BIST 9.008
DOLAR 32,33
EURO 35,04
ALTIN 2.280,65

Ali Kızıldağ’dan Birlik Çağrısı

Bakın, Ali Kızıldağ turizmde paradigmanın değişmesi gerektiğini nasıl vurguluyor

Merhabalar,

Bu yazımda, 1992 yılında kurulan POYD Türkiye Başkanı ve aynı zamanda Calista Luxury  Resort Hotel Genel Müdürü Ali Kızıldağ’ın ülkemizdeki Turizm ve Otelcilik dünyasının dünden bugüne yükselen grafiği ve 2015 yılında geldiği son durum ve geleceğinin nasıl yapılandırılmasıyla ilgili Turizmin davetkar, birleştirici, barışçıl sesiyle dobra dobra sektör temsilcilerinden, devlet yetkililerine varana dek birlik çağrısı ve neler yapılması gerektiğiyle ilgili görüş ve düşüncelerini sizlerle paylaşmak istiyorum.

  

Ali Kızıldağ Diyor ki;

Türkiye turizm gelirlerinde dünya dokuzuncusu olmuş bir ülke, campinglerden bugünlere turizm ve otelciliğin geldiği bu nokta tez konusu olur.

1983’te ki turizm teşvik yasasıyla ülkemiz turizmine kazandırılmaya başlanılan dünya çapındaki otellerimizle olumlu olan şu ki dünyada hiçbir turizm destinasyonunun göstermediği gelişmeyi gösteren bir Türkiye var. Dünyanın farklı ülkelerinden gelen turistler, 35 Milyar Dolar turizm geliri, 1,5 milyon istihdama sahip bir turizm potansiyelimiz var.

Fakat Türkiye’nin imajıyla ilgili devam eden negatif yönde bir algıyla karşı karşıyayız. Turizmciler olarak 2014’ün son çeyreğinden itibaren aylardır devam eden negatif haber ve yayınların telafisi konusunu her fırsatta, her platformda gündeme getiriyoruz.  Son 7-8 aydır dünyada hangi kanalı açarsanız açın ya haber ya alt yazı ile Türkiye’de şu oldu, şu yok, bu yok gibi birçok olay çarpıtılıp olumsuz olarak veriliyor.  Bu milli bir meseledir, sağcısı solcusu topyekun Türkiye’nin imajının olumsuz yönde algılanmasına yönelik çalışmalara karşı devletin önderliğinde aksiyon almak gerekiyor.

Bu husus tüm sektörleri yakinen ilgilendirmektedir. Yabancı sermayenin Türkiye’ye ilgisini azaltıyor. Döviz yok, turist yok, yatak yok, istihdam yok, işsizlik var demek arz ve talep dengesinin alt üst olması demek.   Ermeni soykırımıyla ilgili Avrupa Parlamentosunun onayı bunun bir teyidi şeklindedir ve negatif yönde farklı organizasyonların belki de planlı olarak Türkiye’nin imajını olumsuz yönde etkilediğini gözler önüne sermektedir.

   

Olumlu Algı Üretmeliyiz

Birlik ve beraberlik ruhuyla ülkemiz turizmine sahip çıkmalıyız. Dünya üzerinde Türkiye’ye turist gönderen destinasyonlarda o ülkedeki yayın organlarında Türkiye’nin politikasından ziyade Türkiye’nin turistlik değerlerini anlatan belgeseller yayınlatmalıyız. Yine bu ülkelerden ünlü simaları, kitlelerin dikkatlerini çeken isimleri Türkiye’ye getirip, onların ülkemizde yaşadığı güzellikleri, tarihimizden, coğrafyamızdan, gezilip görülmesi gereken yerlerimizden, müze ören yerlerimiz, antik miraslarımız, geleneksel Türk Misafirperverliğimizden övgüyle bahsetmelerini, yaşadıklarını kendi tv kanalları ve yayın organlarında aktarmalarını, paylaşmalarını sağlayarak her an olumlu algı üretmeliyiz.

  

Berlin, Petersburg, Kiev, Almaata, Amsterdam, Paris, New York gibi Türkiye’ye turist gönderen dünya şehirlerinde çok büyük eventler yapmalıyız.  Aynı zamanda da yerelden evrensele Antalya’da Yörüklerin yaşam tarzı, Aspendos festivalleri, Edirne yağlı güreşleri, Sivas Divriği Ulu Camii, UNESCO’nu dünya miras listesi altına aldığı şehirlerimiz, ilçelerimiz, antik kentlerimizden Nemrutta güneşin doğuşuna Ani harabelerine kadar ülkemizin farklı bölgelerinden paha biçilmez eşsiz coğrafyamızın haber değeri olan detaylarını pozitif çekim gücünü tüm dünyaya hissettirmeli, yaşatmalıyız. Üstüne basarak söylemeliyim  Alper Tekbaş, bu milli bir meselidir. Topyekun sahip çıkmamız ve her zaman olduğundan daha da çok çalışmamız gerekmektedir.

  

Paradigma değişmeli

Doğru Paradigma

Yeni Paradigma

2015 yaz sezonuna girdiğimiz şu günlerde gündemimize baktığımızda kar realizasyonumuz adeta çöktüğünü, sürekli artan yatak kapasitesi, yeni açılan otellerimiz, rekabet aracı olarak oda fiyatlarını baz alıp sürekli uygulanan düşük fiyat politikalarıyla var olan karlılıkları da eritmiş durumdadır.  Bu da otelcilik sektörüne zarar vermektedir.Turizmin tüm aktörlerinin kafasını masaya koyup artık duvara tosladığımızı ve paradigmayı değiştirmemiz gerekliliğinin kaçınılmaz olduğunu anlamamız gerekiyor. Türk turizmi ve otelciliğinin kurtuluş reçetesinde sezonluk değil, günlük anlık hiç değil, kalıcı, köklü, istikrarlı sürdürülebilir uzun vadeli çözümler bulmalıyız. Ortak irademizin sağduyu ile bu metotları farklı perspektif bakış açılarını hayata geçirmemiz gelecekteki kaderimizi etkileyecektir. Otelcilikteki kaderimizin mutsuzluk olmasına izin vermemeliyiz. Kendi paradigmamızla kendi haritamızla kendi senaryomuzda yeni yol haritamızı sürdürülebilirlik kapsamında otelcilikte sorunsalın çözümseli olarak uygulamaya sokmalıyız.

  

Son olarak şunu da ifade etmeliyim ki bizler yaşarken gelecek nesillere de yaşanabilir bir çevre ve dünya bırakmalıyız.

İşletme sahipleri yöneticiler turizm çalışanları ve turistler destinasyonların korunmasına el birliği içinde yardımcı olmalıyız. Unutmayalım ki bu dünya sadece bizim değil gelecek nesillerinde dünyası çevre bilincimizle doğaya, çevreye, tarihi ve doğal güzelliklerimize sahip çıkıp koruyup en güzel şekilde tanıtmalıyız. Dört tarafı denizlerle çevrili ülkemiz turizmde genç, dinamik, üretken bir bilinçte olmalıdır.  Birbirinden güzel otellerimiz bulunduğu lokasyonla  çevresiyle gezilip görülecek yerleri müzeleri, antik kentleri, uluslararası organizasyonlara sanata, müziğe, yaşama görsel bütünlüğe verdiğimiz değerle bütünleştiğinde o turizm beldesi bölgesi konaklama işletmeleri, otelleri, mekanları, yeme içme kültürü ile  maddi ve manevi olarak çok daha önem kazanacak, eğitim ve alt yapı kaynakları, yatırım maliyetleriyle, turizm çalışanlarının bugünü ve geleceği çok daha güzel olacaktır. Bunun için el birliği içerisinde bu ülkenin her bireyi üzerine düşeni yapmalıdır.

      

Yılların deneyimi, otelciliğin güçlü otoritesi Ali Kızıldağ’a paylaşmış olduğu önemli açıklamalar ve duyarlılığından dolayı teşekkürler…

Tatil tadında kalın.