BIST 9.525
DOLAR 32,59
EURO 34,73
ALTIN 2.498,39
HABER /  GÜNCEL

Abdülkadir Selvi yazdı komutanın başına torba geçirdiler

Abdülkadir Selvi, 15 Temmuz darbe gecesi Genelkurmay Başkanlığı'nda darbeye direnen komutanların başına gelenleri yazdı.

Abone ol

Hürriyet yazarı Abdülkadir Selvi, darbe girişiminde cuntacılara direnen komutanları köşesinde yazdı.

MİT tarafından saat 16.00'da darbeden haberdar edilen Genelkurmay'ın neden bunu önleyemediği sorusuna yanıt arayan yazar, 15 Temmuz'a ilişkin edindiği bilgileri okurlarıyla paylaştı:

"Darbe ihbarını alan MİT, Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ı neden hemen bilgilendirmedi? MİT son 6 ayda 15 darbe ihbarı alıyor. Bunların bir kısmı ihbar, bir kısmı ise dinlemeler sırasında tespit ediliyor.

15 Temmuz saat 16.00’daki ihbar ciddiye alınıyor. Elde edilen bulgular ışığında darbe planı hakkında bilgi veriliyor.

SAAT 18.00'DA DARBEYİ NASIL ÖNLERİZ TOPLANTISI

Saat 18.00’da Genelkurmay karargâhında, “Darbeyi nasıl önleriz” toplantısı devam ederken, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar Kara Kuvvetleri Komutanı’nı, darbenin ‘sıklet merkezi’ olarak gösterilen Kara Havacılık Okulu’nu kontrol etmek üzere gönderiyor.

MİT TEYİT ALMAYA ÇALIŞIYOR

MİT Müsteşarı Hakan Fidan ise Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ı bilgilendirmek için Genelkurmay’dan ve kendi kaynaklarından teyit almaya çalışıyor.

Tabii bu arada darbeciler de boş durmuyor.

DARBE 03.00'TEN 21.00'E ÇEKİLDİ

Darbeci bir subay ifadesinde, “MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın Genelkurmay’a gelip toplantı yaptıklarını görünce, darbe planının sızdığını anladık. Bunun üzerine kısa bir süre değerlendirme yapıp, darbeyi 03.00’ten 21.00’e çektik” diye anlatıyor.

Darbenin saati öne alınıyor. Bu arada Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar makamında Genelkurmay 2. Başkanı Yaşar Güler ile çalışıyor. Saat 21.30’da Genelkurmay Başkanı’nın sesi karargâhta çınlıyor. Hulusi Akar’ın bağırması üzerine Basın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanı Tuğgeneral Ertuğrulgazi Özkürkçü yerinden fırlıyor, makama çıkıyor. Makama ulaştığında 20-30 civarında özel kuvvetler mensubunun koridorda olduğunu görüyor. “Ne oluyor, tatbikat mı var” diye tepki gösteriyor. Bu sırada Akar’ın kapısı yarı açık. Genelkurmay Başkanı makam masasında değil, çalışma masasında.

Yanında, Genelkurmay 2. Başkanı ve Stratejik Dönüşüm Daire Başkanı Tümgeneral Mehmet Dişli. Ertuğrulgazi Özkürkçü olağanüstü bir şey olduğunu anlıyor. Komutanın odasına girmeye çalışınca Özel Kalem Müdürü Albay Ramazan Güzel omzundan tutarak itiyor. Özkürkçü’nün karşılık vermesi üzerine, “Bunu da alın” diye talimat veriyor. Üç bordo bereli Ertuğrulgazi Özkürkçü’nün üzerine çullanıyor. Elleri arkadan kelepçeleniyor, ayakları bağlanıp yan odaya alınıyor. Özkürkçü, kapının açık olan bölümünde olanları görüyor, konuşulanları duyuyor. Mehmet Dişli, Genelkurmay Başkanı’nı darbenin başına geçmesi için ikna etmeye çalışıyor. Az sonra kapıyı kapatıyorlar. Bu kez yeni bir gürültü duyuluyor. Genelkurmay Başkanı’nın özel kalem müdürü tarafından makama çağrılan Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Salih Zeki Çolak derdest edilip, İkinci Başkan’ın odasına alınıyor.

DİŞLİ İKNAYA ÇALIŞIYOR

Akar, darbecilerle işbirliği yapmayınca Genelkurmay’ın bahçesine iki helikopter iniyor. Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, elleri arkadan koltuğa bağlanmış, boynuna yapılan tamponla başı koltuğa sabitlenerek helikoptere bindiriliyor. Dişli, helikopterde kendisini Akar’ın yanındaki koltuğa kelepçeleterek kendileriyle işbirliği yapmaları konusunda ikna etme çabasını sürdürüyor.

BAŞINA TORBA GEÇİRİİLİYOR

Kara Kuvvetleri Komutanı, İkinci Başkan ve Ertuğrulgazi Özkürkçü’nün de içinde yer aldığı 17 kişi ise ikinci helikoptere bindiriliyor. Ertuğrulgazi Özkürkçü’nün elleri çözülüyor, başına bir torba geçiriliyor, merdivenlerden inerken, “Önümüzde basamak var mı?” sorusuna dahi cevap verilmiyor. 4 Temmuz 2003 tarihinde Irak’ta Amerikalılar, Türk askerinin başına çuval geçirmişti. Bundan tam 13 yıl sonra bu kez darbeci subaylar, komutanlarının başına torba geçirerek Genelkurmay karargâhında çıkarıyorlar.

Karargâhta derdest edilen generaller, “IŞİD bile bizi yakalasa bunları yapmazdı” dediler. Su istemişler, su dahi verilmemiş.

 Özel Kuvvetler Komutanı Tümg. Zekai Aksakallı “Genelkurmay’dan götürülüş görüntülerini izlerken, bu Türk subayına yapılır mı diye ağladım” diyor.