BIST 9.091
DOLAR 32,38
EURO 35,02
ALTIN 2.325,50

Amin!.. Amin!.. Amin!..

Rivayet edilen şu ki, bir Cuma günü Resul-i Ekrem minberdeyken daha hutbeye başlamadan üç sefer üst üste ‘Amin!, Amin!, Amin!’ der sonra da...

Rivayet edilen şu ki, bir Cuma günü Resul-i Ekrem minberdeyken daha hutbeye başlamadan üç sefer üst üste ‘Amin!, Amin!, Amin!’ der sonra da hutbeye başlamış.

Namazdan sonra sahabelerden biri sormuş:

‘Ya Resulullah hayır ola ne diye hutbeden önce üç sefer arka arkaya ‘Amin’ dediniz?’

Resulullah Aleyhisselam buyuruyor ki, “Hazreti Cebrail geldi ve dedi ki: ‘Anne baba olarak ikisi ya da biri, bir evladının yanında yaşlandığı halde onların rızasını kazanamayan kimseye ‘veyl’ olsun.' Ben de 'Amin'" dedim.

Cebrail yine söyledi: 

‘Senin ismin yanında zikir edildiği halde sana selat ve selam getirmeyene ‘veyl’ olsun.' Ben yine Amin dedim.

En son dedi ki:

‘Üzerinde Ramazan ayı geçtiği halde günahları af olmayana ‘veyl’ olsun.' Ben yine Amin dedim.

Değerli dostlar; Peygamber Aleyhisselam'ın kolay kolay bedduaya Amin demediğini biliyoruz. Fakat bu üç durumda olan kimseler o kadar büyük bir gaflet içindedirler ki, hiç bir aklı selim sahibi bu duruma rıza gösteremez. Ancak açık ifadeyle ‘yazık ki ne yazık’ diyebilir.

Bir insan düşünün ki anne babasına yararlı olmuyor, hallerini sormuyor, gerekli maddi-manevi katkıda bulunmuyor. Bu insanın haline insan eyvallah diyebilir mi? Bu adam azap görmesin de kim görsün. Yanlış yapanın yüzüne gülmek caiz midir?

Resul-i Ekrem Hz Muhammed’in (S.A.V.) ismi zikredilecek ve duyan bir kimse selat ve selam getirmeyecek, âlini ve eshabını selat ve selama katmayacak, olacak iş midir?

Biz;

İman’ı ve İslam’ı,

Şefkat ve merhameti,

Sabrı ve metaneti

Hilmi ve cesareti,

Aşkı ve muhabbeti,

Helal kesbi ve sahaveti,

Ondan öğrendik, onların sayesinde kavradık. Dolayısıyla hem Peygamberimiz'e hem Peygamberimiz'in yolunda giderek bu güzellikleri bize ulaştırmaya vesile olan aline ve eshabına minnettarız. Kendilerine selat ve selam getirerek bir nebze olsun minnettarlığımızı ifade ediyoruz. Diyarbakır'ın Hazreti Süleyman Camisi’nde şehit olarak yatan 27 sahabe herhalde dünyalık kazanmak için buralara kadar gelmediler haşa...

Resul-i Zişan’a, aline ve eshabına ve bahusus bu diyarlara kadar gelip atalarımızın ve dolayısıyla bizim İslam ile müşerref olmamıza vesile olan Hz. Süleyman Camisi’nda hâlâ da bu şehre bir nevi manevi bekçilik yapan şehit sahabelere milyon kere selam olsun. Hatemül Enbiya’nın ismi zikir edildiği halde salat ve selam getirmeyene tabii ki ‘veyl’ olsun.

On bir ayın sultanı, ibadet, tefekkür ve istiğfar ayı olan Ramazan ayına gelince, Yüce Yaradan, ‘Yok mu tövbe eden, tövbesini kabul edeyim; yok mu mağfiret dileyen, gühahlarını affedeyim; yok mu Dua eden duasını kabul edeyim’ buyurduğu halde Orucunu eda etmeyip üstelik günah işleyene olmasın da kime ‘veyl’ olsun.

Hem oruç ayında sıhhatli bir kimsenin mazeretsiz oruç tutmaması için,

Ya gayrı Müslim,

Ya deli,

Ya da adette olması lazım,

Buna kimsenin bir diyeceği yok.

Aksi takdirde hoş görmek mümkün mü buna ancak ‘Yazık ki ne yazık’ denilebilir. Müslüman isek İslam’ın gereğini yapacağız

İslam’ın beş şartını yerine getirmenin yanı sıra;

Adil olacağız,

Şefkat ve merhameti elden bırakmayacağız,

İnsanlar arasında emin bir birey olarak bulunduğumuz çevreye güven vereceğiz,

Paylaşımcı olup, etrafımıza yardım elini uzatacağız.

Cennet-i Ala pahalıdır bedel ister, burada keyfine bakan kusura bakmasın orada keyif çatamaz.

En nihayet diyorum ki,

Ne mutlu anne babasının duasını kazananlara,

Ne mutlu Resul-i Ekrem’e, âline ve ashabına, selat ve selam getirenlere,

Ne mutlu Ramazan-ı Şerifi ihya ederek Cenab-ı Allah’ın (C.C.) rızasını kazananlara

Bu mutluluktan payidar olmanız dileğiyle.

Ramazanınız hayırla neticelensin inşallah

----------------

VEYL NE DEMEK?

‘veyl’ azabı, ikabı ifade eden bir kelimedir. Diğer bir anlamı da Cehennem çukurlarından bir çukurdur, en hafif manasıyla yazıklar olsun anlamında kullanılan bir kelimedir.