BIST 9.693
DOLAR 32,50
EURO 34,69
ALTIN 2.499,53

Akademisyenlerin soruları ve Eğitim-Bir-Sen’in müfredat raporu…

Sorunlar; konuşarak ve anlaşarak çözümlenebilir.

2547 Sy.Kan. o kadar çok değişime uğradı ki, yöneticilerin bu değişiklikleri çok iyi bilmelerinde, güncelleme yapmalarında yarar var.  Ayrıca, değişmeyen ama, farklı uygulaması olan yönetmelikler var…O nedenle Üniversite Genel Sekreterini, Personel Daire Başkanı’nı, Dekan ve Yüksek Okul Sekreterleri’ni önemsiyoruz. Akademisyenler arasında yoğun olarak dile getirilen, uygulamalarda farklılıklar görülen, yönetmeliklere rağmen gözardı edilen ve akademik alanı rahatsız eden bazı soruları toplayıp, cevap bulmaya çalıştık:

 1/2547 sayılı Yasa’nın 29. Mad. göre Prof.luk, Doç. lik ya da Yrd.Doç.lik unvanlarını kazananların her unvan dönemi için, yükseköğretim kurumlarında fiilen iki yıl görev yapmadıkları takdirde, yükseköğretim kurumları dışındaki çalışmalarında, bu unvanlarını kullanmamaları gerekmektedir.

2/Yeni KHK ile, 3 yıllık bir Prof., daha önce üniversitede hiç öğretim üyeliği yapmadan, bir üniversitede ön lisans, lisans, yüksek lisans ya da doktora/sanatta yeterlik dersi vermeden, bir üniversitenin rektörü  olabilmektedir.

3/Bir üniversitedeki öğretim üyesi, sınavları başararak YÖK Doç. olarak atanmışsa, kadroya atanmasa bile Prof. için istenen 5 yıl başlamış olur. YÖK Doç.olan akademisyenin, kadroya atanmak için ne kadar beklemesi gerektiği belirtilmemiştir. (Amirin ve rektörün insafına bırakılmıştır) Prof. olmak için yasal bekleme süresini dolduran, hakkında verilmiş bir yasal hüküm olmayan ve bilim/sanat çalışmalarıyla Prof. atanmayı hak eden bir Doç., durumunu sorgulamalı ve  gerekli girişimleri yapmalıdır.

4/Doç. başlangıcı 3.derecedir. Doç.ler:  atandıkları tarihten itibaren 3.derecenin 1.kademe göstergesi ve 1020 katsayısının karşılığı olan aylığı alırlar. Ancak kazanılmış hak aylıkları başlangıç derecelerinin ileri kademesinde olanların, aylıkları bu kademeler üzerinden ödenmektedir.

5/Yasal olarak, Doç.lik  jürisinde üye olabilmek için Prof.olmak yeterlidir. Oysa; Doç. lik sınavı bilim/sanat  başvuru koşullarını yerine getiremeyen, ama unvan almış   Prof. lar,  jüri üyesi olamazlar..

6/2547 sayılı Yasa’nın 42. maddesine göre, Öğretim Elemanları’nın; eğitim-öğretim, bilimsel araştırma, yayın, sempozyum  ve uygulama etkinliklerinin denetlenmesi gerekmektedir. Ancak, son yıllarda “nicelik”, “niteliğe” galip geldiğinden Doç. ve Prof. dosyalarında nicelik karşılığı puan kazanılmaktadır.

7/Ülkemizde, Prof. olduktan sonra, keyif sürme başlamakta; araştırma/derleme, toplumu aydınlatma ve bilinçlendirme, üretim, yayın” beklenenin  altında  kalmaktadır.

8/ Öğretim üyelerinin uzun süreli görevlendirilmesi için, üniversitede veya muhtelif üniversitelerde en az 6 yıl çalışmış olması şartı aranır. Yada önceki görevlendirmeden sonra üniversiteye dönüş veya işe başlama tarihinden itibaren en az 6 yıl  geçmiş olması gerekir.

9/Öğretim Elemanları siyasi partilere üye olabilirler. Siyasi partilere üye olmak için izin alınması gerekmez. Siyasi partiye üye olan öğretim elemanı, idari görev alamaz ve  bir ay içinde kurumuna bildirmek zorundadır. Siyasi partiye üye olan öğretim elemanı üniversitedeki görevini aksatamaz. Siyasi partiye üye olan öğretim elemanları ve öğrenciler, yüksek öğretim kurumları içinde parti faaliyetinde bulunamaz,  propaganda yapamazlar

 

Değişen Akademik Teşvik Yönetmeliği  ile ilgili cevaplar;

1/ Akademik Teşvikte  -ödüllerde-çok fazla ödeme yapılmış olsa gerek ki, değişti ve “….alanında faaliyet gösteren meslek organizasyonları ile kamu veya özel kuruluşlar tarafından, üyeleri arasında araştırmacının alanından uzmanların da bulunduğu bir  kurulun değerlendirmesi sonucunda verilen ulusal veya uluslararası düzeyde akademik ve sanatsal ödülleri ifade eder.” denildi.

Nasıl ki,ÜDS/YDS   de bir alanda alınan puanlar fazla olunca, hemen o alandaki sorular azaltılıyordu ya aynı öyle düşünülmüş…Bir çok ödül, bu tanıma uymayacaktır, bu  güvensizlik te yanlış olmuştur. Mesela,KADEM, kadına akademisyenler için bir ödül koysa, o alanda uzman yoksa ödül teşviğe giremeyecek!…Zaten kaç alan mensubu olması gerektiği yazılmamış, galiba duruma bakılacak, çok fazla kişi varsa, seneye sayı koyulması zor değil!..

2/ Yayınlarda; “Ulusal yayınevi: En az beş (5) yıl ulusal düzeyde düzenli faaliyet yürüten ve daha önce aynı alanda farklı yazarlara ait en az yirmi  (20) kitap yayımlamış yayınevini ifade eder.”

Biz, buna katılamıyoruz; “Alanda yayın yok, Doç. dosyalarına olmayan yayın/kitap isimleri konuyor, akademisyenler kitaplarını bastırmak için yayınevi arıyor” derken, iş daha da zorlaştırılmıştır. Bu madde tekelleşmeyi getirecek, büyük firmaları korumaktan öte geçmeyecek, üretimi durduracaktır. Peki bağış usulü bastırılan –mesela Dernekler/Vakıflar ve Belediyeler-  kitaplar ne olacak?.. Kısaca; nicelik, niteliğe –Doç. ve Prof. dosyalarında olduğu gibi- yine, yenilmiş olacaktır.

3/ Birden çok yazarı olan yayınlarda gerçekçi/olumlu bir değişikliğe gidilmiştir. “MADDE 8 - (4) Birden fazla öğretim elemanıyla gerçekleştirilen yayın ve tebliğ faaliyetlerinde puan teşvik oranlarının belirlenmesinde: a) Birinci isim için %100'ü, b)Yayındaki sorumlu yazar (corresponding author) ve senyör yazar (yayının yapıldığı alanda daha önce en az on adet uluslararası yayın yapmış makaledeki son isim) ile tebliği sunan isim için yazar sırasına bakılmaksızın %100'ü, c) İkinci isim için %90'ı, ç) Üçüncü isim için %80'i, d) Dördüncü isim için %70'i, e) Beşinci ve daha sonraki isimler için %50'si dikkate alınır.”

4/ Birden çok akademisyenin ortak olduğu projelerde  gerçekçi/olumlu bir değişikliğe gidilmiştir. “MADDE 8 (5) Birden fazla öğretim elemanının görev aldığı proje faaliyet türünde teşvik puanı oranının belirlenmesinde: a) Yürütücü için %100'ü, b) Araştırmacı veya danışman öğretim üyesi için %80'i, c) Araştırmacı veya danışman; öğretim görevlisi, araştırma görevlisi, okutman ve uzman için %70'i dikkate alınır.”

Bu konuda, karşılaştırmalı/ayrıntılı bir çalışma yapan Yavuz Selim Kaplan’ın yazısına bakılmasında yarar vardır.