BIST 9.693
DOLAR 32,50
EURO 34,69
ALTIN 2.499,53
HABER /  GÜNCEL

Alev topuna dönüşen FETÖ'de asıl soru

Habertürk yazarı Nihal Bengisu Karaca, bugünkü köşesinde alev topuna dönüşen FETÖ polemiğini yazdı.

Abone ol

"FETÖ'de baş sorumlu Erdoğan'dır" diyenler 15 Temmuz'da hedefin Erdoğan olduğunu unutuyor mu?

Kritik soruyu Habertürk yazarı Nihal Bengisu Karaca, "Alev topu" başlıklı köşesinde sordu.

Orgeneral Hilmi Özkök’ün “2004 yılında uyardık” sözleriyle fitilini ateşlediği FETÖ'yle mücadele konusu Karaca'nın gündemindeydi.

Başbakan Binali Yıldırım'ın hafta sonu “FETÖ, AK Parti döneminde palazlanmadı” açıklamasını hatırlatan Habertürk yazarı, konuyla ilgili AK Parti ve CHP'nin karşılıklı suçlamalarını ve gelinen son durumu aktardı:

"Mesele Sayın Hilmi Özkök de değil. Mesele, hemen herkesin eline değmiş bir alev topunu, şimdi kimsenin tutmak istememesi. FETÖ ile ilgili sorumluluğun inanç bağı üzerinden sadece AK Parti’ye yıkılmak istenmesi.

FETÖ’nün devlet içindeki kadrolaşmasının tüm yükünü dönemin hükümetine yüklemek ve 17-25 Aralık sonrası yaptıkları ittifakı unutturmak istiyorlar.

Karşılığında da haklı olarak kendilerine “Biz en kötü ihtimalle henüz ne olduğunu tam anlamadığımız bir örgütün argümanlarına kandık. Ama siz 17-25 Aralık sürecinde ‘aslında’ ne yaptığı ortaya çıkmış bir örgütten nemalanmaya çalıştınız” deniliyor.

AK PARTİ'YE KUMPAS DAVALARI ELEŞTİRİSİ

Buna karşılık CHP diyor ki: “O kadar Ergenekon, Balyoz ve bir dizi kumpas oldu, bunlar da mı FETÖ’nün niyeti konusunda aydınlanmanızı sağlamadı? Bilakis bu kumpas davalarını kotaranlarla işbirliği yaptınız, onların tehlikeli olduğunu söylememize rağmen inanmadınız.”

17 ARALIK SONRASI CHP- FETÖ İTTİFAKI SUÇLAMASI

Cevap tabii ki açık: “Haksız yere tutuklananlarla dayanışma içinde olduğunuz için, bizden çok daha önce anlamıştınız gerçeği. Yine de 17-25 Aralık sürecinden sonra ittifak yaptınız.”

CHP’lilerin cevabı gecikmiyor: “İttifak yapmadık, ortada bir yolsuzluk skandalı vardı, paralel yapı var diye yolsuzlukları görmezden mi gelseydik?

Hayır, ama yolsuzluk iddialarıyla hedeflenmek istenen geniş spektrumlu-uzun vadeli mühendislik faaliyetine mesafe koyabilirdiniz. Kemal Kılıçdaroğlu’nun yasadışı yollarla elde edilmiş dinleme kayıtlarını grup toplantısında dinletmesini bile geçelim. İttifakın somut delili, FETÖ’nün Dışişleri’nde yapılan bir toplantının kayıtlarını 28 Mart 2014’te sızdırmasından tam bir hafta önce Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Bazı arkadaşlar haber verdi, hükümet Suriye’ye girme hazırlığı içinde” açıklaması yapmasıdır. Bu durum o günlerde, “Dinleme kayıtları medyadan önce Kılıçdaroğlu’na mı servis edildi?” tartışmasına neden olmuştu.

Başbakan Yıldırım’ın tartışılan konuşmasındaki çelişki “FETÖ, AK Parti döneminde palazlanmadı” cümlesinde değil. İçinde haklılık payı da bulunan şu ifadelerde: “Bizim için kırmızı çizgi, terör faaliyetinin başladığı gündür, o da 17 Aralık’tır. Durup dururken cemaatlerin üzerine gidip, ‘Siz bir şeyler yapıyorsunuz, biz anlamıyoruz ama sizin defterinizi düreriz’. Bunu mu söyleyelim? İnsanları öldürmedikçe, eline silah almadıkça terör örgütü muamelesi göremez.”

YENİ MAĞDURLAR

Teoride haklı ve adaletli bir bakış açısı. Ancak pratikte pek öyle olmadı. Bırakın eline silah almayı, araba kredisi almak için Bank Asya’da hesap açtıran, ödemeleri bittikten sonra da hesabını kapatmayı ihmal eden ya da unutan insanlar bile terör örgütü mensubu muamelesi gördü . Şimdilik hükümetin mağduriyetleri gidereceğine inanıyoruz, çünkü çabalar da görüyoruz.

ASIL SORU

Konumuza dönelim. Bu tartışmalardaki asıl soru şu:

“15 Temmuz’u başımıza bela eden AK Parti ve dönemin başbakanı Erdoğan’dır” demeye getirenler, 15 Temmuz’un ilk hedefinin AK Parti ve şimdinin Cumhurbaşkanı Erdoğan olduğunu neden unutmuş gibi yapıyorlar?