BIST 9.722
DOLAR 32,57
EURO 34,90
ALTIN 2.426,23

Abdulhamid ve Erdoğan'ın Düşmanları! Değişmeyeceksiniz Değil mi?

Dünya siyasetinde ve bizim geçmişimizde çok önemli bir kırılma noktasıdır Sultan Abdülhamid dönemi.

TBMM Başkanı İsmail Kahraman tarafından Sultan II.Abdülhamid Hanın doğumu 174. Yılında düzenlenen bir uluslararası sempozyumla anılmış oldu.

Dolmabahçe Sarayında yurt içi ve yurt dışından onlarca akademisyenin yer aldığı “Sultan II. Abdülhamid Han ve Dönemi Uluslararası Sempozyumu”.

Yapılan bu sempozyumda Sultan II. Abdülhamid Han döneminin kültürel, sosyal, ekonomik, siyasi ve tarihi açıdan tüm yönleriyle ele alınarak akademisyenler tarafından tarihe ışık tutulmaya çalışıldı.

Dünya siyasetinde ve bizim geçmişimizde çok önemli bir kırılma noktasıdır Sultan Abdülhamid dönemi.

Ümmetin ve milletimizin parçalanması Abdülhamid’in tahttan indirilmesi ile başlamış ve çok uzun zamandır bu parçalanmanın birlikteliği noktasında zorluklar yaşamışızdır.

Tahttan indirilişi ile birlikte hemen, bizi bizle yok etmeye çalıştılar.

İçimizde devlete karşı başkaldıracak, haksız ve vicdansız şekilde eleştiriler yapacak bir kitle oluşturdular.

Eğer içeriden Abdülhamid’e düşmanlık yapılmasaydı belki de indirilemeyecekti.

Bugün de Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a yapılmak istenen aynı stratejidir!

Meclis Başkanımızın mihmandarlığındaki bu sempozyum göğsümüzü kabarttı ve yeniden Abdülhamid’i hatırlamaya başladık.

Pek tabii birileri de bundan ürkmeye başladı.

Tarihçi değilim lakin yoğun tarih okumaları yaparak birikim elde etme gayreti ve geçmişimi öğrenme hasleti içerisindeyim.

Şahsımdaki bu ihtiyaç doğru ile yanlışı ayırt etmeye yardımcı oluyor.

Bu minvalden baktığımda aslında bugüne kadar hiç yapmadığım bir üslup ile bir yazı kaleme almış oldum.

Bu sempozyum münasebeti ile yılların tecrübeli köşe yazarı Sayın Emin Çölaşan’ın Sultan Abdülhamid hakkındaki yanıltıcı yazıları beni bu yazıyı yazmama sevk etti.

"Osmanlıyı yıkıp onlara öyle bir sistem inşa ettik ki, Türkler bize Filistin’i vermeyen Abdülhamit'e en az 200 sene daha söverler."

Emin Çölaşan gibi düşünenler İsrail Devleti'nin ilk Cumhurbaşkanı Haim Weizmann Azriel'e ait olan bu sözü haklı çıkarmaya devam ediyorlar.

Zannımca kendi geçmişine böylesine düşman başka bir grup yoktur.

Abdülhamid hakkında yazdıklarını kişisel yorum veya tarihi bilgi olarak değerlendirmenin imkânı yok.

Çünkü verdiği bilgilerin tahrifata uğramış olmasının yanı sıra devrin şartlarını hesaba katmayan sığ yorumlar olarak görmekteyiz.

Çölaşan'ın bilinçli veya bilinçsiz olarak yazdığı yazı; içinden geçtiğimiz zorlu günlerde Türkiye düşmanlarının ağzına bir kaşık bal çalma niyetinden başka bir şey olarak gözükmüyor.

O halde şöyle soralım;

Emin Bey, Sultan'ın kendisine suikast planı düzenleyenleri bile affettiğinden habersiz mi, yoksa gerçeği karartmak hoşuna mı gidiyor?

Evet, Abdülhamid'in şüpheci bir yapısı vardı.

Ancak şunu unutmamak gerekir o devirde Sultan'a ve Osmanlı'ya içeriden ve dışarıdan nasıl baskılar, suikast hazırlıkları yapıldığı biraz tarih bilgisine sahip herkesin malumudur.

Hatta kendisi bir sözünde; "Beni evhamlı sanıyorlardı hayır! Ben sadece gafil değildim o kadar." demiştir.

"Ben hiç bir devlet işine abdestsiz imza atmadım" diyen Abdülhamid’ten bu düşünce yapısına sahip insanların memnun olmasını bekleyemezdik zaten ama hakikati gizlemek veya yanlış bilgilerle kendi geçmişine ihanet etmesini de beklemezdik doğrusu.

Abdülhamid demiryolları yaptırarak, Ziraat Bankası'nı kurarak, ilk Hukuk Fakültesi'ni açarak, tüm tekliflere ve zor durumda olmasına rağmen "bu topraklar kanla alınmıştır, kanla verilir" diyerek kötülük mü etmiştir?

O gün bunlardan kimler hoşnut değilse bugün de aynı kişiler düşmanlıklarını açıkça sergilemektedirler.

Emin Çölaşan'ın hakikati eğip bükerek anakronizm yaptığı yazısından anladığım; Siyonizm’in ekmeğine yağ süren tavırların makes bulmasıdır!