BIST 9.150
DOLAR 32,37
EURO 34,97
ALTIN 2.325,31

Adını Faiz Lobisi koydum - Erdoğan'ın Yolu

Başbakanın yurt dışı gezisinin hemen ardından büyük merakla beklenen konuşması, AK Parti iktidarının düşünsel dünyası ve pratiği açısından ilklere sahne oldu.

Çünkü dün akşamki konuşma, yurt içi ve yurt dışındaki farklı kitlelere seslendiği diğer balkon konuşmalarına nazaran ciddi farklılıklar barındırıyordu:

1- Başbakan’ın beklenen konuşması iki ana çizgiden oluşuyordu:

Birincisi, metne bağlı kaldığı anlardaki uzlaşmacı, kapsayıcı dildi.

İkincisi ise, metinden ayrıldığı anlardaki sert bir dille içini kitlelere döktüğü ve kendi seçmen kitlesi dışındaki kesimleri öteleyen söylemleriydi.

2- Konuşmanın en önemli noktalarından biri, başbakanın 11 yıllık iktidarı müddetince ilk defa kendisine karşı bir tehditti açık açık kitlelere duyurmasıydı. Faiz lobisini, AK Parti hükümetine karşı ulusal ve uluslararası bir operasyon yapmakla suçladı. Ve konuşmayı canlı yayınlayan tüm televizyonların önünde açıkça onlara meydan okudu.

3- Gezi Parkının masum eylemcilerini, faiz lobisinin oyununa alet olmamaları konusunda uyardı.

4- Başbakan beklenenin aksine ne yazık ki, uzlaşı dilini kullanamadı. Özellikle önündeki metinden koptuğu anlarda, kızgınlığına yenilerek Gezi Parkı eylemcilerine sert mesajlar verdi. Ve kendi kitlesinin tansiyonunu daha fazla artırdı.

Örneğin, Şehit olan polis Mustafa Sarı’yı sahiplenip, ailesine sabırlar dileyip hakkında uzunca bahsederken; ne yazık ki aynı hassasiyeti eylemlerde yaşamını kaybeden iki gence göstermedi. Sadece anıp geçti. Sahiplenmedi, taziye dileklerini ve üzüntüsünü de bir uzlaşı dili olarak belirtmedi.

Yada “76 milyonun başbakanıyım” derken, tencere ve tavayla eylem gerçekleştiren kitleleri ötekileştirdi. Böylece "kapsayıcı" söylemiyle, çelişki yaratmış oldu. Ayrıca kendi seçmenine onları şikâyet etti. Eylemcilerin dertlerini, meramlarını anladığını belirten sağduyulu ifadeler yerine, daha keskin ve dikleşen sözler kullandı.

Hal böyle olunca,

Metin içerisinde kullanılan olumlu dil, olumsuz cümlelerin altında ezilip gitti.

5- Alandaki AK Parti seçmeni, ortalığı yakıp yıkmasa da kullanılan tahrikkar sloganlar ilerisi için oldukça endişe verici bir tablo yarattı.

6- Türkiye’de hep var olan kutuplaşmanın ilk defa artık gözle görülür bir hal aldığını gördük. Dahası “Onlar ve bizler” kavramı daha da belirgin bir hale gelmiş oldu.

***

Sonuç olarak;

Başbakan’ın söylemlerinden yola çıkarak aklıma takılan iki önemli soruyu ön plana çıkarmak istiyorum:

BİRİNCİSİ, Başbakan sorumlusunu “Faiz Lobisi” olarak ilan ettiği eylemler konusunda, tansiyonu düşürecek açıklamalar yapmayarak lobinin ekmeğine yağ sürmüş olmuyor mu? Çünkü lobinin amacı halkı kullanıp iktidarı düşürmek, bir kaos ortamı yaratmak ise; hükümet bu konuda yanlış bir refleks göstermiyor mu?

İKİNCİSİ, Başbakan kullandığı dil nedeniyle, AK Parti seçmeni dışındaki kesimleri iktidarına küstürerek daha da yalnız hissettirmiş olmuyor mu? Böylece kutuplaşma daha fazla keskinleşmiyor mu?

Yani empati kültürüyle davranmamak, yumuşak bir dil kullanmamak, her halükarda bize zarar olarak geri dönmüyor mu?

İşin özü;

Türkiye çok önemli bir virajdan geçiyor. Ve hükümet yaşananları kendine karşı yapılan ciddi bir operasyon olarak görüyor.

Eğer iktidar doğru bir kriz yönetimi sürdürerek süreci kaos ortamı oluşmadan çözüme kavuşturabilirse, demokrasi kültürümüz sınıf atlayacaktır.

Aksi takdir de, zor günler bizleri bekliyor.