BIST 9.805
DOLAR 32,50
EURO 34,96
ALTIN 2.430,18

“Ya olmazsa” sendromu

Geçtiğimiz günlerde, Ankara Kızılay’daki büromda çöreklenmiş otururken, birden kapım çaldı. Kapıda, elinde bir paket tatlı ile geçtiğimiz yıl ÖSS’ye hazırlıkta sıkı bir çalışma yaptığımız İpek beliriverdi.

Uzun zamandır görüşememiştik.

ÖSS’ye hazırlık dönemindeki telaşlı, stresli ve yorgun İpek gitmiş yerine, mutlu, neşeli, canlı ve karizmatik bir İpek gelmiş.

Oturup sohbet etmeye başladık.

“İyi ki o zaman çok çalışmışım, şimdi çok mutluyum” diyordu.

Birden, İpeğin geçtiğimiz yıl yaptığı o yoğun ve yorucu çalışmalar gözümün önünden bir film şeridi gibi geçiverdi.

Ağabeyi onu bana getirdiğinde, gerçekten son derece stresli ve tıkanmış durumdaydı.

Sınava yaklaşık üç ay kalmıştı.

Ve o, “Ya olmazsa” sendromuna girmişti.

Aslına bakılırsa, denemeleri iyi idi ve istediği hedefine ulaşması gerçekten mümkün görünüyordu.

Onun kendisi ile uğraşmayı bırakması sadece yapması gerekenlerle uğraşması gerekiyordu.

Ama böyle durumlarda insanların mantıkları “devre dışı” kalır ve sadece duygusal düşünür. Ona da düşünmek denirse tabii.

Uzun bir konuşmadan sonra ona şunları söyledim;

“Evet, olmama ihtimali herkesin olduğu gibi senin için de var. Zaten olmazsa düşünmeyecek misin? Elbette düşüneceksin. Ama onu, olmadığı zaman düşün. Şimdi olabileceğini düşün ve olması için ne gerekiyorsa onu yap. Beynini neden olmayacağı ile meşgul etmek yerine; nasıl olabileceğini düşün.” dedim ve ekledim:

 “En kötü ihtimalde bile, kalan şu üç ayı en etkili ve verimli bir şekilde değerlendirmen senin faydanı değil mi? Elbette faydana. Öyleyse onu yap. Gerisini boş ver.”

Onu, sadece “yapması gerekenleri” düşünmeye yönlendirmeye çalışıyordum. Çünkü o hep yapmaması gerekenleri düşünüyordu.

Genelenlikle böyle durumlarda insanlar, ne istediklerine değil; ne istemediklerine odaklanırlar ve burası gerçekten dipsiz bir kuyudur.

Böylelikle zihinlerinde onlarca olumsuz senaryo oluştururlar ve gece gündüz o senaryoları zihinlerinde oynatırlar.

Oysa; tam tersi ihtimalin de senaristi, oynayanı ve yönetmeni biz değil miyiz?

Elbette biziz.

Pekiyi, bu olumsuz senaryoların bize şimdide ve gelecekte bir faydası var mı?

Hayır, değil. Tam tersine; zihinsel donukluğa sebep olur ve insanları çalışamaz hale getirir.

Diğer taraftaki olumlu senaryoların bizim için çok önemli faydalarının olduğu belli. Öyleyse o tarafa bakmak, bize kalan zamanı iyi değerlendirmemizi sağlayacaksa neden o tarafa bakmayalım değil mi?

Beynimizi usta bir yönetmen gibi yönetmeliyiz.

 

Sadece yap

 

Ona, son üç ayı değerlendirecek sıkı bir program verdim. Ve sadece onu yapmasını istedim.

Bu programda genel olarak şunlar vardı:

 

- Günde, dershane ve okul dahil toplam en az 10 saat çalış.

- Her hafta bir deneme çöz.

-Denemelerde eksik olduğun dersleri mutlaka konu ve soru olarak çalışarak telafi et. Bir sonraki denemede o konuları kontrol et.

- Bitirdiğin konu ve çalışma sorularıyla ilgili açıklamalı ÖSS sorusu çöz.

- Uyku düzenine dikkat et.

- 50 dakika çalıştıktan sonra, 10 dakika ara vermeyi unutma.

- Psikolojini ve çalışma performansını olumsuz etkileyen arkadaşlardan uzak dur. Çünkü bu senin sınavın. Bu sınavda sana senden başka kimse yardım edemez.

- Ders çalışma sürende cep telefonunu kapat.

- Evdeki bilgisayarı kaldır.

- Olumsuz dış etkenlere karşı kendini kapat.

- Bol su iç. Su zihni diri tutar.

- Konsantrasyonu artırmak için günde 2-3 adet Omega 3 (balık yağı) vitamini al.

 

İpek, bunların hepsini rahatlıkla yapabileceğini söyledi. Onunla,  son 1 aylık program için tekrar görüştük. Bir defa da sınavdan birkaç gün önce..

İpek, şimdi hazırlık okuyor.  Aynı zamanda İspanyolca’ya merak salmış, İspanyolca kursuna devam ediyor.  Ve keman çalmayı öğreniyor.

“Şu an çok mutluyum, iyi ki o zaman sıkı çalışmışım” derken ki sevinci gerçekten beni de çok mutlu etti.

Nereyi mi kazandı?

Bilkent Üniversitesi,  İşletme Bölümü (burslu).

Muhammed Ali’den güzel bir sözle sonlandıralım:

“Antrenmanlarım, çok yoğun ve yorucu geçer. Buna rağmen, hep rakiplerimden daha fazla antrenman yaparım. İçimden bir ses: ‘yeter artık vazgeç” der. Ama asla vazgeçme devam et diye düşünürüm.

Şimdi sıkıntı çek hayatın boyunca bir şampiyon gibi yaşa’ derim”…

Evet, şimdi 3 ay sıkıntı çekme zamanı. Şampiyonluk sizi de bekliyor.

Unutmayın son düdük çalmadan maç bitmiş sayılmaz. Son ana kadar umudunuzu koruyun…

Neden olmasın!

 

Diyarbakır’da doktorlara TUS semineri

Bayer İlaç'ın doktorlara yönelik olarak düzenlediği TUS seminerleri çerçevesinde; 13 Mart Cuma, saat:18'de Diyarbakır Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Konferans Salonunda, "TUS'da Netlerinizi Artıracak Sınav Teknikleri ve Son Dönem Çalışması" konulu bir seminer vereceğim. O bölgedeki tüm doktor arkadaşlarımı bekliyorum.