BIST 9.693
DOLAR 32,50
EURO 34,69
ALTIN 2.499,53

Alanya’da “siyaset” ve “din faktörü”… (3)

Alanya/Mahmutlar’da “siyaset” ve “din", Akademisyen sanatçıların teşvikleri, YÖK, AK parti, CHP, MHP, HDP, Z.Akman, Y.Aktay,

Alanya yıllardır AK parti ile yola devam ediyordu. Son seçimlerde  - 2004  Mart-  Anavatan’dan Başkan seçilen sonra AK Parti’ye geçen ve uzun dönem başarılı bir Belediye başkanlığı yapmış olan-  Sn. H. Sipahioğlu’nu yeniden aday koyması  seçmeni yordu, seçmen değişiklik arıyordu. Bu arada siyasi konjüktür gereği CHP ile MHP ağırlıklı oldukları yerlerde güç birliğine gittiler ve Kestel Belediye Başkanı  Sn. Adem Murat  Yücel MHP den ortak aday oldu. Buna Süleymancıların (sayılarının 6.000 olduğu söyleniyor)da desteği eklenince  Sn. Yücel Alanya Belediye Başkanı oldu. Gazipaşa’da CHP yerini AK partili başkana devretti.

Sn. Yücel, iyi niyetle bir şeyler yapmaya çalışıyor. Haziran ilk  günlerinde başladığı asfaltlama çalışmaları devam ediyor.

Çöpler zamanında toplanıyor, temizlik yapılıyor. Sulama ve yeşillendirme, çiçeklendirme  devam ediyor.

Antalya Büyükşehir olup, Alanya  bağlanınca, Başkanın üstünde  AK Parti’li koordinatörler (Hüseyin Güney ve daha sonra Nurettin Uludağ) atandı.

Söylenene göre büyük projeler koordinatörden geçtikten sonra Antalya’ya gidiyormuş. Antalya Büyükşehir Belediyesi Alanya Koordinatörü olan Ak Parti eski İlçe Başkanı Hüseyin Güney ise;  “Bizim Alanya Belediyesi’nin görev alanları ve yetkileri ile ilgili bir çalışmamız veya tasarrufumuz yok. Alanya Belediye Başkanı kendi görev alanındaki yerlerde çalışma yapacaktır. Biz sadece büyükşehrin Alanya'da yapacağı hizmetleri takip edeceğiz” diyor.

Şimdi bağlantının sancıları görülüyor, halk şikayetçi, özellikle yazın sayısı artan Mahmutlar halkı ilçe olmak için çaba sarf ediyor.

Alanya’da, özel günler, bayramlar, ülke genelinde olan olaylar v.b. kimsenin umurunda değil…

Ne yürüyüş var, ne bayraklar asılıyor…

MHP’nin kalesi ama, ilginç bir durum var…Koskoca İstanbul’da bile organize olan gençler, burada sıcaktan ve (Cuma günleri hoca istediği kadar azgınlıktan uzak durun desin!) Ruslardan bunalmış! vaziyette…

Arabalarının camlarındaki da milliyetçi söylem yazıları yetiyor!
HDP yoğun göç nedeniyle taban yapmış durumda. 

Hep söyleniyor ya, ülkemizin %99’u müslümandır diye. Kutsal kitabımız bir ve tek  olmasına rağmen, o kadar farklı uygulamalar var ki...

Sadece Cuma Müslümanlığı ile, toplum içinde;  hak ve  kul hakkı yemeden, çevreye önem vererek, yabancılara yanlış gözle bakmayarak v.b.”  insanca yaşamak asla mümkün değil…

İlahiyatçılarımızın hali ortada, hemen hemen her konuda ayrışıyorlar millet ne yapsın?!

Küçük bir sürtüşmede ana avrat küfürler eden, sapık ilişkilere meraklı bir toplumuz!…“TRT'de Pelin Çift'in sunduğu programa konuk olan ilahiyatçı Ali Rıza Demircan'ın “ileri derecede oral ilişki” sözü ve bunun karşısında sunucu Çift'in kendini tutamayıp gülmesi, İsviçre'nin saygın gazetelerinden Blick'e manşet oldu. Demircan’ın “ileri derecede oral ilişki” sözünden sonra gülme krizine giren sunucu, hocam sizin derdiniz ne? demişti” Daha sonra Cübbeli Ahmet Hoca’da konuya girdi.Çok gereksiz ve saçma…

Bayram namazı cuma gününe geldiği için cuma namazına gerek var mı? gibi saçma sorulara uzun uzun yanıt veriyorlar. Sn. hocalarımız; ekranda yeriniz, medyada köşeniz var diye, her soruya cevap verme zorunluluğunuz yok.  Kısaca; “evet gerek var” cevabı yeterli…

İflas etmiş genç iş adamlarının! (her iş kurana iş adamı denmiyor) kumarda  -Kıbrıs’ta- ve kadınlarla yediği paraları ballandıra ballandıra anlatması kıyı kesimlerin tam bir ironisi…

İstanbul’daki hutbelerde, ezan okunurken –ve bittikten sonra da-  konuşmaya devam edilir. Alanya’da güzel bir uygulama var; hutbe ezan ile beraber kesiliyor ve camidekiler sakin bir şekilde ezanı dinliyorlar. Bu uygulama neden diğer illerde yapılmıyor anlamıyoruz!..

Satış arabası Alanya’ya/Mahmutlar’a bir uçtan giriyor, dağıta dağıta (senetsiz, güven ile) öbür uçtan çıkıyor, dolayısı ile mallar aynı ya da benzeri.

Hava kapatınca,  esnaf “eyvah bugün de öldü” diye üzülürken, yerliler “oh serinledik”, tatilciler “hay Allah, bir gün daha gitti”  diyor.

Alanya’nın şimşekleri de değişik, birbirine zincir gibi bağlanıp, büyük bir sahayı aydınlatıyorlar, arkadan ceryanlar kesiliyor ve fırtına bekleyişi başlıyor. Fırtına 10’ içinde her yeri birbirine katıyor.

Belediyeler, esnafa  ilgili STK larla ücretsiz dil kursları veriyor.

Kavga, sadece kadın konusunda veya içkili olunca çıkıyor. Ancak, geceleri yoğun bir kadın ticaretinden bahsediliyor.

Esrar maalesef yaygın, jandarma yoğun bir çalışma ve takip içinde.

Örnek cezaevi, çalışmalarına devam ediyor.

Yerlilerin tabiri ile; “Alanya 2. İstanbul, her türlü kirliliğin içinde. Rant kavgası çok büyük. Yerlilerin tabiri ile  “ipini koparan buraya akın ediyor.  İş başaramayan buraya geliyor, burada da batınca kayboluyor. Güvenlik 1. sorun”

“Dim çayı” bütün güzelliği ile herkesin dikkatini çekiyor. Alabalık 17.500 Tl,.

Mahmutlar’da  -geçen yıl- arıtmadan ortaya çıkan ve uzun süre devam eden “pis koku”  bu sene yok, ama sinek  çok. Dediklerine göre; yumurtlama zamanında ilaçlama yapılmamış.

Camiler Cuma namazlarında dolu ama teravilerde (klimalı olmasına rağmen) 2-3 sırayı zor buldu…

Kahvelerde oyun kültürü çok zengin, bol bol çay içiliyor,  akşamları boş kahve yok gibi.

Çalışanların çoğu lise öğrencisi veya Adana, Hatay, Urfa, Malatya,  Mersin’den  gelen gençler.

 Elbette bu kadar  inşaat olunca, çevre illerden yoğun bir  işçi akını var ve akşamları sahil kenarlarındalar.

Mobilyacıların en çok olduğu yer Oba bölgesi.

4 aileden ikisi  ayrılmış vaziyette, bu yoğunluk sosyologların dikkatini çekmeli. İçki ve sigara kullanımı %90 civarında. Gençlerde bira rağbette…

Yerli halk çok hızlı ve kelimeleri yutarak konuşuyor. Naapan? gibi…

Sahilde en çok okunan Sözcü, Posta gazetesi ve Haydar Dümen’in  köşesi…(Hala cinsellik konularının orta yaş kuşağınca okunması ilginç)
Mahmutlar’ın ve Alanya’nın yerel gazeteleri de takip ediliyor…

“Denizde boğaz/burun temizlemek, tükürmek, tanıdıklarını/komşularını takip etmek, dedikodu yapmak”  yazlıkçılarımızın en belirgin özelliği.

Yabancılar, güneşlenip kitap okuyorlar.

Yabancılar sabah 07.00 de yürüyüşe veya denize gidiyorlar, bizim yazlıkçılar 09.00 dan önce kalkmıyorlar.

 Yazlıkçılarımız -yazlıklarda bile- oturmaya/komşu gezmesine bayılıyorlar, sonra da kilodan! bahsediyorlar.

Yollarda “ağlayan, bağıran, restoranları birbirine katan çocukları;  yüksek sesle konuşanları”  görüyorsanız bizden olduğunu anlıyorsunuz. Yabancılar  sanki çocuk-insan değil!..

2  kelime öğrenerek yabancı turistleri taciz eden (esnaf), yanlarında küfürlü konuşan (orta-lise öğrencileri) gençler maalesef çok. Ve, doğal olarak ters etki yapıyor.

2 yeni üniversite (1 devlet 1 özel)  Alanya için şans.* Tabii güçlü kadrolar olursa. Üniversiteler projeler ile yöre halkına çözümler sunabilmeli, bilinçlendirebilmelidir. Halkla bütünleşmeyen üniversite olmaz. Takip ediyoruz ve bekliyoruz…

*Yüzde yüz İngilizce eğitim vererek gençleri donanımlı yetiştirmeyi ve iş hayatına hazırlamayı amaçlayan Alanya Hamdullah Emin Paşa (HEP) Üniversitesi; Sanat ve Tasarım Fak., Turizm Fak., Yabancı Diller Y.O,Fen Bilimleri ve Sosyal Bilimler Enstitüsü’nden oluşuyor.

Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi; Eğitim Fak., İşletme Fak., Mühendislik Fak.,Tıp Fak., Akseki Meslek Y.O., Alanya Ticaret ve Sanayi Odası Meslek Y.O.,Gazipaşa Mustafa Rahmi Büyükballı Meslek Y.O., Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Fen Bilimleri Enstitüsü’nden oluşuyor.

AKADEMİSYEN SANATÇILAR; “ÇOK ŞÜKÜR!” DEDİ: Konservatuarlarda sözleşmeli sanatçı statüsünde  görev yapan akademisyen/sanatçıların  (260 kişi) 2013 Aralık teşvikleri nihayet son imza merci olan Başbakanlık tarafından 30.07.2015 te –faizsiz olarak- imzalandı. 2014 Aralık teşviği ise hala YÖK’te bekliyor. Çünkü, YÖK eski başkanı,-başka önemli işi olmadığı için olsa gerek- giderken üniversitelerden gelen listeleri genel kurula sokma kararı almıştı. Bunun yanlış olduğunu, hemen kaldırılması gerektiğini belirtmiş yeni Başkandan umutlanmıştık. Çünkü, her imzada sanatçılar mağdur ediliyordu. Aynı statüde çalışan devlet topluluklarındaki sanatçılar aynı ay içinde istisnasız teşvik alıyorlardı. Çözüm, teşviklerin Rektörün imzası ile zamanında ödenmesi, ama nedense olmuyor!...  Eski başkan Sn. Çetinsaya’da, gelir gelmez, sanatı ve sanatçıları sevdiğini! göstererek  2809 sayılı kanunun geçici 10.md. göre yapılan yanlışları düzeltmek yerine o maddeyi yürürlükten kaldırmıştı. Sanatçıları mağdur etmeyelim lütfen, kolay yetişmiyorlar…

 

AKMAN BERAAT  ETTİ!!: “Deniz Feneri e.V. davasında aralarında RTÜK eski Başkanı Zahid Akman’ın da bulunduğu 20 sanık hakkında verilen beraat ve düşme kararlarıyla ilgili gerekçeler açıklandı. İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından iki buçuk ayda yazılan gerekçeli kararda dernek paralarının bir kısmının sanıklar tarafından usulsüz kullanıldığı kabul edildi. Yaklaşık 500 sayfalık kararda, bağış paralarının usulsüz kullanıldığı, Akman’ın otel parasının dahi bu paralardan karşılandığı öne sürülüyor.”

AY:  Gerekçeler müthiş, bu kadar suç var ama, dava “yıllarca sürüncemede bıraktırılıp”, (500 sayfa çöpe atıldı) zaman aşımına uğratıldı. 76 milyon bu kararın gecikmesinde “Akman, yalnız değildi, arkasında büyük bir güç vardı” dedi...Akman, beraat etmiş, yakında aktif bir görevle karşımıza çıkacağından herkes  emin…Nedense, “etik olmak” kazandırmıyor son yıllarda… Gerçekleri halk unutmuyor, bir tarafa yazıyor…Sonra denmesin  “neden oy kaybedildi” diye!..

Sn. AKTAY’A YAKIŞMADI: AK Parti Dışişlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı, Siirt MV ve Yeni Şafak yazarı Yasin Aktay'ın "F16'lar Cihangir üzerinden alçaktan uçsun" açıklamasına, Hürriyet yazarı ve senarist Gülse Birsel, "Bu Cihangirliler size ne etti kardeşim?" diye cevap verdi. Aktay'ın, daha sonra 'şaka amacıyla söylediğini' ifade ettiği "F16'lar Cihangir üzerinden alçaktan uçsun" açıklamasını,  özellikle merkez sağ cenahında dillendirilen 'HDP'ye Nişantaşı-Cihangir hattında oy gittiği'ne yönelik söylemlerle bağdaştıran Birsel, HDP'li Sırrı Süreyya Önder ile özdeşleşmiş bir üslupla 'Bu Cihangirliler size ne etti kardeşim?' diyerek eleştirdi ve Aktay'a şöyle mesaj verdi: Yasin Aktay'ın, "Mizah olsun diye yaptım" açıklamasına kısaca şöyle cevap vermek isterim: "Yapma!" En azından "İlla yapacaksan, böyle yapma!" Çünkü, mizaha az çok aşina bir insan olarak söyleyeyim, komedi böyle bir şey değil!”

AY: Sn. Aktay’a  MV olduktan sonra bir haller oldu. Görevleri ağır geldi galiba.  Bir MV ve AK Parti Dışişlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Prof. olarak daha da ciddi ve tutarlı konuşması gerekirken, bu ortamda  “omuz omuza vermek zamanı, birlik zamanı” denirken, var gücü ile bir semti oturanları ile birlikte  ötekileştirmeye devam ediyor. Sn. Aktay’ı görevlerinin sorumluluğuna davet ediyoruz.