BIST 9.722
DOLAR 32,58
EURO 35,00
ALTIN 2.426,54
HABER /  SEÇİM

AK Parti bölünecek mi? İşte yanıtı

KONDA Araştırma Şirketi Genel Müdürü Bekir Ağırdır, cumhurbaşkanlığı seçimi sonuçlarının 4 partiyi nasıl etkileceğini analiz etti.

Abone ol

İNTERNETHABER.COM

KONDA Araştırma Şirketi Genel Müdürü Bekir Ağırdır, 10 Ağustos sonrası için olası senaryoları yazdı.

'Seçim sonuçlarını bilen adam' olarak tanınan usta anketçi Bekir Ağırdır, T24 sitesinde yayımlanan yazısında, AK Parti'nin bölünüp bölünmeyeceği ve Abdullah Gül'ün ne yapacağı sorusuna yanıt verdi. Ağırdır, Abdullah Gül'ün "Kimliklere sıkışmış bu siyasi tabloda bir aktör olmayı başarmanın mümkün olmadığını da bilecek kadar siyasi deneyimi var" dedi.

Ağırdır, seçim sonuçlarının CHP, HDP ve HDP'yi nasıl etkileceyeceğini de analiz etti.

GERİLİM ARTACAK


Sürprize açık olmayan bir Cumhurbaşkanlığı seçim süreci yaşadığını dile getiren Ağırdır, "Henüz temaşa ve gerilim düşük seviyede gidiyor. Fakat muhtemelen son on güne girildiğinde gerilim artacak" dedi.

Seçimi kimin kazandığının yanı sıra oy oranlarının da çok önemli sonuçları olacağını vurgulayan Ağırdır, şöyle devam etti:

İHSANOĞLU YÜZDE 40 ALIRSA...

"Kazananı belli olsa da oluşacak oy oranları önemli. Üç büyük parti açısından bakıldığında üçünün de işine gelen oran Ekmeleddin İhsanoğlu’nun yüzde 40 civarında oy alması, Selahattin Demirtaş’ın da yüzde 7-8’de kalması. Neden? Eğer Ekmeleddin İhsanoğlu yüzde 40 mertebesinde kalırsa ne CHP ne de MHP’de değişim tartışması yaşanmaz. Kaçınılmaz olan iki partideki değişim de ertelenmiş olur.

Bu iki partide değişimin ertelenmesi üç büyük partinin liderinin de işine gelir. İkisi başkanlıklarını sürdürme fırsatı yakalamış olur. Diğeri de bu halleri ile her seçimde yendiği ve neredeyse yeneceğinden emin olduğu iki rakibin de aynen yola devam edeceklerini görmüş olur.

İHSANOĞLU YÜZDE 35 ALIRSA... 

Halbuki Ekmeleddin İhsanoğlu’nun oyu yüzde 35’lere doğru inerse, CHP ve MHP’de değişim tartışmaları başlar ve muhtemelen en az birisinde değişim başlayabilir.

Selahattin Demirtaş’ın yüzde 10 altında kalması ise üçünün de Kürt siyasetini marjinalleştirme, öteleme politikalarını sürdürmelerine olanak tanır.

AK PARTİ İÇİN DURUM KRİTİK

Öte yandan Recep Tayyip Erdoğan ve Ak Parti için seçim sonucu, kazanmanın ötesinde anlamlar ve kritik kararlara esas olma potansiyeli de taşıyor. Erdoğan’ın ve Ak Parti’nin önünde gelecek senaryolarını etkileyecek üç faktör var. 

ÇOK ÖNEMLİ 3 FAKTÖR

Birincisi Erdoğan’ın kendine biçtiği Cumhurbaşkanlığı rolü düşük profilli bir Başbakan gerektiriyor. Erdoğan’ın Başkanlık sistemine geçecek anayasa değişiklikleri arzusunu biliyoruz.

O zaman ikinci bir faktör var, bu anayasa değişikliği yapabilme gücüne ulaşmak ancak Ak Parti’nin yeni lideriyle en az yüzde 45 ve mümkünse yüzde 50 oy oranlarını yakalamasıyla mümkün. Yani bir rol tanımı cumhurbaşkanının yeni rolüne itiraz etmemek ama ikinci rol tanımı da Ak Parti’yi en az Erdoğan kadar oy alacak biçimde yönetecek maharet ve karizmada olmak. Bu iki tanımın birbiriyle çelişik olduğu açık.

Kaldı ki üçüncü bir faktör daha var. Irak-Suriye-IŞİD ekseninde üretilen politikaların düzeltilmesinin yanı sıra genel olarak AB ile ve hemen tüm batı ülkeleriyle ilişkilerdeki gerilemenin restorasyonu gerekiyor. Restorasyon kadar önemli olan da bu politikalarda batıya ve AB’ye karşı inandırıcı olmak sorunu.

Bu üç rolü de karşılayacak yeni Ak Parti lideri kim olacak ve yönetim kadroları nasıl oluşacak? Yeni lider ve yeni yönetici kadrolar Ak Parti vizyonunda nereye kadar değişim ya da düzeltme yapacak?

ERDOĞAN YÜZDE 55 ALIRSA... 

Eğer Erdoğan yüzde 54-55’leri de geçen bir oy alırsa yeni Ak Parti’yi biçimleme rolünü de kimseyle paylaşmaz muhtemelen. Ama yüzde 50-52 aralığında oyla seçilirse senaryoları gözden geçirebilir, bazı rollerde paylaşıma razı olabilir.

AK PARTİ'DE KAVGA ÇIKAR MI? 

Şunu da gözden kaçırmamak gerek. Bazılarının tartıştığı ya da hayalini kurduğu gibi Ak Parti içinde kavga ve ayrılma olmaz. Abdullah Gül bu olasılıklar içinde bir aktör olabilir elbette. Ama kimliklere sıkışmış bu siyasi tabloda beşinci bir aktör olmayı başarmanın mümkün olmadığını da bilecek kadar siyasi deneyimi var. Kaldı ki Erdoğan ve Ak Parti ile olan gönül ve dava bağını koparacağını varsaymak da yanlış.