BIST 9.525
DOLAR 32,50
EURO 34,72
ALTIN 2.486,93

AK Parti’ye alternatif niçin çıkmıyor?

AK Parti’nin yanlışları ortada. Ülke sorunları karşısında bocaladığı, hatta ciddi bir tıkanıklık yaşadığını hepimiz görüyoruz. 4-5 yıldır ülkede işler her geçen gün daha kötüye gidiyor.Buna rağmen hiçbir muhalefet partisi ya da bir odak alternatif olamıyo

Geçtiğimiz günlerde Taraf yazarı Amberin Zaman şöyle yazdı: “Muhalefetin alternatif sunamaması iktidara duyulan kin ve nefreti daha da derinleştiriyor.”

Bu görüşe ben de katılıyorum.

AK Parti’nin yanlışları ortada. Ülke sorunları karşısında bocaladığı, hatta ciddi bir tıkanıklık yaşadığını hepimiz görüyoruz.

4-5 yıldır ülkede işler her geçen gün daha kötüye gidiyor.

Buna rağmen hiçbir muhalefet partisi ya da bir odak alternatif olamıyor. Niçin?

Sadece CHP, MHP, HDP gibi parlamentodaki partileri kast etmiyorum. Sorum yeni kurulan partiler de kapsıyor.

Yeni bir iktidar alternatifi çıkmıyor, çünkü bu ülkede kimsenin toplumun bütününü kapsayan bir sözü yok.

AK Parti’nin bir sözü var. Fakat o söz bize huzur sağlamıyor. Problemlerimizi çözmüyor. Toplumsal barışı temin etmiyor. Eşitliği getirmiyor.  

İktidarın ideolojik tarafgirliği sorunlarımızı daha da derinleştiriyor. 

Bu söz, ülkenin sorunlarını çözmeye yaramasa da sonuçta toplumun önemli bir kesiminin hoşuna gidiyor.

Fakat muhalefet partilerinin veyahut siyasete atılan yeni isimlerin, ülkenin bütününün dikkatini çekecek bir sözleri veyahut önerileri yok.

Hepsi “Burası bir çöplük ama o çöplüğün başında ben olayım” havasında.

***

Sorunlarımız ideolojik fanatizmle daha da derinleşti. Bu problemi nasıl aşacaklarına dair somut bir önerileri de yok, tutumları da.

Mesela ideolojik tartışmalara kurban edilen eğitim sistemindeki tıkanıklığı nasıl aşacaklarını söylemiyorlar

Şehirlerimizi hangi politikayla, hangi yasalarla, hangi yöntemlerle daha yaşanılır kılacaklarını açıklamıyorlar

Laik- İslamcı, Kürt- Türk, Alevi -Sünni,  gibi kamplaşmaları nasıl gidereceklerini bize anlatmıyorlar.

Bütün kesimleri hangi değerler etrafında kenetlenmeye çağıracakları konusunda en küçük bir fikirleri yok.

Etnik, dini ve ideolojik endişelerden kurtulup gerçek ve sahici bir eşitliği nasıl sağlayacaklarını bize anlatmıyorlar.

Dindarlar laiklerden, Kemalistler dindarlardan, Türkler Kürt siyasi hareketinin taleplerinden , Aleviler Sünnilerden korkuyor.

Muhalefet bu korkuları nasıl gidereceğini söylemiyor.

Hiçbir konuda açık ve net bir görüşleri yok.

Tek sözleri var: Bizi iktidara getirin tüm bu sorunları çözelim.

Peki nasıl?

Verdikleri tek cevap var: Biz iyi insanlarız bize güvenin.

Muhalefet yapmayı bilmeyen, gerçek düşüncelerini açıklamaktan korkan insanlar “bize iktidar verin her şeyi halledeceğiz diyorlar” Ve toplumun da buna inanmasını bekliyorlar.

Muhalefetteyken sorunlarımıza bir çözüm öneremeyenlerin iktidara bu kadar hevesli olması gerçekten çok şaşırtıcı.

Muhalefetteyken esaslı bir söz edemeyenler, iktidarda çok harika işler yapacaklarını düşünmemizi bekliyorlar.

Kürt sorununa, Alevi sorununa, dindarlarla ilişkinin boyutuna dahil görüş bildirmekten çekiniyorlar ama iktidar adayı olmaktan çekinmiyorlar.

Mesela CHP ideolojik fanatizmden dolayı bir türlü düzeltilemeyen eğitim sistemindeki sorunları nasıl çözecek? Her kesimi memnun eden bir çözüme nasıl ulaşacak? Biliyor muyuz?

Ya da nasıl bir dünya görüşleri ve buna dayanan şehir algıları var ki bize bugünkünden daha iyi şehirler kuracaklar?

Nasıl bir sistem kuracaklar ki madenlerde insanlarımız ölmeyecek?

Adam kayırmayı neyle ve nasıl önleyecekler?

Yolsuzluk, kişilerle alakalı bir sorunu değil, sistem sorunudur. Yani toplumsal bir sorundur.

Yolsuzluğu bütünüyle hangi yolla ortadan kaldıracaklar?

Tüm bu soruların cevaplarını vermeden onları baş tacı etmemizi bekliyorlar.  

Yani kuru sözlerine inanmamızı istiyorlar.

Mesela CHP kutuplaştırıcı siyaset izlemeyebilir. İç barış için bu yeterli mi? Gerçek bir dostluğu ve kaynaşmayı hangi değerler üzerine bina edecek?

Eşitliği ve özgürlüğü herkes için hangi yolla uygulanır kılacak?

Bu ülkenin seküler ve dindar kesimleri hangi çatı altında bir araya toplayacak? Bunu biliyor muyuz?

Ya da iktidar olduklarında ülkenin temel değerlerinden olan dinle ilişkilerini nasıl ayarlayacaklar? Bu konuda bir fikre sahip miyiz?

Aynı soruları hem MHP, hem HDP hem de yeni kurulan partiler için sorabilirsiniz.

Bakın bakalım bu sorularla ilgili tek bir sözlerini, projelerini hatırlıyor musunuz?

Muhalefeteyken topluma ulaştıracak tek bir sözün yok. Hatta varsa bile bunun her kesime duyuracak tek bir çaban ya da kabiliyetin yok.

Bir kesimi kızdırmaktan korktuğun için düşünceni açıklayacak cesaretin de yok.

Ama parti kurmaya, siyaset yapmaya hatta iktidara talip olmaya cesaretin ve enerjin var.

Esaslı muhalefet yapamıyorsun ama esaslı bir iktidar olacaksın, öyle mi?

Üzülerek söyleyeyim ki Türkiye’de AK Parti muhaliflerinin entelektüel kapasitesi sağlıklı bir muhalefet oluşturmaya yetmiyor.

Eleştirmeyi, itiraz etmeyi, hakaret etmeyi, hatta bir kesimin sözcüsü olmayı muhalefet etmek sanıyorlar.

“Evet burası çöplük ama o çöplüğün başında ben olayım” tavrını sürdürürseniz, o çöplükte taraftarı en kalabalık olan başa geçer. Bu kuralı değiştiremezsiniz.

Bu çöplüğü yaşanabilir bir ülkeye nasıl dönüştüreceğinizi açıklamadığınız sürece yerinizde saymaya devam edeceksiniz.

***

Saray eşrafına bir çift sözüm var

Yargı elinizde. Polis elinizde. Vergi daireleri kontrolünüzde. Belediyeler elinizde. Devlet Denetleme Kurumu elinizde.

Ne yediğimizi, ne içtiğimizi biliyorsunuz. Kiminle oturup, kiminle arkadaşlık ettiğimizi biliyorsunuz.

Telefonlarımızı dinliyorsunuz. Hesabımızda kaç kuruş paramız var görüyorsunuz. Kimden, nereden kaç kuruş bir gelirimiz var?  Bunu da biliyorsunuz.

Hatta eminim ki yatak odamızı bile izliyor veyahut dinliyorsunuz.

Buna rağmen 5. sınıf bir mafya yöntemiyle etrafınızdaki zekadan ve ahlaktan yoksun tetikçi soytarılarınızı üzerimize salıyorsunuz.

Tek bir belge göstermeden tehdit ediyor, iftira atıyorsunuz.

Bu haysiyet cellatlığını kimin yaptırdığını birçokları gibi ben de biliyorum.

Elinizdeki bu imkanlara, ahlakınızın düşüklüğüne, ahlaktan yoksun karakterinize bakarak şunu söyleyebilirim: Tüm bunlara karşı koruyabileceğimiz tek şeyimiz var o da haysiyetimiz. Bunun farkındayız.

Bu nedenle tüm bu iftiralarınıza karşı açıklama yapmayı, savunmaya geçmeyi bile kendime hakaret sayarım.  

Bütün bu iftira ve tehditlerinizi mahkemeye taşıdım.

Orada hesaplaşırız. Mahkeme sonucuna göre bu konuyu tekrar konuşacağız.

Tek üzüldüğüm şey tüm bu pespayeliği dindarlık kisvesi altında yapıyorsunuz. 

Tetikçiliği kendine iş edinen saray soytarılarına da bir çift sözüm var:

Sarayın sayın dalkavukları: Sizin köşe kapmak için 40 takla attığınız o gazete ve TV’lerin üst düzey yöneticiliğini ben elimin tersiyle ittim ve çıktım.

Hikayemi patronlarınıza sorun eminim ki size doğruyu anlatacaklardır.

Tetikçilik ve soytarılık yaparak kimse insan olarak kalamadı.

Siz de bu ülkede hiçbir dönem insan muamelesi görmeyeceksiniz. Twitter.com/acikcenk