci ve diğer konularda, Sayın Cumhurbaşkanımızı eksik bilgilendirmişsek, belli konularda görüş ve düşüncelerine layıkı veçhile eğer karşılık verememişsek, kusuru kendimizde ararız. Ama kamuoyu bazı şeyleri tartışmaya başlamışsa o zaman da bunu en güzel şekilde ifade etmek bizim vazifemiz olur. Benim adım Bülent Arınç, söylediğim sözler ortadadır. Bunların arkasında hiç kimse bir şey aramasın. Ben cam gibi bir adamım, önüm arkam bellidir. Kimsenin adamı değilim, kimsenin çantasını taşımadım. Ben siyasi hayatımın sonunda, Allah kısmet ederse iki ay sonra, başım dik alnım açık olarak gezeceğim. Hiçbir akçeli işte benim ismim geçmez. Hiçbir dürüst olmayan ilişkide benim ismim geçmez. Ben hayatını, sevgisini, aşkını, gençliğini, çocukluğunu, evlatlarını bu dava için harcamış, tüketmiş bir insanım. 

"8 HAZİRAN'DA SOKAĞA ÇIKTIĞIM ZAMAN..."
 
Her sözümün arkasında kimse 'Acaba neden bunu söyledi' diye herhangi bir şey aramasın. Başkaları için arayabilirsiniz ama ben bu hesapları yaparak bugünlere gelmiş bir insan değilim. 8 Haziran'da sokağa çıktığım zaman 'Bu adam namuslu, dürüst, vicdanlı bir adamdı. Doğru söylerdi, doğru söylediği için de dokuz köyden kovulmuştu. Helal olsun' diyeceklerini biliyorum. Başkaları için teminat veremem ama benim için böyle denmesi milyarlara, trilyonlara sahip olmaktan çok daha değerlidir. 
 
"İZLEME KURULU KABULÜMÜZDÜR" 

"İzleme Kurulu'na ilişkin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 'doğru bulmuyorum' eleştirisinden sonra, hükümetin bu kurulu gözden geçirme gibi bir düşüncesi var mı? Bu kurul oluşturulacak mı? Bugünkü Çözüm Süreci Toplantısı'nda, bu kurulda bulunacak isimler netleşti mi" sorusu üzerine Arınç, "İzleme heyeti konusu bizim kabulümüzdür. Çözüm Süreci içerisinde böyle bir mekanizmaya ihtiyaç duyulduğu, iyi çalışırsa bunun faydalı olabileceği kararımız altına alınmıştır. İzleme heyetinde bulunacak kişilerin daha önce bu görevlerde başarılı hizmetleri geçmiş akil insanlar içerisinden olacağını rahatlıkla söyleyebilirim" yanıtını verdi.

"Son haftalarda her kafadan farklı sesler çıkmıştı, bunu HDP için de söylüyorum, 15-16 kişiden bahsedildi, sonra yalanlandı" diyen Arınç, şöyle devam etti:

"Sayın Akdoğan da süreci en iyi takip eden arkadaşlarımızdan birisidir. 'Bundan sonra Sayın Başbakanımızın, benim ve süreçle ilgili insanların sözlerine itibar edin' dedi. Bunun sayısının 5-6 civarında olacağını düşünüyorum bir. Yalnız bizim düşünmemiz yetmiyor, bu konuda kendilerinin de onayını almamız ve onların kabul etmesi halinde bunu gerçekleştirmemiz lazım. Aynı zamanda izleme heyetine hangi görev verilecek, hangi fonksiyonu ifa edecekler, ne şekilde bu süreçte görev yapacaklar bunu da belirlediğimiz bir listemiz var. Yani akil insanlardan seçilecek izleme heyetinin bu süreç içerisindeki görevi ne olacaktır, bu görevi ifa ederken nelere dikkat edilecektir bu da bir kayıt altına alındı. Şimdiki süreç akil insanlar içerisinden izleme heyeti olarak uygun gördüğümüz kişilerle Sayın Akdoğan temas kuracaktır veya Sayın Başbakanımız, onların oluru halinde de bu faaliyete geçmiş olacaktır.

Ancak geçtiğimiz haftadan bu yana Sayın Cumhurbaşkanımızın işaret ettiği, bizim de üzerinde daha çok hassasiyetle durmamız gerektiğine inandığımız bir konu var. Sayın Cumhurbaşkanımızı, izleme heyeti konusunda, Çözüm Süreci'nin geldiği nokta üzerinde ve geçtiğimiz Temmuz ayında çıkarılan kanun ve buna yönelik usul ve çalışma esasları konusunda daha fazla bilgilendirme ihtiyacımız doğdu. Burada bir eksikliğin bizim tarafımızda olduğunu da kabul etmeliyim. Bu aşamalar önemli aşamalardır, Sayın Cumhurbaşkanımız her noktada süreci başlatan bir kişi olarak ve süreci sahiplenen bir insan olarak da en azından yapılacak işlerden mutlaka etraflıca bilgilenmelidir, bilgi sahibi olmalıdır. Bunun görevi bize düşüyor diye düşündük, Sayın Başbakanımız ve süreçle ilgili arkadaşlarımız Sayın Cumhurbaşkanımıza bilgi arz edeceklerdir. Onun talimatları, görüşleri doğrultusunda da bu çalışmalarımızı devam ettireceğiz."

SON NOKTAYI KOYDU

"Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı bilgilendirme konusunda, 'Burada eksiklik bizim tarafımızda' dediniz. Daha önce yaptığınız açıklamalarda bu konunun anlatıldığını söylemiştiniz. Dolayısıyla, bugünkü noktaya nasıl gelindi" sorusuna Arınç, şu yanıtı verdi:

"Çok ince işler soruyorsunuz. Yani nüanslar üzerinde durmayalım. Söylemek istediğim şu: Çözüm Süreci'nin sorumluluğu hükümetin üzerindeyse bunu bir görev, yetki ve sorumluluk esasları içerisinde yapıyorsa elindeki kanun ve çalışma esaslarını uyguluyorsa aldığı kararları yapacağı işleri bizim Çözüm Süreci Kurulumuz var, oralarda düşünürüz, kararlaştırırız ve uygularız. Bu sadece hükümetin sorumluluğu veya görevi olarak kalmamalı, elbette kalmaz. Sayın Cumhurbaşkanımızın bu konuyu 'Baldıran zehri içmek' gibi nitelendirdiğini, 'siyasi hayatımızın sonuna gelsek bile bunu başarıyla sonuçlandıracağımızı' söylediğini hepiniz biliyorsunuz. Dolayısıyla süreci başlatan, bütün zorluklara göğüs geren ve siyasi hayatını adeta Çözüm Süreci'yle özdeş hale getiren bir kişinin her aşamada yeterince bilgilendirilmiş olması gerekir. O ne zaman emrederse Sayın Başbakanımız da bakanlarımız da koşarlar, bilgi verirler. Ancak onun talep etmediği durumlarda bile ilgili arkadaşlarımızın kendilerine mutlaka bilgi sunmalarında fayda olduğunu söylüyorum."