BIST 9.548
DOLAR 32,51
EURO 34,58
ALTIN 2.494,21

Ak Parti'nin hukukla imtihanı

Sayın Ala’nın bu söylemi aslında Ak Parti’nin ve özellikle de kendisiyle birlikte iktidara taşıdığı seçmen kitlesinin hukukla, devlet geleneği ile ilişkisini gösteren örneklerden biridir.Çünkü uzun süredir Ak Parti açısından hukuk, yönetimi zorlaştıran ve

İçişleri bakanı Efkan Ala TBMM Genel Kurul’unda mevcut anayasadaki millet egemenliği mantığının sorunlu olduğunu ve bu nedenle de böylesi bir anayasayı tanımadığını söyledi.

 

Sayın Ala’nın bu söylemi aslında Ak Parti’nin ve özellikle de kendisiyle birlikte iktidara taşıdığı seçmen kitlesinin hukukla, devlet geleneği ile ilişkisini gösteren örneklerden biridir.

Çünkü uzun süredir Ak Parti açısından hukuk, yönetimi zorlaştıran ve yapmak istenenlerin önüne ket koyan bir unsur hüviyetinde…

 

Bu konuda sayabileceğimiz örnekler tonla... En göz önünde olanını ele alırsak…

Cumhurbaşkanı ve onu o makama taşıyan seçmen kitlesi,   kendisinin“Başkan”lık liyakatine uygun buluyor. Bu nedenle henüz anayasal bir değişiklik yapılmamışken, Sayın Cumhurbaşkanı’nın  mevcut anayasanın sınırlarını zorlamasını ya da yasanın verdiği yetkilerin sınırlarını aşmasını bir hukuk ihlali olarak değerlendirmiyor.

 

Çünkü Sayın Erdoğan onların gözlerinde “Farklı bir cumhurbaşkanı olacağını” daha önce beyan etmiş ve bu göreve de son derece yakışan bir isimdir. Ayrıca hukuk çok da kafaya takılacak bir şey değildir… Bir engeldir.

Sağından solunda bi yerden dolaşılıp, bir şekilde üstesinden gelinir mantığı hakimdir.

 

***

Lakin bu son derece sorunlu bir bakış açısıdır.

Hukuk, devletin DNA’sıdır, kodudur. İdarenin her türlü tasavvurunun sınırlarını çizen, istikametini belirleyen bir yol göstericidir. Ayrıca kişilerden münezzehtir. Düzenlediği yetkiler, herhangi bir zamanda ve herhangi bir kişi için tasarlamıştır.

Öyle ki,

Bir başka zamanda, toplumun büyük bir kesiminin oyunu almış bir lider  çıkar ve tam da Ak Parti seçmeninin istemediği istikamette politikalar üretmek üzere yetkilerini aşmak ister. Yetkilerini aşmasının sebebi olarak da; “Böylesi bir işi yapacak yetenek, bilgi ve tecrübemin de olduğunu düşünüyorum” der.

İşte hukuk bunun için vardır. Yapamazsın der. Yapacaksan da, Anayasayı ve yasaları değiştirmenin usulü, biçimi bellidir. Onları usulüne göre değiştirerek bunu yapabilirsin.

 

***

Aslında  Ak Parti’nin hukuku kısmen engel gören mantığının sosyolojik ve tarihsel bir alt zemininin olduğunu düşünüyorum.

 

Osmanlı dönemi ıslahatları, 1. ve 2. meşrutiyet, cumhuriyetin kurulması, devrimler… Çok büyük bir bölümü ya batı dayatması ya da Jöntürkler, İttihat ve Terraki kadroları gibi batıyı deneyimlemiş, yabancı dil bilen, toplum tabanına göre daha eğitimli kesimlerce gerçekleştirildi. 1960 ve 80 darbelerini gerçekleştiren elit askeri kesimler bile en vicdansız politikaları bir şekilde yine hukuk sınırları içerisine dahil ederek uyguladılar. Çünkü geldikleri gelenek, devlet yönetiminde hukukun önemini benimsiyordu.

 

Tarihsel süreç bu şekilde gelişince; devlet erkanı, siyasal tarihimizin kısa bir kısmı dışında pek de çevreyi merkeze taşıyamadı. Bu nedenle toplum, kurucu bir unsur olarak devlet mekanizmasının yönetim ve tecrübesinden tarihsel olarak uzak kaldı. Ayrıca onları temsil eden partiler, iktidarda yer bulduklarında üzerlerindeki vesayet baskısıyla kendi yapmak istediklerini kendilerinin oluşturacakları bir usul ile yapamadılar.

Ve dahası hukuk, ülkemizde evrensel standartlara pek ulaşamadığı için de genelde onun ceremelerini çektiler.

***

Ama Ak Parti ilk kez merkeze taşıdığı çevreyle ve devlet erkini ciddi bir şekilde kontrol etmesiyle bu yönetim usullerini görme fırsatı veriyor bize.

 

Aslında Sayın Ala’dan duyduğumuz bu sözlerin altındaki asıl mesele, Ak Parti kadrolarının ve tabanının tıpkı yukarıda bahsettiğim gibi hukuku oluşturan, devleti yönetmiş, devlet geleneğini meydana getirmiş bir tabandan gelmemelerinde yatmaktadır. Bu durum, cumhuriyet tarihinin demokratikleşememesi ve atılan demokrasi adımlarının da tabana ilkesel olarak yayılmamasının oluşturduğu bir sonuçtur.

 

Tüm bunlardan ötürü; Ak Parti’nin hali hazırda yaşıyor olduğu iktidar deneyimi, son derece önemli bir sınav ve başlangıçtır.

Hukukun sadece kâğıtta yazılı duran metinler olmadığının, ilkesel olarak devletin ana gövdesini oluşturduğunun bilinmesi gerekiyor.

Ak Parti iktidarının hem söylem düzeyinde hem de fiili uygulamalarda hukukun o hassas çizgilerine riayet eden bir bilinç uyandırması gerekiyor.

Çünkü hukuk geleneği birikimle ilerler. Ve hukukun teminat altına almadığı bir devlet, vatandaşına sadece acı çektirir.