BIST 9.788
DOLAR 32,51
EURO 34,95
ALTIN 2.433,02

Açılımı açmak için

Aylardır açılımla ilgili gelişmeleri takip etmeye; kim ne demeye çalışıyor, anlamaya uğraşıyoruz.

Siyasetçilerin konuşmalarını izlerken, benim bile adrenalinim yükseliyor; geriliyorum ve kalp atışım artıyor. Taşikardik bir durum yaşıyorum.

Çünkü siyasetçilerimiz konuşmuyor; adeta bağrışıyorlar.

İletişim yollarını açmıyor; kapatmak için çocukça bahaneler buluyorlar.

Bazen sanki bu sorunu; bizim yerimize başka bir ülkeden birileri gelecek ve çözecek gibi davranıyorlar.

Siyasetçilerin bu iletişim özürlü konuşmaları yanında; bu süreç içerisinde; bilim adamlarının, sosyologların, iletişim uzmanlarının, psikologların da konunun içerisinde olmaları gerekmiyor mu?

Konuyu, sadece siyasetçiler ve gazeteciler konuşuyor, tartışıyor; siyaset üstü bakabilecek, bilimsel açılımlar sağlayacak bilim adamlarımız yok mu?

Bu konu, sadece siyasetçilere bırakılmayacak kadar önemli bir konu.

Konuyu, sadece siyasi yönden ele almak; anlaşabilmenin çok zor olduğu bir zeminde konuşmak demektir.

Çünkü aynı siyasi görüşü paylaşan kişiler arasında bile; doğal olarak, farklı düşünceler olacaktır.

Tam tersine konuyu siyaset üstü bir zemine taşımak zorundayız.

Çünkü dünyada, bütün bu tür anlaşma zeminleri; hep en üst insanideğer”lerle başlar; o zeminde devam eder ve gelecek odaklıdır.

Bu konuda, tutum ve davranış açısından en takdir edilecek kişi olarak Beşir Atalay’ı görüyorum. Güncel, basit ego tatmini peşinde koşan bir siyasetçi tavrı yerine; bir sosoyolog bilim adamı duyarlılığı ile hareket ediyor.

Ben, konuya siyasi çerçevenin dışında; kör nokta olarak kaldığını düşündüğüm; evrensel önemli iletişim kurallarını kaçırdığımızı düşünüyorum.

Bu kuralları uygulamadan, anlaşmamız ve çözüm üretmemiz çok zor.

Çünkü bu kurallar; açılımın kapılarını açacak anahtar gibidir.

Çünkü insan, her yerde insandır ve iletişimin evrensel kuralları her yerde işler.

Ve doğru iletişim; her zaman hayat kurtarır.

Ve bir şey daha; bizim siyasetçilerimizin çoğu iletişim özürlüdür.

Hiçbirinin iletişim danışmanı bile yoktur.

 

İletişim karşıdan aldığınız cevaptır.

 

Sizin ne söylediğinizin yanında, nasıl söylediğiniz; ses tonunuz, beden diliniz ve karşıdakinin nasıl anladığı önemlidir.

Bazen bir bağlacı bile değiştirerek cümlenin anlamını tamamen farklılaştırabilirsiniz.

Bazen ses tonunuzda küçük bir değişiklik yaparak aynı ifadeyi söyler ama farklı bir etki bırakabilirsiniz.

İletişimde, önemli olan; sizin ne söylediğiniz değil; karşıdakinin ne anladığıdır ve nasıl bir etki bıraktığınızdır.

Çünkü iyi iletişimciler söyledikleri sözlerden sonra sorumluluklarının bitmediklerini bilir.

 

Biraz empati lütfen!

 

Aslında; toplum olarak çok empatik bir özelliğimiz vardır ve hala o antika özelliğimizi koruyoruz. Hep birbirimizin dert ortağı olmuşuzdur. Bu özelliğimiz bizi toplum olarak sosyal patlamalardan korumuştur.

Ta ki işin içerisine bağnaz ideolojik körlükler girene kadar. O zaman başkalarının acılarına sevinen, mazoşist, kin dolu insanlar türemeye başladı.

Empati olamadan, birbirimizi anlayamaz; anlamadıkça da anlaşamayız.

Mutlaka bize karşı çıkan insanların pencerelerinden de konuya bakmak zorundayız. Hatta iletişim tekniklerinde, her ikisinden bağımsız bir üçüncü pencereden de bakma becerileri verilir. Buna, bildiğimiz çizgi film yapımcısı olan Walt Disney tekniği denir.

 

Sakin ol.

 

Öfke, kişi için baldan tatlıdır, ama bize bu konularda hep acı getirmiştir. Çünkü öfkelendiğinizde mantığınız devre dışı kalır.

İzlediğimiz konuşmalarda canlı olarak tam da bunu görmüyor muyuz? 

Öfke; öfkeyi ateşler.,. Sakin, soğukkanlı değil de, duygusal oldukça; asla mantıklı bir sonuca ulaşamayız.

 

 

Eleştiriye açık ol.

 

Kişinin eleştiriye açık olamaması ve tahammül edememesi; o kişinin narsis özelliğinden kaynaklanır.

Ne yazık ki ülkemizde liderlerde bu özellik çok baskındır.

Bu da karşılıklı anlaşma ortamını yok etmektedir.

 

Sözü, bilgeler bilgesi Yunus’la taçlandıralım;

 

 

Ağu: Zehir

Dem : Etki

Kem : Fena, değersiz

Yat : Usul, yol yordam