BIST 8.997
DOLAR 32,33
EURO 35,06
ALTIN 2.281,90

Ankara'ya da Suudi Towers dikilmeli...

AKP Tokat Milletvekili Resul Tosun Yeni Şafak Gazetesi'nde bir yazı yazdı.

Ve "ezcümle" dedi ki;

"Siyasetin merkezi olan Başkent Ankara siyasi görüntüden ziyade askeri bir görüntüye sahiptir. Başka bir ifadeyle Ankara'da attığınız her adım askerin siyasi Başkent üzerindeki etkisini hal diliyle haykırmaktadır" dedi.

AB'nin birçok başkentini ziyaret ettiğini dile getiren Tosun, ancak hiçbir başkentte Ankara kadar "askeri renk" görmediğini söyledi. Tosun, Ankara'nın giriş ve çıkışlarının kışlalarla dolu olduğunu belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: "Asıl milli iradenin yansıdığı yer olan TBMM çevresindeki görüntü, Ankara'ya sivil bir başkent olmaktan çok askeri bir başkent görüntüsü vermektedir. Askerin siyaset üzerindeki ağırlığını çok bariz bir şekilde göstermektedir. Demokrasinin temel unsuru olan halk iradesinin yansıdığı TBMM'nin hemen yanı başında yer alan Genelkurmay Başkanlığı, Hava Kuvvetleri Komutanlığı, Kara Kuvvetleri Komutanlığı, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı, Kara Harp Okulu hiçbir AB üyesi ülkede benzerine rastlanmayan bir görüntü vermektedir."

Tosun, TBMM'nin orta yerinde milletvekili bürolarının bitişiğinde bulunan kışlanın, milletvekillerinin çalışmalarını olumsuz yönde etkilediğini belirtti. Tosun, "Milletvekilleri askeri eğitim sedalarının gölgesinde görev yapmaktadır, bürolarına gelen misafirler şaşa kalmaktadır" dedi. Resul Tosun, "Akşam saat 19.00'dan sonra ise TBMM'nin güvenliği askere tevdi edilmekte, bu saatten sonra bürosuna gitmek isteyen milletvekili kapıdaki nöbetçi ere kimliğini göstermek zorundadır" dedi.

***

Meğer beyimizin asıl ağırına giden Mehmetçiğe kimlik göstermek zorunda olmasıymış...

Mehmet o geçerken selam verse inanın bu yazıyı yazmazdı.

Şimdiye kadar tepki gösterseydiniz iş bu raddeye de varmazdı.

Genelkurmay da "cevabi notasında" şunları söyledi:

"Bazı yazılı ve görsel basın yayın organlarında Muhafız Taburunun TBMM bölgesindeki mevcudiyetinden ve Türk Silahlı Kuvvetlerine ait karargâh ve kurumların Ankara içindeki konumlarından rahatsızlık duyanlar olduğu şeklinde haberlerin yer aldığı görülmüştür. Geçmişte bir benzeri görülen bu tür davranış konusunda kamuoyu daha önce bilgilendirilmiştir. Türk Silahlı Kuvvetlerini, bağrından çıktığı Yüce Türk Ulusunun önce gözünden sonra gönlünden uzaklaştırma gayreti olarak değerlendirilen bu tür girişimler endişe ve hayretle karşılanmakta ve münferit bir hezeyan olarak değerlendirilmektedir. Bu davranışla Yüce Ulusumuzun gönlünde kimler tarafından ve hangi amaçlarla bir boşluk yaratılmaya çalışıldığı ve bunun olası maksadı kamuoyunun takdir ve değerlendirmelerine saygı ile sunulur."

Bunun neresi "münferit hezeyan" a muhteremler?

"Toplu bir hezeyan" olması için AKP’li vekillerin Genelkurmayın Aslanlı Kapısı’nın önüne toplanıp koro halinde gidin demesini mi bekliyorsunuz?

Sıra ona da gelecektir, en ufak endişeniz olmasın...

Siz böyle Avrupa görmüş, çağdaş görüntü verdikçe bu köprülerin altından daha nice gür sular akacaktır.

Açıklamanın ilk paragrafı da ilginç ve özenle "dizayn edilmiş" bir görmeme-duymama-bilmeme sosu taşıyor.

"Bazı basın yayın organlarında... rahatsızlık duyanlar olduğu şeklinde...haberlerin yer aldığı" görülmüş...

Allah Allah...

Mısır'daki sağır sultan AKP Tokat Milletvekili Tosun'un ismi ve resmi ile köşe yazısı yazdığını duyup okudu da demek ki Genelkurmay'ın haberi yok!

Genelkurmay diyor ki;

"Türk Silahlı Kuvvetlerini, bağrından çıktığı Yüce Türk Ulusunun önce gözünden sonra gönlünden uzaklaştırma gayreti olarak değerlendirilen bu tür girişimler"…

Hiç endişe etmeyin Sayın Özkök..

Türk Silahlı Kuvvetlerini..

Bağrından çıktığı Yüce Türk Ulusunun gözünden,

Sonra da gönlünden…

Bunlar değil...

Silahlı Kuvvetlerin tepkisizliği,

Duyarsızlığı,

Vurdumduymazlığı,

"Çağdaşlık" diye takdim edilen gözü kapalı Avrupa hayranlığı uzaklaştırır…

***

Fakat Tosun'un yazısı zihnimde parlak bir "ampul"ün yanmasına neden oldu.
Doğru diyor adam...

İçinde bulunduğumuz bu yabancı sermaye, askeri bölgeler dahil yabancılara mal satışı, özelleştirme sarmalından yararlanmalıyız.

Ankara'nın, İstanbul'dan nesi eksik? Onun neden Dubai Towers'i yok?

Bir gece ansızın Genelkurmay'ın kapısına Melih Gökçek'in dozerleri yanaşmalı...

Sabaha kadar binayı yerle bir etmeliler...

Yerine de görkemli bir imza töreniyle mutabakat altına alınacak, şeyhli-maşallahlı-kefiyeli bir Suudi Towers dikilmeli...

Çok yüksek, İstanbul'dakinden de yüksek ve burgu şeklinde olmalı ki Mustafa Kemal bile yattığı Rasattepe'den görebilsin…

Meclis binasının tam karşısındaki Jandarma ve Deniz Kuvvetleri binaları da aynı kaderi paylaşmalı..

Oralara çok yıldızlı otel zinciri iyi gider.

Hele Harbiye... 24 saat, gece ve gündüz, Dikmen sırtlarından Anıtkabir'i ve Kale'deki ay-yıldızlı albayraığı gözetleyen Harbiye...

Nizamiye'sinde...

1824'den bu yana dört kıtada verdiği şehitlerin isimlerinin altın harflerle kazılı mermer levhaların bulunduğu Harbiye...

"Gençliğim eyvah" Harbiye...

"Yaşa Varol" Harbiye...

Yer ile yeksan edilmeli... Taş üstünde taş bırakılmamalı... Ne işi vardır Harbiye'nin Ankara'da?

Uzak, çorak bir Anadolu bozkırına sürülmeli…

Yerine de aslanlar gibi, meselâ "Uluslararası İlişkiler IŞIK Üniversitesi" kurulmalı...

Böylece iktidar milletvekilleri Hüsrev Kutlu'nun da, Resul Tosun'un da, Bülent Arınç'ın da tüm istekleri karşılanmış olur.

***

Meğer kâbusmuş ey millet, diye yazmış Hüseyin Mümtaz ve şöyle bitirmiş bir yazısını:

Uykudan bir uyandım ki ter basmış.

Ateşler içinde, "
tarifsiz kederler içinde" kıvranmaktaydım...

Benim gördüklerim sadece bir karabasanmış ama ey okuyucu...

Sen sen ol korkulu rüya görmektense uyanık kal...

Hiç uyuma…

Asla uyuma…

Ateş bacayı sarıyor...