BIST 9.722
DOLAR 32,57
EURO 34,94
ALTIN 2.426,15
HABER /  GÜNCEL

49 rehine için 180 IŞİD'li mi verdik?

Musul'da alıkonulan 49 konsolosluk personeline karşı aralarında üst düzey yöneticilerin de bulunduğu 180 IŞİD üyesi örgüte iade mi edildi?

Abone ol

Taraf gazetesi, 49 konsolosluk personeline karşılık 180 IŞİD militanının örgüte teslim edildiğini yazdı. Taraf, takasa aşiretlerin aracılık ettiğini öne sürdü.

Aralarında Musul Başkonsolosu da bulunan 49 Türk rehineye karşılık, terör örgütüne verilen 180 militanın Van’da toplandıktan sonra, otobüslerle Suriye’ye götürüldüğü öne sürüldü.

ARALARINDA ÜST DÜZEY YÖNETİCİLER DE VAR

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, “velev ki takas yapıldı” sözleri ile gündeme gelen 49 konsolosluk personelinin serbest bırakılması karşılığında İŞİD ile yapılan takasın ayrıntıları netleşti. Konsolosluk personeli karşılığında, IŞİD’in 180 militanı örgüte teslim edildi. Bu kişilerin bir kısmı gözaltına alınan örgüt üyelerinden oluştu. IŞİD’e teslim edilen örgüt üyeleri arasında, örgütün üst düzey yöneticileri de yer aldı. IŞİD’in 180 personeli önce Van’da toplandı ardından da otobüslerle, kafileler halinde Suriye’de örgüte teslim edildi. 49 rehinenin serbest bırakılmasının perde arkası şöyle:

HERŞEY AVA BOMBARDIMANIYLA BAŞLADI

Süreç ABD’nin, IŞİD’e yönelik hava operasyonları ile başladı. ABD, Türkiye’de tedavi gören IŞİD militanlarının serbest bırakılmamasını istedi. Ayrıca, Türkiye’de yakalanan IŞİD’çilerin de serbest bırakılmaması konusunda Türkiye’ye uyarıda bulundu. IŞİD ise örgüt üyelerinin serbest bırakılması ve tedavi edilenlerin de geri gönderilmesi konusunda hükümete yönelik baskılarını sürdürdü.

TAKAS FORMÜLÜ GELİŞTİRİLDİ

ABD ile IŞİD arasında kalan AKP Hükümeti, “takas” formülünü geliştirdi. Yani, rehineler karşılığında Türkiye’deki IŞİD militanlarının IŞİD’e katılmalarının sağlanması önerildi. Takasın perde arkasında da bu formül yatıyor. Bu diplomatik formül ile Türkiye’nin hem topraklarında bulunan IŞİD’çilerden kurtulduğu hem de rehinelerin serbest kalmasının sağlandığı öne sürülüyor. Rehinelerin serbest bırakılması esnasında ise Türkiye güvenlik birimlerinin doğrudan bir operasyonu olmadı.

AŞİRETLER ARACILIK ETTİ

Takas işlemlerinde, ABD’ye destek veren aşiretlerin önde gelen isimleri rol oynadı. Anlaşmanın sağlanmasının ardından İŞİD rehineleri sınıra kadar getirerek, MİT’e haber verdi. Ve rehineler, güvenlik birimleri tarafından teslim alınarak Türkiye’ye getirildi. IŞİD militanlarının serbest bırakılması ise Türk rehinelerinin serbest kalmasının ardından gerçekleştirildi. IŞİD militanlarının serbest kalması yaklaşık bir hafta sürdü. Hastanelerde tedavi gören IŞİD militanları ile hapishanelerde gözaltında tutulan militanlar öncelikle Van’da bir güvenlik biriminde tutuldu. Ardından da kafileler halinde IŞİD yönetimine teslim edildi. Bu çerçevede örgüte teslim edilen militan sayısının 180’e ulaştı.

IŞİD'E SİLAH VE PARA VERİLMEDİ

Örgüte teslim edilen üyeler arasında örgütün üst düzey yöneticilerinin de olduğu öğrenildi. Niğde’de polislere yönelik saldırı düzenleyen IŞİD militanların da serbest bırakılanlar arasında olup olmadığı bilinmiyor. Ancak, kulislerde ilk etapta takas edilecek IŞİD üyeleri arasında, Niğde’de polislere saldırı düzenleyen IŞİD militanlarının da olduğu ancak, tepkiler üzerine bu militanların isimlerinin takastan çıkarıldığı konuşuluyor. IŞİD’e rehineler karşılığında silah ve para verilmedi. Ancak, ilk günlerde, IŞİD yönetimi ile yapılan pazarlıklar sonucunda belirli miktarda bir para örgüt yöneticilerine verildi.

'BİZ KURTARDIK' KAVGASI ÇIKTI

Rehinelerin serbest bırakılması, Türkiye’de üç ayrı merkezin oluştuğunu gözler önüne serdi. Buna göre, rehinelerin kurtarılmasının ardından, MİT, Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı, hükümete yakın medya kuruluşlarını kendi merkezlerini ön plana çıkararak bilgilendirdi. Bu da, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Köşk’e çıkmasının ardından, Ankara’da yaşanan ilk gizli “güç” savaşı olarak nitelendirildi. Ankara kulislerinde, MİT Müsteşarı Hakanı Fidan’ın rehinelerin serbest bırakılmasının ardından yaşanan başarı kavgası ile birlikte, siyasi arenada “ben de varım” mesajı verdiği konuşuluyor.