BIST 8.785
DOLAR 32,34
EURO 35,12
ALTIN 2.238,42

Ağustos böceği ile karınca

İşbu hikayede anlatılanlar aldatmacadan ibarettir. Saz, paradan değerlidir. Tefekkür, çalışmaktan kıymetlidir. Allah çalışanı sever fakat, çalışmak da çalışacak iş bulamamak da "nasiptir!"

Ağustos böceği ve karıncanın hikayesiyle ilgili önermeler malum... 


"Karınca yaz boyu çalışıp, kış için erzak depolamış; ağustos böceği ise saz çalmış, tembellik yapmış, kış gelince aç kalmış."

Belki de...

...karınca; aç gözlülüğü ve tüm ruhsuzluğu ile sadece çalışmış kazanmış biriktirmiş yığmış durmuş. Ne aşktan haberi var, ne kalpten, ne ruhtan, ne de divan edebiyatından... Hissetmeden düşünmüş, hayatının merkezine mal mülk para koyacak kadar, ilahi nazardan düşmüş.
 

Ağustos böceği aşık; sazına vurmuş tezeneyi, şiirlerle türkülerle, ruhunu doyurmuş. Çünkü günün sonunda kimin aç kimin tok yatacağının; kazanımların ve çalışkanlığın değil, ilahi taksimin bir neticesi olduğuna iman etmiş.
 

Karınca, malın mülkün sefasını sürerken; zor zamanlarda ağustos böceği, haris karıncaya muhtaç olmuş.
 

Gönül ehlinin imtihanı zor tabi; muhtaç olmayı, mazlum olmayı, mahzun olmayı biçmiş ona kader, pişsin diye...
 

Karınca, kapısındaki bu aç biilaç ağustos böceğini geri çevirmiş; infakı ikramı ihsanı öğrenmeye harcaması gereken vakti, rızık kazanmak ve malını çoğaltmak için harcadığından, hakikatten nasibi kesilmiş; "veremem, ben kazandım" demiş.
 

Hem bu imtihan anında "ben" demiş, benlik hastalığına mübtela olduğunu ele vermiş, hem de Rahman'ın mülkünden verdiği ikrama "kazandım" demiş; infaktan mahrum edilmiş.
 

Ağustos böceğinin yüzüne kapıyı kapatmış, hikmet kapısı da ona kapanmış. Öyle bir kapanmış ki, bunun sızısını bile hissedemeyecek kadar kalpsizleşip, ehl-i dünya olup çıkmış.
 

Ağustos böceği, başka kapılar çalmış. Açlıktan ölmemiş elbette. Allah'ın ona ikram ettiği boş mide sayesinde daha değerli olan organı; kalbi doyuracak zamanı bulmuş. Divan edebiyatının, Şeyh Galip'in Muhibbi'nin mısralarında ufkunu okyanuslar ötesine taşımış.
 

Dünya, mide doyurma yeri değildir. Kazananlar; daha çok doyanlar, daha iyi yaşayanlar değildir. Nefs ne kadar doyarsa, kalp o kadar katılaşır.
 

Allah rızıklara kefildir. Rızık ve kazanç farklı şeylerdir. Kazancımızı değil, rızkımızı yeriz. O, zenginliği; çok çalışana değil, istediğine verir. Hem esasında zenginlik, parayla ölçülen bir kavram da değildir.
 

İşbu hikayede anlatılanlar aldatmacadan ibarettir. Saz, paradan değerlidir. Tefekkür, çalışmaktan kıymetlidir. Allah çalışanı sever fakat, çalışmak da çalışacak iş bulamamak da "nasiptir!"
 

Bir muhtaca kapısını kapatan, fakire ders vermiş olmaz. Fakire yüz vermeyen, Allah'ın kapısını çalınca yüz bulamaz.
 

Zahirde görünenler çoğunlukla aldatıcıdır. İyi gibi görünen bir meyve hormonlu olabilir. Bazen de, kurtlu elma organik ve insan tabiatı için sağlıklıdır.
 

Hasılı kelam; Avrupa'dan gelen çikolataların muhteviyatında alkol var mı diye kontrol etmek gibi, batıdan gelen hikayeleri de, kültür ve inanç süzgecinden bi geçirmek gerekir ki; içinde saklı alkolden beter uyuşturucu "kapitalist sübliminal mesajlar" günlük hayatımızı etkileyip, insanlığımızı yok etmesin...